Bir nedeni yok tradutor Francês
298 parallel translation
- Başka bir nedeni yok, değil mi?
Tu ne me caches rien?
- Önemli bir nedeni yok.
- Oh, rien.
Kıskanmak için bir nedeni yok.
À-t-elle des raisons d'être jalouse?
Güneyin Buharlısı'nın kaptanı olsun diye ve başka bir nedeni yok!
Et que vous lui confiez le commandement du Southern Cross, et rien d'autre.
Onu buraya getirmemizin hiç bir nedeni yok!
Il n'y avait aucune raison de l'amener ici!
- Bir nedeni yok.
Parce que je te le dis.
Sizce bir grup Apaçi'nin savaş yoluna çıkmalarının mantıklı bir nedeni yok mu?
Pourquoi prennent-ils le sentier de la guerre?
Özel bir nedeni yok, sadece vermek isteyeceğini düşünmüştüm.
Pour rien. C'est à elle. Je pensais que tu voudrais lui amener.
Bir nedeni yok.
Pour rien.
Özel bir nedeni yok.
- Il n'y a pas de raison particulière.
Başka bir nedeni yok.
Je n'ai pas d'autre raison d'être ici.
- Bir nedeni yok. Sadece bu çevrede yaşayan insanlar hakkında hiç bir şey bilmiyorum.
Je ne connais pas les voisins.
Varlıklarının başka bir nedeni yok. En azından şu anda.
C'est leur seule raison de vivre, actuellement.
Hayır, özel bir nedeni yok.
Sans raison particulière.
Mantıklı bir nedeni yok, evlat.
D'habitude, c'est une sorte de progression logique.
Bu sözü duyunca midem bulanıyor, "Zamanla". Bir nedeni yok.
Ça me fait je ne sais quoi, quand j'entends le mot "moment".
Bir nedeni yok.
- Rien.
Özel bir nedeni yok.
C'est tout simple.
Bir nedeni yok.
J'ai un peu froid.
- Bir nedeni yok.
Il n'y a aucune raison.
Bir nedeni yok!
Quelle question!
Somut bir nedeni yok.
Je n'ai pas d'explication concrète.
Törless'in ansızın kaçmasının bir nedeni yok mu yani?
Comment expliquez-vous l'étrange fuite de votre camarade Toerless?
Bir nedeni yok.
Y avait pas de raison.
Olabildiğimce açık sözlü olacağım. Gelişimin özel bir nedeni yok.
Autant que je vous le dise avec franchise, je suis venu vous voir sans raison spéciale.
Bir nedeni yok.
Il n'y a pas de raison.
Belli bir nedeni yok.
Sans raison précise.
Nora'nın cinayeti işlemek için bir nedeni yok anladığınızı umuyorum. - Bu gazeteciyi?
Il est maintenant clair que Nora n'avait aucune raison de tuer ce... journaliste.
Makul bir nedeni yok bunun.
Tu n'as aucune raison de faire ça!
Belli bir nedeni yok, eski mekanlarımı ziyaret edeyim dedim.
Sans raison réelle, je voulais juste revoir certains endroits.
Bir nedeni yok.
Sans raison.
Hem Marcaillou'nun kaçmasına izin vermenin bir nedeni yok.
c'était quand même pas une raison pour laisser filer Mercaillou.
- Belli bir nedeni yok.
- Pour rien de spécial.
Özel bir nedeni yok.
Comme ça.
- Başka bir nedeni yok.
- Rien de plus.
Kimsenin elinde tutmak için bir nedeni yok.
Personne n'a de raison d'empêcher sa course.
O sadece olur. Yani, bir nedeni yok.
Ça arrive.
Bir nedeni yok. Sadece arkamızda, orada, bir şey gözüme çarptı.
Soudain, j'ai regardé à bâbord et j'y ai vu quelque chose.
Nedeni ne? - Yok bir şey.
Qu'y a-t-il?
Elbette öyle. Ama putperest bir ayin yapmanın bir nedeni de yok.
En effet, mais ce n'est pas une raison pour tenir une cérémonie païenne.
Sloss önemli bir tanıktı. Onu temizlemek için senden iyi nedeni olan kimse yok.
Qui avait meilleur raison que toi de vouloir le supprimer?
Özel bir nedeni yok.
Pour rien en particulier.
Neden bilmek istiyorsun? - Bir nedeni yok.
- Pourquoi veux-tu savoir?
Galiba bunun nedeni atmosferden kaynaklanıyor. Atmosferin çok yavaş bir şekilde işleyen yıkıcı bir özelliği var. Bu yüzden pencereler yok.
Non, je pense qu'il doit y avoir quelque chose dans l'atmosphère qui est doté d'une propriété destructrice à long terme, d'où l'absence de fenêtres, hum?
Bir sorum var, Rus dostalarımızın Amerikan uzay araçlarını yok etmelerinin nedeni ne olabilir?
Dans quel but nos amis russes auraient-ils détruit un astronef US?
- Bir nedeni yok.
- Pour rien.
Üç cinayetin de anlaşılır bir nedeni yok.
Sans mobiles apparents.
İsim söylemenin anlamı yok çünkü düşman muhtemelen dinliyordur, ve bana göre düşmana nereye saldıracağımızı söylemenin de bir nedeni olamaz.
D'autant plus que des oreilles ennemies nous écoutent et je ne suis pas bête au point de leur divulguer nos projets.
Bir nedeni yok.
Y a pas d'explication.
- Bir nedeni yok.
- Pourquoi pas.
Belli bir nedeni de yok.
Quand nous étions en orbite...
bir nedeni olmalı 22
nedeni yok 43
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
nedeni yok 43
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16