Aynı şekilde tradutor Francês
3,956 parallel translation
Mesela senin vergi denetimini sabote etmekten de aynı şekilde zevk alırdım.
Je serais aussi heureux de saboter un, je sais pas... disons, son contrôle fiscal.
Keşke ben de habersiz bir şekilde seni evimde gördüğüme aynı şekilde şaşırdığımı söyleyebilsem.
Encore une fois, vous êtes chez moi, sans vous être annoncée.
Charlotte da aynı şekilde.
Tout comme Charlotte.
Marko aynı şekilde ölseydi, bu tuhaf görünmezdi.
Ça n'aurait pas semblé étrange si Marko était mort de la même façon.
Tamamen aynı şekilde.
Exactement la même chose.
Nick'in diğerleriyle aynı şekilde tepki göstereceğinden emin değilim.
Je ne suis pas sûr que Nick va réagir de la même façon que les autres.
Ben de 20 yıldır aynı şekilde zımbalıyordum koyun gibi.
Et ici, j'ai agrafé de la même manière durant 20 ans. comme un p * * * * n de mouton.
- Tanıştığıma memnun oldum. - Aynı şekilde...
- plaisir de vous rencontrer - moi de même
Trevor, seni içeriye tek başına gönderemem aynı şekilde çocukları da herhangi bir Aster Şirketi tesisi yakınlarına.
Trevor, je ne peux pas te laisser aller là bas seul, et je ne peux pas emmener les enfants près d'un bâtiment d'Aster Corps.
İlk siren sesiyle birlikte pencere ve kapılardan uzakta güvenli bir odaya sığınacaksınız. Gerçek bir nükleer saldırıda nasıl olacaksa, aynı şekilde.
À la première sirène, abritez-vous dans une pièce sûre, éloignés des fenêtres et portes, comme en cas d'attaque nucléaire.
Çocuğun "Senden nefret ediyorum" diye bağırdığında onun seviyesine inip aynı şekilde karşılık vermezsin.
Quand ton enfant hurle "Je te déteste", tu ne t'abaisses pas à son niveau et hurles aussi, "Je te déteste".
Şartları aynı şekilde mi olacak?
Vos conditions seraient les mêmes?
Ama ikiside İngilizcede aynı şekilde telaffuz ediliyor.
Même si je pense personnellement que le truc d'orthographe étouffe la créativité.
Açık anahtarlı şifreleme uygulamamızı kırdıkları yöntemle aynı şekilde.
De la même manière qu'ils ont craqué notre application RSA.
Çünkü Billy, gördüğüm kadarıyla senin de aynı şekilde...
Parce que, Billy, Je vois bien qu'il y a quelque chose entre toi...
- Evet, aynı şekilde.
De la même manière.
Hikâyesini anlatacak ve dinleyen herkesin aynı şekilde inanmasını sağlayacak.
Elle va raconter son histoire. Et le reste du monde y croira.
McCann'da da aynı şekilde.
Pareil pour McCann.
Beni birkaç hafta göremeyeceksin. Aynı şekilde adamlarımı da.
Vous allez pas me voir pendant quelques semaines ou qui que se soit qui bosse pour moi.
Bir çocuğun, başka bir çocukla aynı şekilde öğrenmesini bekleyemezsin.
On ne peut attendre d'un enfant qu'il apprenne de la même façon qu'un autre.
Sen de aynı şekilde.
Toi aussi.
- Basına görebildiğini söyleyeceğim. Aynı şekilde katilin yüzünü gördüğünü de.
Je balancerai à la presse que vous n'êtes pas aveugle et que vous avez vu le tueur.
Bu bebeklerden hoşlandıysan aynı şekilde sevecek misin göreceğiz.
Si un jour tu te retrouves dans celles-ci, on verra si tu ressens la même chose.
Ne yaparsan yap, aynı şekilde bitecek.
Ça finira de la même façon.
- Aynı şekilde Sam'i de.
- Sam aussi.
Sadece etraf aynı şekilde ışık kalsın, tamam mı?
- Garde la lumière au sol. - Fais attention.
Aynı şekilde, o da bizimle çalışmıyordu.
Là encore, il ne travaillait pas avec nous.
Aynı şekilde komutanım!
À votre service.
Bıraktığın hayatı aynı şekilde bulabileceğinin garantisi yok.
Il n'y a pas de garantie que ce soit la même vie que tu as quittée.
