Bir süre tradutor Francês
19,741 parallel translation
Bir süre önce kafamı vurdum ve koku duyumu kaybettim.
J'ai reçu un coup à la tête. Depuis, j'ai perdu l'odorat.
Cidden konuşmak istiyorsan, barda bekliyorum. Kısa bir süre.
Si vous voulez parler, je serai au bar, mais pas longtemps.
Maham, sadece bir süre ver, Chaani ile konuşacağım.
Je vais parler à Chaani. C'est un ordre, pas une demande, prêtre!
Richard'ın kendisi için bir süre savunması gerekecek.
Richard devra se débrouiller seul pour une fois.
Sonra küçük kusurları açığa çıkarmaya başlar Ve bir süre sonra, bakımı oldukça zorlaşıyor.
Puis elle révèle ses petits défauts et après un temps, vous l'appréciez moins.
Bir süre, dünyanın alüminyum konserve dolup taşacağına dair kabus görmüştüm.
À une époque, j'en rêvais la nuit. Le monde entier, recouvert de canettes en alu.
İki yılı aşkın bir süre önce eşimi kaybettim.
J'ai perdu ma femme il y a deux ans.
Ortadan kaybolduğunda herkes kendi iradenle başka bir adamla çekip gittiğine inanmamı istedi ve inan bana, bir süre ben de buna inanmak istedim.
Quand tu as disparu, tout le monde voulait que je croie que tu étais partie de ton plein gré avec un autre homme. Et pour un instant, je voulais y croire moi aussi, fais-moi confiance.
Uzun bir süre veriyorlar.
C'est un super créneau.
Sadece anneni çok üzdüm ve bir süre için yalnız kalsa iyi olacak.
C'est juste que je rends ta mère... très triste, en ce moment. Il faut que je la laisse respirer.
Uzun bir süre onun dikkat çekmek için kendisine zarar verdiğini düşünmüştüm fakat parçaları birleştirince birbirine uymayan şeyler olduğunu gördüm.
Oui. Pendant longtemps, j'ai pensé qu'il provoquait lui-même ces accidents, vous voyez, pour attirer l'attention, mais... ça collait pas toujours.
Bir süre odanda beklesen iyi olacak.
Retournez donc vous reposer dans la chambre.
Bağırsaklarında büyük oranda deniz materyali teşhis edildi ve bu da gösteriyor ki uçurumdan düştükten sonra bir süre daha yaşamaya devam etmiş.
Il a beaucoup de matières marines dans l'intestin, ce qui indique qu'il a survécu à la chute.
Bir süre burada oturdun ve sonra reçete defterini eline alıp birkaç ilaç adı yazdın sonra buruşturup çöpe fırlattın.
Et vous êtes resté assis ici un moment. Après, vous avez pris votre calepin et avez écrit une ordonnance, que vous avez ensuite froissée et jetée dans la poubelle.
Şu medeniyetsiz köylülere bir süre daha katlanmam gerek.
Je ne supporterai pas ce pays de péquenots plus longtemps.
Evet sekiz Yedi saatlik bir süre içinde...
Ouais, huit, en sept heures j'ai bu huit petites bières, ce qui fait- -
Çünkü bayağı bir süre araştırmıştım.
J'ai cherché longtemps.
Bir süre önce biri bana buradan bahsetti.
Quelqu'un m'en a parlé il y a un moment.
Tüm bunlardan kısa bir süre uzaklaşırsın hem.
Nice et laisser tout? a derri? re toi pendant quelque temps?
O bir süre vermek, bu tekme edeceğiz emin ı'm.
- Attends un peu. Ça viendra, tu verras. Super.
Düşündük ki, bu olanlar nedeniyle Hasan bir süre okuldan uzaklaşsa iyi olur.
Empêchez les petits problèmes d'enfler Vu l'incident, nous préférerions que Hasan quitte le lycée.
O zaman, bir süre daha burada olmaya hazır olalım.
Il faut se préparer à tenir le coup.
Bir süre pusuya yatalım.
On devrait planquer pendant un moment.
Burada kalmam gerekecek, bir süre ortalıkta görünmeyeyim.
Je vais devoir rester discret pendant un moment.
Derin tekrar kapanmadan içindekileri çıkarmak için kısa bir süre var.
On a peu de temps pour faire ça avant que ta peau se referme.
