Aynı saatte tradutor Francês
448 parallel translation
"Yarın aynı saatte gel..."
"Revenez demain à la même heure..."
Yarın aynı saatte bahçede olacak mısın?
Seras-tu là demain à la même heure?
Yarın aynı saatte, müsait olan herkesle.
Rendez-vous demain à la même heure.
Henderson'ın bu kadınla aynı saatte ve birlikte olduğunu iddia ettiği yerlerde bulunan şahitler onu hatırlasa da henüz hiçbiri kadını hatırlamıyor!
Les témoins présents là où Scott Henderson prétend avoir été accompagné d'une femme se souviennent de lui, mais aucun ne se souvient d'elle!
- Aynı saatte mi?
- Vers la même heure? - Oui.
- Aynı saatte.
- À la même heure.
Bir aydır her gün aynı saatte aradı.
Il a appelé tous les jours.
- İşe her gün aynı saatte mi gelirsin?
Vous venez chaque jour?
- Eve aynı saatte mi döneceksin?
Père... tu reviendras comme d'habitude?
Bir hafta sonra, aynı saatte.
Dans une semaine, à la même heure.
Bu geceden bir hafta sonra, aynı saatte size daha fazla film getirmiş olacağım.
Dans une semaine à la même heure je devrais avoir d'autres films pour vous.
Bir hafta sonra, aynı saatte oranın girişinde buluşacağız.
Nous nous verrons dans l'entrée dans une semaine à la même heure.
Dilerseniz, aynı saatte Alman Konsolosluğu'na gelmenizi tercih ederiz. Hayır. Her ne kadar çekici gelse de.
Nous préférons le Consulat à la même heure, si ça ne vous fait rien.
- Aynı gün, aynı saatte.
- le même jour, à la même heure.
Yarın aynı saatte mi?
Demain à la même heure?
Gelecek hafta aynı saatte bir başka öyküyle döneceğim, Alfred Hitchcock'un öteki maceralarını aktaracağım.
Je reviens la semaine prochaine, même heure, avec une autre histoire, et vous raconter d'autres aventures d'Alfred Hitchcock.
- Hemen hemen aynı saatte.
- Même heure.
Öğle yemeği aynı saatte.
Déjeuner à l'heure habituelle.
Gelecek hafta, aynı saatte Suçum Ne? 'de görüşürüz.
A la semaine prochaine pour une autre émission de Quel est mon crime?
Her gün aynı saatte aynı yangın musluğu.
Tous les jours à la même heure, au même endroit.
Yarın aynı saatte.
Demain à la même heure.
Haftaya buluşalım mı? Aynı saatte, aynı yerde?
La semaine prochaine, même heure, même coin?
- Her zaman aynı saatte. Gecenin dördünde.
Maintenant, je me réveille toujours à 4h du matin.
- Gel işte. Aynı saatte, aynı yerde.
Même heure, même coin?
Benimle yarın çatı katında aynı saatte buluş.
Soyez ici demain, même heure, sur le toit.
Yarın aynı saatte yine gelmelisin.
Revenez demain à la même heure.
Şimdi yapmamız gereken tek şey her gün aynı saatte... Lolordo'nun adamlarının vardiyalarını kontrol etmek.
Nous devons être sûrs que les gardes du corps de Lolordo se relaient à heure régulière.
Bu arada Sara yemeği aynı saatte istiyorum.
Sara, n'oublie pas de préparer le dîner.
Perşembe günü aynı saatte.
Même heure mardi. On doit arrêter maintenant.
Haftaya aynı saatte görüşmek üzere.
On se retrouve la semaine prochaine à la même heure.
Saatini ona göre ayarlayabilirsin. O bir opera sanatçısı : Hep aynı saatte çıkar!
- Tiens, pas besoin de regarder l'horloge. ll est 7 h 15 parce que ce type-là, il est réglé comme du papier à musique.
Bu yoldan, aynı saatte.
Au bord de ce chemin, même heure.
Yarın görüşürüz. Aynı saatte?
A demain, même heure.
Sütçü her gün aynı saatte sütü getiriyor.
Le laitier qui livre toujours le lait à la même heure...
Yarın aynı saatte mi Bayan Bell?
Demain, même heure, Mlle Bell?
Aynı saatte mi?
A la même heure?
Hergün aynı saatte onunla yatmayı nasıl başarıyorsun?
C'est affreux, un mari qui fait ça tous les matins à sa femme!
Bana her zaman brandi getirilir her akşam tam aynı saatte
Je bois un cognac tous les soirs à la même heure.
Ve dün aynı saatte kaçtı?
Et hier à la même heure?
- Aynı saatte, aynı yerde.
- Comme d'habitude.
Aynı saatte yanıp sönüyor.
Ma montre me donne toujours la même heure.
Eratosthenes kendi kendisine sormuş olmalıydı : Nasıl olurdu da, Syene şehrindeki bir çubuk hiç gölge yapmazken, 800 km. kuzeydeki İskenderiye'deki çubuk tam aynı gün aynı saatte, oldukça belirgin bir gölge yapardı?
Eratosthène s'est demandé pourquoi... au même moment... les bâtons n'avaient pas d'ombre à Assouan... alors qu'à Alexandrie, 800 km plus au nord... leur ombre était clairement visible.
Aynı saatte, aynı yerde.
Même heure, même endroit.
O halde yarın aynı saatte görüşüyoruz.
- Peut-on envisager un rendez-vous demain, même heure?
- Aynı saatte.
À la même heure.
- Gelecek Perşembe, aynı saatte.
Jeudi prochain, même heure.
Ama her gece, aynı saatte kalp çarpıntınız oluyor.
Mais je n'en éprouve aucun dépit.
"A" bir ağacı altı saatte keserken, "B" ise aynı ağacı beş saatte kesiyor.
A coupe sa corde en 6 heures et B la coupe en 5 heures.
Ayrıca arkada iz, leke falan kalmamalı. Yanında bulunan ve varlığı benim için babasınınki kadar gereksiz olan Fleance da o karanlık saatte aynı kaderi paylaşmalı.
Et pour que ce soit un travail bien fait, lisse et sans ragotures... expédiez aussi Fleance son fils... dont l'existence est une gêne, autant que celle de son père.
Aynı kaliteyi bir saatte de yakalayabilir misin?
La qualité n'en pâtira pas?
- O zaman aynı saatte.
- Même heure.