Bir hafta mı tradutor Francês
3,838 parallel translation
Bir hafta mı?
Alors combien de temps?
Bu büyük ülkeyi bir hafta mı, bir ay mı yoksa daha uzun süre mi yönetirsiniz bilmem ama yüce Tanrım sizi bu konuma belli bir amaç için getirdi.
Peu importe quel étirement le Tout Puissant a en tête en vous plaçant à la tête de cette grande nation... Que ce soit une semaine, un mois ou plus... Vous avez été placée ici pour une raison, aussi certains qu'il a fait le monde.
Evet, birkaç hafta önce bunun gibi bir 22'liği genç bir bayana sattım.
Oui, j'ai vendu un 22mm comme celui-ci à une jeune femme il y a quelques semaines.
Hey, bu hafta sonu bir grup kızla buluşacağım için,..
Hé. J'ai un rendez-vous arrangé de groupe ce week-end.
Geçen hafta Barney bir adım attı ama ben onu geri çevirdim.
L'autre jour, il a tenté quelque chose. Je l'ai repoussé.
- Anası babası şikayetçi olmuşlardı, çocuk bir hafta duyamamıştı.
Je m'en souviens, maman. Ses parents étaient venus se plaindre. Ça l'avait rendu sourd pendant une semaine.
Şey diyecektim ya ben iki hafta sonra askere gidiyorum Defne, firardan dolayı da baya bir cezalı yapacağım.
Je vais au service militaire dans deux semaines. J'aurai aussi pas mal de prolongement pour désertion.
Çok erken mi davrandım acaba diyorum da, bir hafta kalmış askere gitmeye de.
Je me demande si je lui ai parlé trop tôt. Mais je pars dans une semaine.
Joe Newell'in eşi, ikinizin geçen hafta telefonda konuşurken çirkin bir anlaşmazlık yaşadığınızı söyledi.
La veuve de Joe Newell m'a dit que vous et lui avaient eu... un gros désaccord au téléphone la semaine dernière.
Bugün yeni bir şarkı için çalışmaya başladık, bu hafta yapacağımız yıldönümü gösterisine hazırlanıyoruz.
J'ai commencé à travailler une nouvelle chanson aujourd'hui, je me prépare pour ce show anniversaire que nous faisons ce week-end.
Onu görmem gerek ve makul bir nedene ihtiyacım var Los Angeles'ta olmak için, yoksa Sandy çılgına dönecek "Senin hafta sonun değil bu!" diye.
Je dois la voir, et je dois avoir un vrai prétexte pour être à LA, sinon Sandy va être folle et dire...
Ben de bir hafta vegan diyeti yapmıştım.
J'ai été végétarienne une semaine.
Çünkü, ben sadece bir kaç hafta daha buradayım.
Parce que je ne suis encore là que pour quelques semaines.
Öyle veya böyle bir kaç hafta içinde hayatından çıkmış olacağım.
D'une façon ou de l'autre, Je vais être hors de votre vie dans quelques semaines.
Tanrım, ne uzun bi gün ama, ve bir dakika bile duraklamadım ve bu hafta çok fazla işim var. Çok, çok iyi.
Il est très bon.
Tamam, bu konuşmayı bir hafta falan önce yazmıştım.
Ok, j'ai écris ce discours, il y a une semaine.
Dediğim gibi, County General'da bir kız çocuğu var. "Evet" dersen bir hafta sonra bizim kızımız olabilir.
Donc il y a une petite fille dans le comté général, et si tu dis oui, dans une semaine, elle pourrait être notre fille.
Çocuklarımız yaklaşık bir hafta arayla doğdu.
Nos bébés ont une semaine d'écart.
Geçen hafta bir sürü evrak imzaladım zaten.
Oh, je leur ai déjà signé pas mal de trucs la semaine dernière.
Ben olsam bir hafta verirdim.
Si ça m'a permi d'avoir fait ce que j'a fait.
Bakın, geçen hafta bir gece eve geldim, tamam mı?
Écoutez, je suis rentré chez moi un soir la semaine dernière, ok?
Bir hafta önce yardım derneğindeki işinden ayrılmış.
Elle a quitté la fondation il y a une semaine.
Bir keresinde, adamın biri bana buz şurubu almıştı ve 3 hafta boyunca beni sahiplendi.
Un type m'a offert un granité, j'ai été sa chose pendant 3 semaines.
Tanrım, beraber olalı daha bir hafta bile olmadı!
Oh Dieu, ça fait moins d'une semaine.
Mesela, iki hafta önce, 25 yaşında siyahi bir çocukla tanıştım. Yaşlı, zengin bir hatunla kalıyor.
Il y a 15 jours, je rencontre un mec noir, 25 ans, qui se fait entretenir par une gonzesse.
O kadar ilham aldım ki bir hafta içinde oraya uçacağım.
Je suis très inspiré. J'y vais dans une semaine.