Ve Jen de onun hayatına aynı şekilde.
Et connaissant Jen... elle lui a plus apporté sa vie, que quiconque
Kan sihirbazının emdiği güç ve Una Mens'in sayesinde, yazılan kanunlar aynı şekilde uygulanacak..
Absorbant le pouvoir du mage de sang et les Una Mens seront capable d'appliquer les lois qu'il a écrit, incontesté.
Aynı şekilde gerçekleşen üç kayıp kişi davası daha buldum.
Et on a trouvé trois autres affaires avec le même schéma.
Tamamdır, iki kadın aynı şekilde kaçırıldı ve onlardan birinin DNA'sı, Sebastian Jones vurulduğu sırada yanında olan bir seks robotunda bulundu.
Deux filles ont été enlevées avec le même mode opératoire et l'une d'elles a son ADN sur la sexbot qui était avec Sebastian Jones quand il a été tué.
1,000 yıllık birlikte geçirdiğimiz hayat boyunca, kardeşim ağza alınmayacak kadar kötü ve sayısız eylemlerde bulundu. Rebekah da aynı şekilde.
Durant les 1 000 ans passés ensemble, mon frère a commis nombres d'actes innommables, mais, là encore, Rebekah aussi.
Emily kız kardeşiyle aynı şekilde ölmeyi saplantı yapmış.
Emily est obsédée et veux mourir de la même manière que sa sœur.
Şunu unutmamalıyız : Matematik herkesin aynı şekilde görüp tanımladığı tek doğru ya da ideal bir şey falan değildir.
C'est vraiment important de comprendre qu'en fait les mathématiques, pour moi, c'est pas du tout une vérité unique qui serait un objet idéal que tout le monde va trouver de la même façon et décrire de la même façon.
Aynı şekilde çizgi de çizdirmiyorlardı. Çünkü çizmek de duyular tarafından bozulmuştu.
De même, on ne fait pas un dessin en traçant un trait en disant ça c'est une droite, parce que c'est trop corrompu, quelque part, par les sens.
Ne dediğinden emindi ve aynı şekilde üç kez tekrarladı.
Il était certain de ce qu'il avait dit et il me l'a dit trois fois exactement de la même manière.
- Aynı şekilde o da. Ellerinde yabalarla bizi bekleyen koca bir kalabalık var dışarıda.
Il y a une foule dehors prête à nous tomber dessus.
Başkanın memleketi Illinois'den 20 seçmen oyu Bay Obama'ya giderken Mitt Romney'nin memleketi olan Massachusetts'teki 10 seçmen oyu da aynı şekilde Bay Obama'ya gidiyor.
Pas de surprises. Les 20 votes électoraux de l'État du président, l'Illinois lui reviennent facilement, alors que les 10 votes de l'Etat de Romney, le Massachusetts vont aussi à Obama.
Aynı şekilde zorla girip emniyet güçleri ve medyanın ilgisini çekip isteklerinin karşılanması için insan rehine kullandılar.
ils ont forcé l'entrée, attiré l'attention des médias et de la police en utilisant des otages humains pour négocier leurs exigences.
CIA de aynı şekilde.
Tout comme la CIA.
Ölüm aynı şekilde geliyordu.
Et la mort vient aussi comme chez nous.
Ben sizi tutmayayım. Sizi tekrar görmek güzeldi Memur Hanım. Aynı şekilde.
- Content de vous avoir revue.
Bende aynı şekilde analiz ettim.
Mon analyse est la même, d'ailleurs.
Asıl nokta ikiniz de daha önceden yaşadınız ve hiçbir şey hatırlamıyorsunuz. Freya da aynı şekilde.
Mais le point est que tu as vécu avant mais tu ne te rappelles de rien, pareil pour Freya.
O fani, o değil ve Penelope de aynı şekilde... - Onlar değil.
Il est mortel, ce n'est pas lui, et pareil pour Pénélope.
Aynı şekilde.
À peu près pareil.
Bir şekilde, o buluşlar aynı zamanda size ait.
D'une certaine façon, leurs découvertes sont vos découvertes.
Joffrey, benimle hak ettiğim şekilde sevişiyor da ne demek? Kibar ve nazikçe ama aynı anda sert ve güçlü mü?
Comment ça, Joffrey te fait l'amour comme tu le mérites, avec douceur et tendresse, mais en même temps avec fermeté et force?
- Aynı şekilde.
Pareil.