Anlayamadım tradutor Francês
5,847 parallel translation
Anlayamadım?
Excusez-moi?
- Anlayamadım.
Pardon?
Hâlâ anlayamadım. Ne yapıyorsun?
Donc, que fais-tu?
Nedenini anlayamadım.
Je ne comprends pas pourquoi.
Howard'ın burada kamamı isteyip olanları izlememe izin vermesinin sebebini asla anlayamadım.
Je n'ai jamais compris pourquoi il me forçait à regarder.
Anlayamadım?
Excuse-moi?
Üzgünüm, anlayamadım.
Excuse-moi, je ne te suis pas.
Anlayamadım hanımefendi.
Je ne comprends pas, madame.
Ne demek istediğini anlayamadım.
Je ne vois pas ce que vous voulez dire.
Harika, şimdi neye karar verdiklerini anlayamadım.
Super, je ne sais pas ce qu'ils ont décidé.
Anlayamadım.
Je ne comprends pas.
Seni anlayamadım.
Je... Je ne te suis pas.
Aksanından dolayı pek anlayamadım ama bizzat seni istiyor gibi geldi.
- J'ai des difficultés avec son accent, mais on aurait dit qu'elle voulait vous parler, personnellement.
Ne tarafta olduğunu anlayamadım ama.
Je ne peux pas dire de quel coté elle penche.
Ben anlayamadım nasıl Oceana söyleyebiliriz Biz yakın kaldırmak olabilir 100 milyon ton yılda offish Ve her nasılsa sürdürülebilir olabilir ve bizim okyanuslar için iyi.
Comment Oceana peut-elle dire que retirer près de 100 millions de tonnes de poissons par an peut être bon et durable pour nos océans?
- Anlayamadım? Donnie içine kapanık biri, açıldığından fazlasını biliyor olabilir.
Donnie est renfermé, il pourrait en savoir plus qu'il ne le dit.
- Anlayamadım?
- Pardon?
Ben anlayamadım.
Je ne comprends pas.
Kişisel derken ne kastettiğini anlayamadım.
Comment ça, personnel?
Siz insanları hiç anlayamadım.
Je ne vous ai jamais compris, vous, les humains.
Tek bir kelimesini bile anlayamadım.
Je n'ai rien compris.
Ne dediğini tam olarak anlayamadım ama.
J'ai entendu ce que t'as dit.
- Anlayamadım?
Pardon?
- Derinliğini anlayamadım.
- Je n'arrive pas à voir.
Anlayamadım. Oluşturacağımız şey cidden bu mu?
Je comprends pas, c'est tout ce qu'on va faire?
- Anlayamadım.
Je ne comprend pas.
Tüm bu süreç boyunca birbirleriyle yattıklarını nasıl anlayamadım?
Comment ais-je pû ignorer le fait qu'ils couchaient ensemble depuis tout ce temps?
Tüm bu süreç boyunca birbirleriyle yattıklarını nasıl anlayamadım?
Comment j'ai pu ignorer qu'ils couchaient ensemble?
Fakat bu oyunu anlayamadım.
Mais je ne comprends pas ce jeu.
Anlayamadım?
- Pardon?
İlk başta anlayamadım.
Au début, ça n'avait aucun sens.
Bu sesten pek bir şey anlayamadım.
J'obtiens beaucoup, réellement, à cette réaction.
- Olmaz. - Anlayamadım?
Non.
Üstüne başına kustuğumda pek anlayamadım.
Difficilement dire quand j'étais vomir sur eux.
Anlayamadım, büyük ihtimalle mi dedin?
Pardon, probablement?
Bunun benimle ne ilgisi var anlayamadım.
Je ne suis pas sûr de savoir en quoi cela me concerne.
- Evlilik danışmanı ve ne? - Onu tam anlayamadım.
Conseiller conjugal et quoi?
Anlayamadığım düşüncelerim var.
J'ai des pensées que je ne comprends pas.
Anlayamadım?
Pardon.
Sanırım neden bahsettiğimizi hâlâ tam olarak anlayamadınız.
Vous ne comprenez pas bien l'enjeu ici.
Sallanan sandalyede oturup örgü örmeyeceğimi hâlâ anlayamadın mı?
Je vais pas me mettre au tricot, si jamais tu en doutais.
Henüz anlayamadığım şeyler.
Des choses que je ne comprends pas encore.
Aklını kaçırdığını anlayamadınız mı?
Vous n'avez pas vu qu'il n'était pas bien?
- Anlayamadım?
Excusez moi?
Benim anlayamadığım bir şey var canım.
J'ai pas eu le job...
Neyse, eminim Java'da harikasınızdır. Anlayamadığım aptalca bir bug çıktı.
Bref, vous devez être bon en Java et je n'arrive pas à mettre la main sur ce bug débile.
Bunu nasıl anlayamadım?
Comment j'ai pu être aussi aveugle?
Ama kendime dürüst olduğum anlarda... mevcut düşüncelerimin olmasının sebebinin,... aşkı daha iyi anlatan bir kelime olmadığı için,... anlayamadığım bir oyun olması,... ve bu yüzden oynamadığım için olduğunu sanmıyorum.
Mais à mes moments candides, je me demande si j'ai cette opinion, car l'amour, à défaut d'un meilleur mot, est un jeu énigmatique. Ainsi, je n'y joue pas.
Anlayamadığımı itiraf edebilirim.
J'avoue ne pas comprendre.
Ama... anlayamadığım şeylerle etrafım dolu zaten.
Mais je suis attirée par les choses que je ne comprends pas.
Anlayamadığımız şey neden biz küçük jüri odasını alıyoruz da diğerleri büyük odayı alıyor?
On ne comprend pas pourquoi on a la petit salle et les autres la grande.