Luke Cage karşıtı mitingin başlamasından bir saatten az bir süre sonra Luke Cage bizzat olay yerine geldi.
Moins d'une heure après le début du rassemblement anti-Luke Cage, Luke Cage lui-même est arrivé.
- Bu sadece bir süre için bir araydı.
- C'était juste un hiatus. - Un hiatus?
Bir süre için ne kadar zaman demek?
{ \ 1cH00ffff } Il dure longtemps ton hiatus? indéfiniment?
Bir süre büyük evde bizimle yaşayacak.
Il vivra avec nous dans la maison pendant un moment.
Bir süre vaizlik yok.
Tu ne prêcheras plus pendant un moment.
Kendine uzunca bir süre işkence ettin Jason.
Tu te tortures toi-même depuis des années, Jason.
İş yerine bir süre gelemeyeceğimi söyledim.
J'ai averti le travail que je ne reviendrai pas de sitôt.
Unutma sadece geçici bir süre için.
Souviens toi, c'est juste temporaire.
Ondan önce bir süre şerif olmuş.
Il a été Shérif pendant un temps,
En iyi çalanlar kısa bir süre Tanrı'ya dokunurlar.
Les meilleurs joueurs, l'espace d'un moment, touchent Dieu.
Bir süre sonra, yarım gün olabilir yer değiştirdik.
Après peut-être une demi journée, on a bougé encore.
Peki, bir süre Frankie'yle mi kalacaksın?
Alors, tu vas juste rester chez Franky indéfiniment?
Ama birkaç kez fuhuştan ve küçük hırsızlıklardan tutuklanmış, ve 90'ların sonunda kısa bir süre hapse girmiş.
Mais elle s'est fait arrêter plusieurs fois pour prostitution et vol, et dans les années 90, elle a fait de la prison.
Kimse yokmuş, ama iki kişinin... bir süre yaşayabileceği kadar stok yapılmış.
Personne est là, mais elle est bien approvisionnée comme si deux personnes étaient là pour un certain temps.
Bir süre sonra sokağa kadar sıra olmuştu.
Très vite, la queue devient interminable.
Ancak kısa bir süre önce, Kıştepesi'nde Ramsay Bolton ile evlendiği haberini aldık.
- Et pourtant, nous venons d'apprendre qu'elle avait épousé Ramsay Bolton à Winterfell.
Kısa süre sonra, Elaine'in eski kocası bir ilaç aşırı dozdan öldü Yeniden evlenmeyi planlamadan kısa süre önce.
Plus tard, son ex-mari décéda d'une overdose peu de temps avant qu'il décide de se remarier.
Yine de tüm bu süre zarfında politikaya en ufak ilgili lafını bir kez bile duymadım.
Jamais, durant tout ce temps, je ne t'ai entendu porter le moindre intérêt à la politique.
- Kod adı. Felâketten kısa süre sonra ondan bir dizi koordinat aldık.
Nous avons reçu de sa part des coordonnées peu de temps après le désastre.
Her takımdan bir kişi elini Dee'nin kemikli vücuduna koyup, en uzun süre tutmaya çalışacak.
Un membre de chaque équipe doit essayer de garder sa main sur le corps maigre de Dee aussi longtemps que possible.
- Bir süre önceydi.
- Il a trouvé un job dans le Minnesota. Lee, non. - Il y a déjà un moment.
Bu olaydan kısa süre sonra ise aklında tek bir hedefle siyasi arenaya girdi.
Pour ensuite entrer dans l'arène politique, aussitôt après. avec un seul but en tête, mettre fin à cette fête annuelle.
Ama kısa süre önce, herkes kilisedeki törende onun şiddet dolu geçmişiyle yüzleşmeye çalışan bir tövbekar olduğunu gördü.
Comme nombre de personnes l'ont vu récemment à Mount Olivet, Cornell était repentant par rapport à son passé de violence.
O kadar uzun süre onu takip etmiş ki o sırada yetişkin bir adama dönüşmüş.
Et il lui courut après pendant si longtemps.. qu'il était devenu un homme... courant après cette même coccinelle.
Açılış konuşmalarına bir aydan az süre kaldı.
Les déclarations liminaires sont dans un mois.
Açılış konuşmalarına bir ay süre kaldı.
Dans un mois.
bir süre sonra 89
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
bir şey değil 1063
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866
bir saat sonra 47
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866
bir saat sonra 47
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69