Bir keresinde bana tradutor Francês
618 parallel translation
Bir keresinde bana, bir saate bir yaşamı sığdırabileceğini söylemişti.
Yen m'a dit que l'on pouvait vivre une vie entière en une heure.
Sırası gelmişken, bir keresinde bana, eğer bir suç işlemiş olsaydınız çaldıklarınızı saklamak için altında bir oyuk olan büyük bir taş arayacağınızı söylemiştiniz.
Vous m'avez dit que si vous commettiez un crime, vous trouveriez une grosse pierre avec un trou comme cache.
Bir keresinde bana çimenlerde uyumanın ne kadar güzel olduğunu söylemiştin.
Autrefois tu m'as expliqué, Que c'était très agréable de dormir dans l'herbe!
Biliyor musunuz Kont hazretleri bir keresinde bana gösterdiğiniz salon oyunları vardı.
Vous savez, Excellence, je repensais aux tours que vous m'avez montrés.
Bir keresinde bana ateş etti.
Il a essayé de me tirer dessus.
Charlie bir keresinde bana ateş etmişti.
Charlie m'a déjà tiré dessus.
Bir keresinde bana, "senin gibi bir filozof niçin tuvalette?" demiştin.
Vous m'avez demandé pourquoi un philosophe travaille aux toilettes.
Bir keresinde bana "ters ve sinirli ihtiyar" demiştin.
Vous m'avez traité un jour de "vieillard pervers et frustré".
Bir keresinde bana tekme atmıştı.
Il m'a frappée du pied, une fois.
Bir keresinde bana bir gün anlatmak zorunda kalacağımı söylemiştin.
Tu m'as demandé de tout te dire...
Hatta bir keresinde bana bıçak saplamıştı.
Elle m'a même flanqué un coup de couteau!
Bir keresinde bana silahını asla almamamı söylemiştin!
Tu m'as dit une fois de ne jamais t'enlever ton arme.
Unuttun mu? Bir keresinde bana bu hayatı çok seveceğimi söylemiştin.
Rappelle-toi... tu m'as dit que j'aimerais cette vie.
Bir keresinde bana ne istediğimi sormuştun.
Un jour, vous m'avez demandé si je voulais quelque chose.
Bir keresinde bana onu dillendirdiğimi duymak istediğini söylemiştin.
Tu m'as dit que tu aimerais l'entendre.
Bir keresinde bana Ron'un güvencesinin kendi içinde olduğunu söylemiştin. Çünkü önemsiz şeylere önem vermeyi reddediyordu.
Tu m'as dit une fois que la force de Ron... c'était le refus d'accorder de l'importance aux choses futiles.
Bir keresinde bana, onu hayatından çok sevdiğini söylemişti.
Tu as dit une fois que tu l " aimais plus que la vie.
Bir keresinde bana bir şey seni rahatsız ettiğinde, o şey yokmuş gibi davrandığını anlattı.
Une fois elle m'a dit que si vous aviez un ennui, il vous suffisait de faire comme si cela n'existait pas
Bir keresinde bana şöyle demiştin : Seni hep sevebilirim, karın da olurum, çocuklarına anne de.
Est-ce que tu te souviens de m'avoir dit... que tu étais prête à m'aimer et à devenir une épouse et une mère?
- Bir keresinde bana evlenme demiştiniz.
Une fois vous m'aviez dit de ne pas me marier.
Bir keresinde bana bir kadın olmanın ağırlığını taşıyamadığınızı,... size bir Kraliçe olduğunuzun hatırlatılmasını istemediğinizi,... ama ilgilenmeniz gereken tek şeyin göreviniz olduğunu bildiğinizi söylemiştiniz.
Un jour, tu m "as dit que tu ne pouvais te permettre d" être femme, que tu devais toujours te rappeler que tu étais reine, et que ton seul amour, ta seule pensée étaient tes obligations.
Bir keresinde bana İsrail kralının nasıl taç giymesi gerektiğini anlatmıştın Hezrai.
Vous m "avez fait la leçon sur la manière de couronner un roi d" Israël.
Bir keresinde bana, boyun ve omurganın arka tarafında küçük düzeltmelerin nasıl yapılacağını öğreten kırıkçı bir hanımla tanıştım.
Vous voyez, j'ai rencontré une ostéopathe, une fois, elle m'a appris des petites manipulations de la nuque et du dos.
Bir keresinde bana : "Aptal" demiştin. "Savaşta ölmek, it gibi ölmektir."
Tu m'as dit que j'étais idiot et que mourir au combat était inutile.
Hatırlarsın, bir keresinde bana da kur yapılmıştı, baban olmayan genç biri tarafından.
