Bir ev tradutor Francês
9,951 parallel translation
Ama güzel bir mahallede parkın yanında bir ev alacağım sen de ziyaretime geleceksin.
Mais j'achèterai dans un bon quartier près du parc, et vous me rendrez visite.
Şimdi sana bir ev bulmamız lazım.
Maintenant nous devons te trouver un endroit.
Tabi ona bir ev diyebilirsen. Şu vagondan daha büyük değildi.
Elle n'était pas plus grande qu'un camion.
- Mutlu bir ev miydi?
- Vous y étiez heureux?
Bu eski bir ev.
C'est une vieille maison.
Çocuklar ve benim için büyük, güzel seninki gibi manzaralı bir ev almanı istiyorum.
Je veux que tu m'en achètes un beau et spacieux, avec une jolie vue, comme le tien, pour les enfants et moi.
Güzel bir ev, Bay Barrow.
Belle maison.
İleri zekâ geriliği olan çocuklar için devlet tarafından finanse edilen bir ev.
C'est un foyer pour garçons déclarés simples d'esprit.
Yeni bir ev bul.
"Numéro 3 : trouver un nouvel endroit pour vivre."
Wally ikinci bir ev için piyasayı yokluyormuş.
J'ai entendu Wally dire qu'il était au marché pour une deuxième maison.
Çünkü burası büyük bir ev ve her zaman yanında birileri kalabilir.
Parce que cette maison est énorme, et que tu pourrais toujours accueillir des gens ici. Pour qu'ils restent.
Neden kendine bir ev bakmaya başlamıyorsun?
Tu vas bientôt te chercher une piaule?
Yani gerçek bir ev. Gwen Tom ve Eve ile birlikte Oakland'a geri dönüyor.
Gwen rentre à Oakland avec Tom et Eve.
Bir ev, eğer istersen tabii.
Un foyer, si tu préfères.
Burada bir ev yapmıyorsak ne yapıyoruz?
Qu'est ce qu'on fabrique ici si c'est pas un foyer?
Carol. Başka bir ev seçerim ama bu mahalleden seçeceğim.
Je vais choisir une autre maison, mais je reste dans le quartier.
Anladın mı, Pottery Barn'dan her tarafını dekore ettiğim daha büyük bir ev istiyorum ve bunlara sahip olabilirim.
Je veux une plus grande maison, et je veux la décorer avec tout le catalogue de Pottery Barn et je peux avoir toutes ces choses.
Detroit'te 800 dolara bir ev alabilirsiniz.
Eh bien, vous pouvez avoir une maison à Détroit pour 800 $.
Ben bir ev istemedim ki.
Je ne veux pas de maison!
- Daha büyük bir ev.
Une plus grande maison.
Evet ama söylemedikleri şey şu ki imzayı attıktan sonra keskin bir usturayla taşaklarınızı alıp sizi bir ev kedisi gibi şişmanlatacaklar.
Oui, mais ce qu'on ne vous dit pas, c'est qu'après avoir signé, ils vous coupent les couilles, comme pour un chat domestique.
Buradan birkaç sokak uzakta bir ev partisinde.
Il est à une fête à quelques rues d'ici.
Tam aksine şapel dönüşüm ekibim için geçici bir ev olacak.
Au contraire, ce sera le siège provisoire de mon équipe de transition.
Her sene bir ev daha ekliyoruz.
Chaque année, nous ajoutons une nouvelle maison.
Hatta oradan bir ev aldık.
On y a même acheté une maison.
Çocukluğumdan beri bana iyi bir ev hanımı olmam söylendi.
Maman me disait toujours que je devais être une bonne ménagère.
Ve sen bunların hepsini bir kenara atıp ev anahtarı ve gitar teline odaklanıyorsun.
Et tu fais de ça un pissant avec une clé de portière arrière - et des cordes de guitare, quoi?
Ev sahibi ile aralarında bir şey vardı.
Elle avait un truc pour le mec qui gérait le lieu.
Ev buralarda bir yerlerdeydi.
La maison était quelque part par là.
Gayet medeni bir şekilde ev sahipliği yapmışlar.
Ses hôtes étaient très civilisés.
