Ama o tradutor Francês
55,189 parallel translation
planın ne bilmiyorum. ama o kamerayı yeniden çalıştırırsan Circle hakkında ne söylersen hepsi dünya çapında duyulacak.
Je sais pas ce que tu as prévu, mais si tu remets ta caméra, ce que tu vas dire sera entendu de par le monde.
O teknolojiye sahip değildik ama olacağız. sahip olduğumuz zaman da yani her araç tanınıp bağlı olduğu zaman sahip olduğumuz veri, trafiği geliştirmemizde sürücüleri güvende tutmada ve her platformda Circle hizmetlerinde yardımc olacak.
Cette technologie n'existe pas encore, mais le jour venu, quand chaque véhicule sera identifié et connecté, les données acquises aideront à fluidifier la circulation, à protéger les conducteurs et à optimiser les services de The Circle
Ama o sadece bir kişi.
Monsieur, c'est qu'un homme.
Ama o imkansız görev gecesinde yapmış olduğum şeyi yapmamış olsaydım şimdi burada olmazdın.
Mais rappelle-toi... si je n'étais pas intervenu... pendant la nuit de ta vengeance meurtrière, tu ne serais pas ici en ce moment, comme ça.
Ama o edebilir.
Mais lui il peut.
Sonra onun peşine düşüp evini yakmak istersen buyur yap. Ama o zamana kadar...
Après, si tu veux le traquer... brûler sa maison... tu restes mon hôte.
Hatırlamıyorsun ama o gün bir sokakta duruyordum.
Tu ne te souviens pas, mais je me tenais dans une ruelle.
Ama o vazgeçmedi.
Mais elle n'a pas renoncé.
Dinleyin, mülkü terk etmelerinin yasak olduğunu biliyorum. Ama o atları geri getirmek için yardımlarına ihtiyacım var.
Je sais qu'ils ne peuvent pas quitter la propriété, mais j'ai besoin de leur aide pour retrouver les chevaux.
Ama o zamandan beri Bayan Davis'in gözetiminde, MARP programıyla iyi eğitimli atlar hâline geldiler.
Mais depuis, ils ont été dressés, grâce aux soins de Mme Davis et du Programme éducatif, et ils sont bien dressés.
Ama o bebeği alıp götürürlerse eğer, uykunda gelip ümüğünü sıkarım.
Mais s'ils nous enlèvent la petite, je t'étoufferai dans ton sommeil.
Ama o normal değil.
Ce n'est pas une enfant normale.
Ama o her gün öyle bir şey yapardı ki "inanılmaz kıyak" olurdu.
Et chaque jour, elle faisait... quelque chose d'invraisemblable.
Evet ama o bozulmanın arkasında Ares var.
Oui, mais Arès est derrière cette corruption!
Biraz muhafazakar ama o kadar değil.
Classique, mais pas totalement dénuée d'intérêt.
Ama o Dom değildi.
Mais ce n'était pas Dom.
Evet, telefonu burada ama o kaçmış.
Il a laissé son cellulaire, mais a foutu le camp!
O yüzden aramızda sır olarak kalsın ama ofisteki kahveyi dozunu azaltmak için kafeinsiz kahveyle değiştirdim.
Alors, je vous confie un secret : j'ai mis du décaféiné au bureau. Ça l'énerve moins.
Ama o kızı önemsediğini biliyorum.
Mais je sais que vous teniez à elle.
Sürmesi çok zordu ama o bisikleti çok severdim.
C'était dur d'en faire, mais j'adorais ce vélo.
Sen işinde çok iyisin ama o iş basın bülteni hazırlamaktan ibaret.
Tu fais très bien ton job qui consiste à rédiger des communiqués de presse.
O gece spor salonundaki tansiyonu bir bıçakla kesebilirdiniz ama okulda bıçaklara izin vermiyoruz. Benzetme olarak bile.
Dans le gymnase cette nuit, on pouvait couper la tension au couteau, mais, bon, ils sont interdits à l'école, même en métaphores.
ama Fiona'nın aksine o bir suçlu değil.
Mais lui n'est pas un criminel.
Mercer hala burada olurdu diye düşünmeden edemiyorum hayır hadi ama ne yapmam gerekiyordur yani biliyorsun, o uzaklaştı
Non, voyons. Tu étais censée faire quoi? C'est lui qui s'est éloigné.
Ama deneyeceğim. O...
Je vais essayer mais elle est...
Ama maalesef, benim maaşımın üstünde alan bazı insanlar o atların güvende olmadığını hissediyor.
Mais certains de mes supérieurs ont peur pour les chevaux.
Ama sen o sırada uyuyordun.
Mais tu dormais à ce moment-là.
O ne demek bilmiyorum. Ama kulağa hoş geliyor.