Hatirladigim kadariyla birisi geçen hafta en büyük hayalinin çikolatadan yapilmis bir evde yasamak oldugunu söylemisti.
Quelqu'un m'a dit qu'elle rêvait d'une maison en chocolat.
Bir hafta sonu için hapisten muafım.
J'ai pu sortir de prison pour le week-end.
- Mükemmel bir hafta sonu planladım.
J'ai prévu un super week-end. - Balance.
Asano Hanım bir hafta sonra evlenecek.
Dame Asano doit se marier dans une semaine.
Bu geçen hafta aldığımız bir resim.
C'est une photo prise la semaine dernière.
Bazı çocuk elbiseleri almak için neredeyse her hafta buraya gelirdi. her zaman farklı ölçülerde kıyafet alırdı, Bir keresinde mankenlerin orada yakalamıştım.
Vient chaque semaine pour acheter des vêtements de bébé... mais toujours acheter en différentes tailles,... Une fois que nous lui avons fait jouer une fois de mannequin.
Pekala. Matt, bu hafta boyunca bitmek bilmez hikayeni dinlemek zorunda kaldığım için bana bir iyilik yapmanı istiyorum.
Hé Matt, comme j'ai eu à supporter vos histoires interminables cette semaine, jai besoin que vous me rendiez un service.
Korkarım ki bir tane daha olursa eğer, bir kaç hafta hapiste kalabilirsin.
La prochaine fois, vous risquez plus qu'un week-end en prison.
Ona gelecek cumartesi oynar mısın diye sordum oda bütün bir hafta şehir dışında olacağını söyledi
Je lui ai demandé si il voulait jouer samedi prochain et il m'a dit alors qu'il serait absent toute la semaine.
Marshall, bütün bir hafta neredeydim haberin var mı?
Marshall, sais-tu ou j'ai été durant toute la semaine?
Bir kaç hafta kalırdık, buraya bayılırdım.
On restait quelques semaines, j'adorais ça.
- Evet. - Yaz dışında bir kaç hafta ona çalıştım.
Je travaillais avec lui l'été, quand j'étais adolescent.
İpod'da dinleyebileceğim şey için neden hayatımın bir hafta sonunu harcayayım?
Je gaspillerais une semaine de ma vie à regarder un trou de cul en survêtement rose faire jouer un iPod?
Tüm mektuplarını okudum ve en sevdiklerimi seçtim bir kaç hafta önce de bir yayınevine yolladım.
J'ai rassemblé tes lettres, sélectionné mes préférées et il y a deux semaines, je les ai envoyées à un éditeur.
- Paltolarınızı alayım mı? - Bir hafta önce burası berbat haldeydi.
Laissez-moi vous dire qu'ici, il y a une semaine, c'était épouvantable.
Bu hafta Trenton'geleceğinizi söyleyin. İnanılmaz bir yatırım fırsatı var sizinle görüşmek isterim.
Nous avons une incroyable opportunité d'investissement dont j'aimerais discuter avec vous.
Ortalık yatışana kadar bir hafta kadar ortadan kaybolacağım.
Je vais me faire discret, le temps que ça se calme.
Kafanız karışacak. Bir hafta sonra olur da ölmezse.. ... hayatınızı kurtarabilecek doktor için yeriniz var mı?
Prendrez-vous le risque d'accepter un médecin qui pourrait vous sauver la vie si elle ne tombe pas raide morte d'ici une semaine?
Saçmalığınızdan birkaç hafta sonra Abu Dabi'den gelen bir şeyh ile anlaşma yapmıştım.
Quelques semaines après vos conneries, j'entends dire qu'un cheik va débarquer d'Abou Dabi.
Şişko seni bir hafta içinde yine arayacağım sonra görüşürüz.
Le potelé, je t'appelle. On se fait un truc.
Bir keresinde, Honkong'ta bir ağacın üzerinde 3 hafta yaşadım.
À Hong Kong, j'ai vécu une semaine dans un arbre.
Bir hafta içinde senin üveybaban olacağım.
Je serai bientôt ton beau-père.
Bu hafta 150. yıldönümü kutlamalarımız var, bu sizin içinde kabul konuşmanızı yapmak için iyi bir fırsat olur.
Le gala pour notre 150e anniversaire est dans une semaine, ce serait idéal que vous y prononciez votre discours de lauréat.
Bundan bir kaç hafta önce, vadimizin hidrolojik yapısını gösteren bir model yaptmıştım.
Quelques mois auparavant, j'avais construit une maquette hydrologique de la vallée.
Bunu bir hafta önce sorsaydınız, cevabım hayır olurdu.
Si vous m'aviez interrogé il y a une semaine, j'aurais dit non.
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hafta 109
bir hafta oldu 20
bir hafta içinde 26
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004
mina 105
bir hafta önce 34
bir hafta 109
bir hafta oldu 20
bir hafta içinde 26
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004
mina 105