Nasıl bir anne çocukları ağlıyor mu diye umursamaz. Kurdeşen çıkarıyorlar mı, uyuyamıyorlar mı ya da onlarla yeterince göz teması kuruyor muyuz diye. Ev güvenli mi onu bile düşünmüyor.
Quelle sorte de mère ne se soucie pas si elles pleurent ou si elles sont malades ou si elles ne dorment pas ou de si on les regarde suffisamment, ne s'inquiète pas de leur sécurité à la maison?
Westings Tasarımda ev yapımı bir bombayı patlattı.
A fait exploser une bombe au Westings Designs.
- Ben... - Bu ev bir harika.
- Cet appart est incroyable.
Güvenli ev için güzel bir yer.
Joli coin pour une planque.
Kahrolası bir futbol maçına birlikte ev sahipliği yapalım diye karımın partisine davetsiz geliyorsunuz.
Vous vous incrustez à la fête d'anniversaire de ma femme pour me convaincre d'accueillir un fichu tournoi de football.
Ev kirası kadar olan bir bebek arabasının aldıktan bir hafta sonra kırılmayacağını düşünürsün.
Tu penserais qu'une poussette qui coûte aussi cher qu'un prêt immobilier ne se casserait pas au bout d'une semaine.
Bir saat içinde ev teftişim var.
J'ai une visite d'une maison dans une heure.
Ev, ne olursa olsun güneş battıktan bir saat sonra patlamaya ayarlanmış.
- Un minuteur digital. La maison était minutée pour exploser 1 heure après le coucher du soleil.
Marcel Gerard, meclisini reddetmiş bir cadıya ev sahipliği yaptığınızın farkında mısınız?
Marcel Gerard, réalisez-vous que vous abritez une sorcière renégate?
Atalarımızın ev olarak nitelendirdiği yerde bir cadıya saldırmayı seçiyorsun.
Tu attaques une sorcière dans le seul endroit que les ancêtres appellent maison.
Anne, peki üst düzey bir restorana ev hanımı ve büfe çalışanı olarak nasıl bir deneyim sunacaksın.
Ma, comment comptes tu leur faire entendre que que ton expérience de femme au foyer et de traiteur fait de toi la bonne personne pour un restaurant haut de gamme?
Galiba Arthur'u okulla ev arasında bir yerden aldım.
Je suppose que j'ai récupéré Arthur à l'école. Ou quelque part entre l'école et la maison.
Ana Sokak'ta bir ev.
La Grand-Route.
Almanya'da yapılan bir araştırma vardı... televizyonda bir belgeselde gördüm. Erkekler ev kadınlarından bıkmış.
Y a une étude allemande, j'ai vu le documentaire sur Arte, les hommes en ont marre des bimbos.
Bizim Ev dizisinde bir bebeği, iki kişi oynadılar.
Elles étaient 2 pour jouer le bébé dans La Fête à la maison.
İlginç bir şeyler var mı? Evet, az önce Rick'in VA doktorunun ev adresini buldum.
Oui je viens de trouver l'adresse du médecin de Rick
Hem bir günlüğüne bile evden ayrılsam bu ev darmadağın olur.
En tout cas... si je pars même un jour, cette maison tombera en morceaux.
Pekala, şimdi ev sahibi çiftimiz için bir şarkı geliyor!
OK maintenant, une chanson pour nos hôtes!
Levesque'nin onu götürdüğü ev nasıl bir yerdi?
La maison où Levesque l'a conduite... À quoi ressemble-t-elle?
- Ev gibi bir şey işte.
En gros c'est une maison.
Ev arkadaşım gibi bir şey.
C'est comme une colocataire.
evie 78
evli misin 229
evet doğru 355
evet canım 124
evin 27
evli 84
evladım 350
evdeyim 77
evet biliyorum 304
evet var 222
evli misin 229
evet doğru 355
evet canım 124
evin 27
evli 84
evladım 350
evdeyim 77
evet biliyorum 304
evet var 222
evde misin 63
evlatlarım 48
evet öyle 811
evet sen 71
evet benim 134
evet ya 191
evet dedi 25
evet dedim 36
evim 110
eve gidiyorum 210
evlatlarım 48
evet öyle 811
evet sen 71
evet benim 134
evet ya 191
evet dedi 25
evet dedim 36
evim 110
eve gidiyorum 210