J'ignore ce que c'est, mais ça me plaît.
Ama her şeyi ikinize borçluyum. O yüzden teşekkürler.
Je vous dois tout, à tous les deux, alors merci.
Ama market, dükkan ya da o tarz yerler yok.
Mais pas de magasins ou de services publics.
O çok ama çok zeki bir kedi, ama hiç kimse fark etmiyor.
C'est un chat super intelligent, mais personne ne s'en rend compte.
Ama 12 yaşındaki çocuk, 7 yaşındaki çocuğa sataşıyor ve o arkasını kolluyor?
Mais une brute de 12 ans s'en prend à un petit, et Mary l'affronte?
O diğeri kim ben anladım... Yemeğimizi zehir etti biraz ama.
Si c'est celui que je crois, ça assombrit notre petit dîner.
Bazen çok gıcık olabilir ama, iyi bir insan o.
Il peut taper sur les nerfs, mais c'est une bonne personne.
Ama bunu o yargıcın eline bırakmak..
Si nous laissons le juge décider, ce Nichols...
- Farkındayım o normal değil, ama Einstein bisiklet sürebiliyorsa, o da sürebilir.
- Je sais que c'est une enfant prodige. Mais Einstein se promenait à bicyclette...
Ama içine ne kadar çok girildikçe kalbindeki büyük karanlık o kadar çok görülüyor.
Mais plus l'on regarde... plus l'on remarque son sombre scintillement.
Görebileceğim kadar şiddet gördüm ama adamım... O şiddetin içinde olmak... Şiddetin diğer tarafında olmak...
J'ai certainement vu mon lot de violence, mais... quand t'es impliqué... que tu te trouves devant... c'est vraiment pas la même chose, mon vieux.
Ama bildiğim bir şey var o da şuan dışarda güvende olan bir kız var.
Mais je sais une chose : il y a une jeune fille qui est maintenant saine et sauve.
Tamam o an zevkli gelebilir, ama şunu unutmayın.
C'est marrant sur le moment.
O yüzden bu babama ait bu küçük toprak parçası Tanrı onu kutsasın ki 30 sene önce boncuk ve barut karşılığında satın aldığı bu yer aslında Kraliyet ve Doğu Hindistan Şirketi için çok ama çok değerli olacak.
Donc ce... Petit bout de terre que mon père... a acheté contre des perles, que Dieu le bénisse, et de la poudre à canon, il y a 30 ans, est aujourd'hui très, très précieux pour la Couronne
O ihtiyar piç için yeni temeller kazdım ama tek kuruş almadım.
J'ai creusé des fondations pour ce vieux con... et je n'ai jamais touché un centime.
Ama içinde o belirli şey olması gerek.
Mais ça doit être cette chose.
Billy'yi son gören kişi oymuş. Ama ben o kadınla aynı odada olmaya bile tahammül edemiyorum.
Elle est la dernière personne à avoir vu Billy, et putain je ne supporte pas d'être dans la même piece qu'elle.
Güya Billy'yi en son o görmüş. Ama Chuck da kaçığın teki. Onun dediğine de güven olmaz yani.
Puisque apparement elle est la dernière à avoir vu Billy, mais je pense que Chuck est fou à lier, on ne peut pas compter sûr lui.
Paranın gittiği yer hoşuma gitmiyor ama insanlar mutlu, o yüzden ses çıkarmıyoruz.
Je n'aime pas où va l'argent, mais les gens s'en accommodent, alors on suit.
Dick'i duyamıyorum. O beni duyuyor ama ben duyamıyorum.
Lui, il m'entend, mais pas moi.
Ve babam da. O da gitmedi ama mutlu mesut bir hayatı var.
Papa est pas allé à la fac et il a l'air très heureux.
Ama senin için çaresizce aşık olduğun kişi o.
Mais pour toi, c'est lui. Tu en es toujours amoureuse.
O kahrolası İncil'i her gece okuyorsun diye kendini pek bir mağrur ve ahlaklı görüyorsun ama dışarıda gerçekten cefa çeken bir sürü insan var...
Parce que tu lis la Bible chaque soir, tu penses être meilleur que les autres? Il y a des gens qui souffrent vraiment...
Ama Danny o kadar emin değilmiş.
Mais il doutait.
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama olmaz 38
ama onlar 41
ama onun 17
ama olmuyor 24
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama olmaz 38
ama onlar 41
ama onun 17
ama olmuyor 24
ama olabilir 19
ama olamaz 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18
ama olacak 26
ama olmadı 51
ama önemli değil 67
ama o zamana kadar 18
ama olamaz 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18
ama olacak 26
ama olmadı 51
ama önemli değil 67
ama o zamana kadar 18