English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Bir yahudi

Bir yahudi tradutor Francês

1,495 parallel translation
Şunu ifade etmeliyim, özel muafiyetler konusunda genel kanı, ki bunları bizzat duydum,.. ... 80 milyon iyi Alman var ve hepsi de düzgün bir Yahudi tanıyor. Hem de diğerlerine haşarat diyenler.
Puis-je faire remarquer, au sujet de ces exemptions, qu'il est notoire, je l'ai entendu moi-même, qu'il y a 80 millions de bons Allemands et que chacun d'entre eux connaît un Juif "valable", même s'il méprise les autres.
Evli bir Yahudi'yi sınır dışı edersek kanuna aykırı davranmış oluruz.
Légalement, en déportant un Juif marié...
Tam bir Yahudi anne gibiydi.
Il était une sorte de parfaite mère juive.
Louis Begley'in kitabı Wartime Lies'ı... ... Aryan Papers'a çevirdi. Nazi esaretinden kaçmaya çalışan bir Yahudi ailesinin öyküsü.
Il se basa sur le livre de Louis Begley, Wartime Lies... pour en faire Aryan Papers... l'histoire d'une famille juive polonaise... qui tente d'échapper aux Nazis.
- Evet, bir Yahudi'yle. Yahudi'yle evleniyor.
Elle se marie avec un Juif.
Bir Yahudi'yi kaybetmek istemedin.
Tu ne voulais pas perdre un Juif.
"Sen bir Yahudi'sin ve bu güzel" dedi.
"Tu as le droit d'être juif."
Hatta buradaki Kyle lanet olası bir yahudi.
- Kyle, il est carrément feuj.
Eski bir Yahudi atasözü vardır "Fakirsin ve kocan eşcinsel."
Vous savez, il existe un vieux dicton juif : "Sois radine, et ton mari sera gay".
Kendinden nefret eden bir Yahudi... Ona benzemeye başlamışsın!
Un juif antisémite, ça fait caricature.
Savaş boyunca Varşova'da bir Yahudi bölgesi oluşturulacak ve bu bölgede yaşanyan bütün Yahudiler buraya yerleşecek
Il sera créé un district juif à Varsovie où tous les Juifs qui vivent à Varsovie devrons emménager.
Bu bir Yahudi
C'est un Juif!
Şimdiyse sadece 33 yaşında çılgın bir Yahudi. Tek amacı bütün şehri kendisi gibi mutsuz etmek. Özellikle de Hanuka'nın ilk gecesinde.
Aujourd'hui, c'est juste un trentenaire juif allumé... qui gâche la vie des autres comme il gâche la sienne... en cette première nuit de Hanoukka
Yazık ki kalmıyorsunuz, Prag da güzel bir Yahudi mezarlığı var.
Dommage que vous ne restiez pas, Prague a un magnifique cimetière juif.
Bu bir iç savaş yaratır, ve de büyük bir Yahudi düşmanlığı.
Cela créerait une agitation interne, et une vague d'antisémitisme gigantesque.
Çünkü, demek istediğim, kaç tane vassar profesörü ve kaç tane entellektüel teolog nemfomanlığa babalık eder ki ve sahte bir Yahudi-Amerikalı çingeneye?
Je veux dire, combien de profs de Vassar et d'intellectuels théologiens enfantent des princesses juives pseudo-bohémiennes et nymphomanes?
- Bir Yahudi kızımı yaptı bunu
- Une juive qui fait une chose pareille?
Ajanstan bir Yahudi?
Juif de "A" à "z."
Bir Rottweiler ile bir Yahudi anne arasındaki farkı biliyor musunuz?
Tu connais la différence entre une mère juive et un Rottweiler?
Bu bir Yahudi mi?
"Est-ce que c'est un Juif?"
Üç tutsak vardı : ben, Fedka ve bir yahudi.
On était trois. Moi, Fedka et un commerçant juif.
1937-1938 yıllarında özel bir Yahudi okuluna kayıt olmuştum.
En 1937 ou 1938, j'ai été inscrit dans une école privée juive.
Bir şey söylemek istiyorum. Yahudi sorunu, benim bölümümün yani Reich İdari İşleri'nin sorumluluğunda ve bize emir gelmedi.
Il faut dire que la question juive est sous la juridiction de la chancellerie du Reich, et nous n'avons reçu aucune directive...
Öyleyse burada karşımıza çıkar bir açık oturumla seçenekleri bildiririz. Bizi boğan ve hızla artan Yahudi sayısıyla ilgilenmemiz lazım.
Ce que nous devons examiner en discutant librement, ce qui déterminera nos choix, c'est ce que nous devons entreprendre pour faire face à ce nombre écrasant de Juifs.
Yahudi kimdir, ayrı bir soru.
"Qui est juif?", c'est une autre question.
