English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Anlayın

Anlayın tradutor Francês

3,920 parallel translation
Annenle seni ilk kez anaokuluna bıraktığımız zaman geldi aklıma ve bizim oradan ayrıldığımızı anlayınca, nasıl da avazın çıktığı kadar bağırmıştın.
Je pensais juste à la première fois où ta mère et moi t'avons déposé à la maternelle... et comment tu as réalisé qu'on te laissait là, tu as commencé à brailler.
Lütfen niyetimin kötü olmadığını anlayın.
Comprenez bien que je ne pensais pas à mal.
Sana bakamayacağını anlayınca bulabildiği en sevgi dolu aileye gönderdi seni.
Et qu'elle a su qu'elle ne pourrait pas s'occuper de toi, et elle s'est assurée que tu ailles dans la famille la plus aimante qu'elle ait pu trouver.
Ta ki ekonomik krizle beraber köpekler için fırın işlettiklerini anlayıncaya kadar.
Et puis la récession a ouvert les yeux aux gens.
İstihbaratın yanlış olduğunu anlayınca gerekli...
Mais il l'a vite compris et a bien réagi.
Ameliyatımın uzayacağını anlayınca ona biraz daha bakması için Alex'in yanına bir stajyer yolladım ama ameliyatını daha fazla erteleyememiş ve onu Ted'e bırakmış ben de gidip görevi devralmak üzereydim.
Quand j'ai réalisé que mon opération allait durer plus longtemps, j'ai envoyé mon interne pour vérifier qu'Alex pouvait la prendre plus longtemps Mais il ne pouvait pas repousser son opération encore une fois, donc il l'a laissée avec Ted. Et j'étais juste en train d'aller prendre la relève
Siz iki aptal, bunu artık anlayın.
Alors vous, les idiots, vous allez...
Anlayın, çocuklar, Fast Furious tarihi süper gay.lik için yazıldı, oynatıldı
Vous voyez les garçons, la franchise Fast and Furious doit être écrite et réalisée, en super gay.
Beni tanımadığını anlayınca ne olacak?
Qu'arrivera t-il quand il réalisera qu'il se trompe?
Beni senin kaçırdığını anlayınca bunun bir tuzak olduğunu anlayacaktır.
Il saura que c'est un piège. C'est vrai.
Ama şunu anlayın, "Başla" deyince yani, gerçekten yapmaya başlamayın.
Mais comprenez bien qu'en disant "lâchez-vous", vous ne devez pas... vous lâcher.
Sen hele bir o yeterince büyük olmayan yerden kocaman şeyleri çıkarmaya başla da o Kegel egzersizlerin hiçbir halta yaramadığını anlayınca nefes alıp almadığın, şu anki egzersizler, hiç aklına bile gelmeyecek.
Quand vous aurez expulsé une énorme tête par un endroit pas assez grand auquel aucun exercice ne rendra sa forme originale, vous vous foutrez de ces exercices de respiration quand vous souffrirez.
Tanrı'nın güzel bir espri anlayışı var demek isterdim ama Tanrı diye bir şey de yok.
Je dirais que Dieu a le sens de l'humour, mais Dieu n'existe pas. - Un dieu ne ferait pas ça.
Bizim anlayışımızın ötesinde vahşileşmişler.
Brutalisés au-delà de notre compréhension.
Duydum ama böyle şeylerde senin espri anlayışın daha yüksekti.
Je suis au courant, mais d'habitude vous avec un peu plus le sens de l'humour pour ce genre de choses.
Bize yardım etme anlayışınız bu.
C'est pour nous aider.
Tampa Jill'in Napa'ya uçması bana uyar, ancak içtiğim margaritalar sağolsun ve hava memurlarının hiç mizah anlayışının olmaması sayesinde uçuş için kara listeye alındım.
ça me convient tout à fait que Tampa Jill vienne jusqu'à Napa, mais, uh, grâce à un super pluie... Pleine de margaritas. et un marshal avec un sens de l'humour proche de zéro,
Anlayışsızlığınız ve bağnazlığınız için ve bu cehaleti bir nesil daha teşvik ettiğiniz için teşekkür ederim.
Merci pour ton intolérance, et pour donner cette ignorance à une autre génération.
Anlayışsızlığınız ve bağnazlığınız için ve bu cehaleti bir nesil daha teşvik ettiğiniz için teşekkür ederim.
Merci pour ton intolérance, et tes bigoteries, et pour favoriser l'ignorance dans d'autre génération.
Anlayıp anlamadığını bir kontrol eder misiniz?
Voyez qu'il comprenne, svp?
Anlayışın için teşekkürler.
Ce n'est rien, merci beaucoup pour ta compréhension.
Ne kadar anlayışlısın.
C'est fort exact.