Tu sais, moi aussi, j'ai été courtisée autrefois par un jeune homme qui n'était pas ton père.
Bir keresinde bana çok içtiğimi ve kustuğumu söylemişti.
Un jour, Barberousse m'a sermonné. J'avais trop bu et je vomissais comme un perdu.
Oysa bir keresinde bana "sana asla yalan söylemeyeceğim" demişti...
Il m'a pourtant dit que jamais il ne mentirait.
Bir keresinde bana Ipcress dosyasını mikrofilme çekmemi söylemişti.
Il m'en avait demandé un microfilm.
Bir keresinde bana insanlar yaşımı sorarsa 20 yaşında olduğumu ve hafif kafalı olduğumu söylememi söyledi. - Bunlar her zaman birliktedir.
Il m'a dit de répondre, si on me demande mon âge, que j'ai 20 ans et que je suis dérangée.
Bir keresinde bana mönü getirmişlerdi.
On m'en a rapporté un.
Bir keresinde bana bir hayran mektubu yazmıştı.
Il m'a écrit une lettre d'admirateur.
Biliyor musun Nadine bir keresinde bana bir şey demişti.
Nadine m'a raconté.
Bay Pritchard'ta, bir keresinde bana gerçekten gülümsedi.
Puis, M. Pritchard m'a fait une fois un beau sourire.
Bir keresinde bana kızmıştı annemle şehirde birlikteyken tüm kitaplarımı yakmıştı o.
Une fois il était très fâché... et quand j'étais en ville avec maman... il a brûlé tous mes livres.
Bir keresinde Vera Marcal'a bir şey söyledim, bana tokat attı.
Une fois j'ai parlé à Vera Marcal. Et il m'a giflé.
Will bana ne kadar uzun zamandır arkadaş olduğunuzu... ve bir keresinde onun için nasıl kavga ettiğinizi anlattı.
Will m'a raconté votre longue amitié et comment vous aviez combattu pour lui. - Vous ne vous fiez pas aux femmes.
Bana bir keresinde yardım etmişti.
Il m'a rendu service autrefois.
Bir keresinde biri bana iyi insanların mutlaka kafa dengi arkadaşlar bulabileceğini söylemişti.
On m'a dit un jour... qu'ŕ côté d'un homme s'en trouve un autre.
- Bir keresinde Miles bana ne dedi biliyor musunuz?
Vous savez ce que Miles m'a dit?
Bir keresinde, karısı hastanede bebek bekliyorken koca bana telefon ediyordu.
Un jour, la femme était à l'hôpital en train d'accoucher, et le mari en train de m'appeler.
Bir keresinde biri bana yardım etti. Bir fırıncı.
Je les regardais, Avec leurs fiancés.
Biliyor musunuz, bana bir keresinde kör bir at satmıştı.
Un jour, elle m'a vendu un cheval aveugle.
Bu bizim büyük Elias'ımız. Bir keresinde onun için savaştım diye bana madalya verdi.
Le voilà le général Elias, il m'a donné une médaille.
Ama bir keresinde kızdırdığım bir çocuk bana üvey olduğumu söyledi!
Un garçon que j'avais offensé me traita d'enfant trouvé!
İnanmayacaksın ama, bir keresinde bir adam bana aşık olmuştu.
Vous ne le croirez pas, mais un homme m'a aimée.
Bir keresinde Martha'nın arkadaşlarına "maç izlemek ister misiniz?" diye sordum, bana üşütükmüşüm gibi baktılar.
J'ai demandé Une fois à certains amis de Martha S'ils voulaient regarder le match, Ils m'ont regardé comme si j'étais un taré
Bir keresinde bir takım Kazaklar bana ıslık çalmıştı.
Une fois, des Cosaques m'ont sifflé.
Sara bana babamın bir keresinde eve getirdiği küçük geyiği hatırlatıyor.
Sara me fait penser à un daim que papa avait ramené à la maison.
Bir keresinde bir kızla tartışırken, kafamda yine aynı melodi çalıyordu. Hatta o bana bağırırken bile...
Un jour, je me disputais avec une amie, et en même temps, je chantonnais un air... même quand elle m'engueulait.
Bir keresinde, kuyunun dibinden bana seslendiğini duydum.
Une fois, je l'ai entendu m'appeler du fond d'un puits.
Bir keresinde Lyndon Johnson'ın sağ kolu bana J. Edgar Hoover'ın yerine birini aradıklarını söyledi.
Quand j'étais reporter, une huile de Johnson m'avait dit : "On cherche un successeur pour Hoover."
bir keresinde 202
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana bir bira ver 21
bana biraz su ver 19
bana bir bak 53
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana bir bira ver 21
bana biraz su ver 19
bana bir bak 53