Kanundaki muafiyetler yüzünden bir sürü Yahudi aramızda yaşıyor.
Les exemptions dans la loi permettent à trop de Juifs de rester parmi nous.
Diğer bir deyişle, Yahudi gibi davranan da öyle sayılacak.
En bref, celui qui se comportera comme un Juif sera considéré comme tel.
Gruplarımızın yaptığı toplu katliamlar morallerini bozuyor. Özellikle de Yahudi bir Alman Yahudi'siyse. Onlar Rus Yahudilerinden entelektüel anlamda çok ileri.
Les exécutions en masse créent des problémes moraux, surtout quand le Juif est un Juif allemand, intellectuellement supérieur au Juif russe.
Savaşın gereklilikleri Yahudi sorusunun beklemesi gerektiği anlamına geliyor. Yeni bir emir geldi.
La guerre fait que la question juive doit attendre.
Ertelediğimiz konu, melezlerin tamamen Alman veya tamamen Yahudi olması. Bu çizgi hızlı bir şekilde çekilecek.
Nous avons mis de côté le point à partir duquel le métis devient entièrement allemand ou entièrement juif.
Bir yıl sonra, bu kıtada hiç Yahudi kalmayacağına?
Que dans un an, il ne restera plus un Juif sur le continent?
Yahudi karşıtı bir rampa.
Un rempart antisémite.
Yahudi bir dostun olarak söylüyorum, bu yaptığın çok gurur vericiydi.
Je vous le dis en tant que Juif : vous avez eu du cran.
Sudan çıktığımda kendimi bir Hıristiyan gibi hissetmedim, hatta daha da Yahudi gibi hissettim.
En sortant de l'eau, je ne me sentais pas chrétien, mais encore plus juif.
Max ile benim Yahudi olmayışımız bir sorun teşkil eder mi?
Moi, ça me gêne pas. Est-ce que Dieu ne va pas se fâcher si on se met dessous?
Birisi mi? "Yahudi şimşeği" diye bir şey duydun mu hiç?
Quelqu'un? T'as entendu parlé du buisson ardent?
"Bir balık, iki balık, Yahudi balık, Yahudi olmayan balık"
Jack!
Yahudi bir aileden geliyorum, elbette Kyle da aynı aileden olduğu için siz de biliyorsunuz.
Je suis juif, mais vous devez le savoir parce que Kyle est mon cousin.
Ama biz sadece çupanın ( Yahudi düğünlerinde evlenecek çiftin üstündeki gölgelik ) altına bir sığır pastırmalı sandviçle TV Rehberi koyacağız.
On va mettre un sandwich au pastrami et la programme télé sous le sofa.
Hala bir sürü Yahudi gazla öldürülecek!
Il reste encore beaucoup de Juifs à gazer!
Bütün Avrupa'nın Hıristiyanları bir anlık Yahudi olsalar, katliam zamanı, ne yaparlar?
Si tous les chrétiens d'Europe devenaient juifs pour un temps, le temps des persécutions, que feraient les bourreaux?
Aziz Papaz... 1000 Yahudi götürülecek eğer siz bir şey yapmazsanız.
Saint-Père... 1000 Juifs seront déportés si votre Sainteté n'agit pas.
Yahudi bir teolog ve metafizik şairi.
Un théologien juif et une poétesse métaphysique.
Bu yeni biri öbüründen daha çekici, New York'lu, Yahudi bir kız.
Non, une autre, une jolie New-yorkaise, une Juive.
Hayatta böyle bir yaşam biçimi var mı? İçinde Yahudi barındırmayan?
Existe t-il une seule ignominie, une seule saleté dans la vie culturelle, à laquelle un juif n'est pas mêlé?
Şuna bir bakayım. Oh, kolejdeyken tüm o ateşli Yahudi oğlanlarla beraber yaz gösterilerinde oynadığından beri liberal. Bu kadın ne düşünüyor böyle?
Qu'est-il passé par la tête de cette femme?
Aniden bir Polonyalı geldi ve sordu "Sen Yahudi misin?" "Hayır, Polonyalıyım." dedim.
Maintenant, c'est gagné. Soudain, un Polonais approche et me demande : "Tu es juif?" Je lui dis :
Bir tür Yahudi canavardım.
J'étais en quelque sorte un genre de monstre juif.
Bir Alman askeri bulup getirdiler ve "Bunlar Yahudi" dediler.
Ils ont ramené un soldat allemand et ont dit : "Ce sont des Juifs."
Yürüyenlerin arasında Yahudi bir polis vardı.
Á un moment, quelqu'un est arrivé. C'était un policier juif.
Biernacki ailesinin yanında kalırken bir gün iki adam geldi. Orada Yahudi çocukların saklandığını duyduklarını söylediler.
Pendant que j'étais chez les Biernacki, deux hommes sont venus car on leur avait dit que des enfants juifs se cachaient là.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]