Çocukken öğrendiyseniz,... daha sonra elde edemeyeceğiniz bir anlayış yakalayacaksınız.
Quand vous l'apprenez à un enfant, c'est toujours plus facile à comprendre.
Anlayışın için sağ ol.
Merci de le comprendre.
Espri anlayışlarınız aynı.
Vous avez le même sens de l'humour tous les deux.
İçinde bir yerlerde mizah anlayışının olduğunu biliyordum.
Je savais que tu avais le sens de l'humour quelque part.
Hadi Sneako. Espri anlayışın nerede senin?
Ah, allé, Sniko, où est passé ton humour?
Hiçbir şey yapamayacağımızı anlayışla karşıladığın için teşekkür ederim.
Merci de comprendre qu'on ne peut rien faire.
- Söylemeliyim, senin etik anlayışından ödün verdiğini görmek beni şaşırttı.
Je dois avouer que je suis surpris de voir que tu compromettes ton éthique. Il n'y a pas de compromis.
Bazen bir inananın inancı ve alimin anlayış uyuşmayabiliyor.
Parfois, la croyance du croyant, et la compréhension de l'érudit, ne peuvent pas être conciliées.
Anlayışınız için teşekkürler.
Merci de ta compréhension.
Tam tersi,.. ... bence çok anlayışlı davrandın.
Au contraire, je trouve que vous avez été assez compréhensif.
Ama karşıda oturan Bay Knowles o kadar anlayışlı değil.
Mais, Mr Knowles de l'autre côté de la rue n'est pas si compréhensif.
Sanki kadının hiç kalça eklemi yok gibi. Bu kadar anlayışlı olduğun için teşekkü...
Cette femme ne semblerait pas avoir d'articulation de la hance.
Aranız bozulmasın diye fazla anlayışlısın demek?
Tu sur-compenses un peu?
Espri anlayışını eleştirmek istemiyorum.
Et je dois dire, je n'aime pas cette marque d'humour.
Anlayışın için sağ ol.
Merci de me soutenir.
Aile mangal akşamında anlayışsız yorumları olan sevimli bir amcan olmadı mı?
N'avez-vous jamais eu un oncle adorable qui vous sort des commentaires intolérants aux barbecues familiaux?
Bak, en azından Max'in romantizm anlayışı karanlıkta parlayan iç çamaşırlarını kapsamıyor.
Regarde, au moins. La version de romance de Max n'implique pas des fesses en soie qui brillent dans le noir.
Kocasıyla bir ilişkim olduğunu Angela'nın anlayıp anlamadığından emin değilim.
Hier, Angela a probablement compris que j'ai une liaison avec son mari. J'ai plus qu'à attendre.
- Hayır. Bir keresinde Mordred'ın güçlü bir görev anlayışı olduğunu söylemiştin.
Tu m'as dit un jour que Mordred avait le sens du devoir.
Kurşun, espri anlayışını ıskalamış anlaşılan.
Une balle manqué, clairement vos os sont comiques.
Böylesine büyük bir kriz durumunda bir süre kaos yaşanmasını anlayışla karşılayabiliriz.
Aucune information pour le moment sur son état L'ampleur de ce qu'il se passe... On peut leurs excuser un moment de chaos dans cette crise
Çok yazık... espri anlayışını özleyeceğim.
C'est tellement dommage parce que ce sens de l'humour va vraiment me manquer.
Doktor Shepherd'a, Ross'un dedikodu anlayışı April Kepner'ın birinin kıçından kitle alışını anlatmak olduğu için bir daha ameliyat yapamayacağını kim söyleyecek?
Qui va dire au Dr Shepherd qu'il n'opérera plus jamais parce que les potins selon Ross, c'est d'avoir vu Kepner retirer une grosseur d'une fesse?
Eğlence anlayışları elimi kolumu bağlayıp beni adanın öbür ucunda bir çukura atmaktı.
Leur idée était de s'amuser à me ligoter et me jeter dans un fossé de l'autre côté de l'île.
Morgan'ın olağanüstü espri anlayışı vardı.
Morgan avait un super sens de l'humour.
Morgan'ın espri anlayışı onun patronunu terketme nedenin miydi?
Donc, c'était à cause du sens d'humour de Morgan que vous avez quitté son boss?
Sam'in... Ortalamanın üzerinde bir espri anlayışı vardır.
Sam a un... un extraordinaire sens de l'humour.
İlk kez değil senin anlayışın, altmetinleri bulmaktan yoksun.
Ce n'est pas la première fois, ta compréhension des sous-entendus se trouve incomplète.
Altı yaşında birinin olayı anlayıp anlamayacağından emin değildim.
Je n'étais pas sur qu'un enfant de six ans pouvait comprendre ce concept.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]