Bilmiyorum işte tradutor Francês
771 parallel translation
Onu bilmiyorum işte.
Je n'en sais rien.
Ne olduğunu bilmiyorum işte.
Je ne sais pas quoi...
Allah Allah, bilmiyorum işte.
Je ne sais pas.
Poz vermeyi bilmiyorum işte.
Je pense à toi, moi!
Bilmiyorum işte.
Je ne sais pas!
Ama bilmiyorum işte.
Mais, je ne sais pas.
Bilmiyorum işte.
Je ne sais pas.
Onu bilmiyorum işte.
Je n'en sais rien, ma foi.
Bilmiyorum işte.
Je l'ignore.
Bayana da dediğim gibi, bilmiyorum işte.
Comme je viens de le dire, je ne sais pas.
Onu bilmiyorum işte.
Ça, je ne sais pas.
Bilmiyorum işte.
- Juste que je sais pas.
Bir sürü şey biliyorum, ama bunu bilmiyorum işte.
Je sais pas mal de choses, mais pas ça.
- Bilmiyorum ama doğurmuş işte.
C'est formidable!
- Sebebini bilmiyorum ama ağlarlar işte.
- Je l'ignore mais c'est comme ça.
İşte onu bilmiyorum.
Je ne saurais le dire.
İşte bu yüzden, bütün bu olanlarla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum.
Je ne sais que faire, en l'occurrence.
Bilmiyorum. İşte bu.
Je ne sais pas.
İşte bunu bilmiyorum.
C'est que je ne sais pas.
Bilmiyorum. Daha da önemlisi ilgilenmiyorum. İşte al, üzerinde çalışmaya başla.
Je ne sais pas et je m'en moque!
Ne kadar sürer bilmiyorum. İşte Jennie'nin portresi.
Voilà le portrait de Jennie.
Geleceğini bilmiyorum. Ama işte al. Belki sen benim geleceğimi okuyabilirsin.
Je le connais pas, mais tiens, essaie de lire le mien!
Bundan daha özel bir gün olur mu bilmiyorum. - Olmaz, kesinlikle. - İşte buradayız.
À la mariée, et au marié!
Neden yapmadım, işte onu bilmiyorum.
Mais je ne l'ai pas fait... peut-être parce que je t'aime toujours.
Bilmiyorum, komik işte.
Je ne sais pas.
Bilmiyorum, beni korkutuyor işte.
Il me fait peur.
Neden aşık olmayı hayal ediyorum bilmiyorum, ama oluyor işte.
Je ne sais pas pourquoi j'espère toujours que j'aimerai un gars.
İşte, kırk yaşına gelmişim ama sevmek ve sevilmek nedir, bilmiyorum.
Me voici... atteignant 40 ans... Sans avoir aimé, sans avoir été aimé.
Onu bu kadar rahatsız edecek ne yapıyorum bilmiyorum ama, ediyorum işte.
Je ne sais pas ce qui l'irrite tant en moi.
- Bilmiyorum. Öyle işte.
- Je ne sais pas trop.
Ama onda bir çeşit şey var, Bilmiyorum, komik işte.
Mais il y a quelque chose qui cloche chez lui.
Bilmiyorum hanımım, çocukça bir konuşma işte.
Je ne sais pas. Des enfantillages.
Bilmiyorum. Öfkeme yenildim ve buradayız işte.
Je me suis mise en colère, et on en est là.
Bilmiyorum, bir şey işte.
Je n'en sais encore rien.
O ne demek bilmiyorum ama işte saygılarımı sunarım!
Je ne sais pas ce que c'est, mais tenez, avec mes compliments.
Hangi işte iyi olduğumu ya da yapmaktan hoşlandığım şeyleri bilmiyorum.
Ni de mes talents, ni de mes goûts.
Ama bu sefer... Bilmiyorum. Bir şekilde Coco'nun bu işte parmağı olduğunu hissediyorum.
Mais cette fois, j'ai l'impression qu'elle est dans le coup.
Martha, sen meşgulken, ikiniz meşgulken yani neredeydiniz bilmiyorum, ama bir yerdeydiniz mutlaka kısa bir süre sen meşgulken genç bayan ve ben kısa bir konuşma yapıyorduk. Bilirsin işte, çene çalıyorduk. Kapının zili çaldı.
Pendant que tu étais occupée, pendant que vous deux étiez... je ne sais où, mais quelque part... pendant que tu t'occupais... la petite dame et moi, on faisait la causette... tu sais, cœur à cœur... quand la porte a sonné.
- Söylüyorum işte, bilmiyorum.
- Je te dis que je ne sais pas.
Bilmiyorum nasıl veya neden, ama elbise işte burada.
Je ne sais pas comment ni pourquoi, mais cette robe est ici.
- Bilmiyorum, korkuyorum işte.
J'ai peur.
Samur kürk veya mücevherler. - Bilmiyorum. - İşte.
Je me ferai offrir des cadeaux par mon mari et on les revendra.
Bunu denemeli miydim bilmiyorum. Ama olmuyor işte.
Je ne suis pas certain que j'aurais dû essayer, mais je ne peux pas.
Zengin bir herifle kaçtı işte. Başka bir şey bilmiyorum.
Partie avec un mec plein aux as, voilà!
Ne beklediğinizi bilmiyorum ama işte başlıyorum.
Bon, alors voilà.
Nasıl atlatıyoruz bilmiyorum ama atlatıyoruz işte.
Je ne sais pas comment on fait mais on s'en sort.
Bilmiyorum. Bazen çok bağırıyor işte.
C'est seulement qu'il se met à crier si fort, parfois.
Ama bir erkek bir kadınla nasıl birlikte yaşar, işte onu bilmiyorum.
Je ne sais pas comment on peut vivre avec une femme.
İşte bunu bilmiyorum...
Pas que je sache.
İşte, belki, belki bilmiyorum...
Mais, peut-être...
İşte o yüzden buradayım. Sen biliyor olsan da ben, bir ev sahibi olmanın nesi bu kadar harika, bilmiyorum.
Pourtant, je me demande bien en quoi acheter une maison est si génial.
işte 8558
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
isterdim 117
işte böyle 2360
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
isterdim 117
işte böyle 2360