Bir yudum tradutor Francês
1,070 parallel translation
Bir yudum alacağım.
Je vais la prendre par gorgées.
Şundan büyük bir yudum al.
Prenez une bonne gorgée.
Bir şişe şarabı beğenmek için tek bir yudum yeterli.
Une gorgée de vin suffit pour reconnaître un bon vin.
Hadi, sadece bir yudum.
Juste une petite goutte.
Bana bir yudum ver.
File-moi une goulée.
Bir yudum da Rosetta'ya ve bana.
Une goutte pour Rosetta et à moi.
Haydi, bana bir yudum ver.
Allez, passe-moi la bouteille.
- O zaman mini minnacık bir yudum içip bu örnek yaşantına biraz renk katmaya ne dersin?
Aimerais-tu égayer ta vie exemplaire... avec un tout petit rien?
Buraya gel. Bir yudum iç.
Viens boire une petite goutte.
Bir yudum? Hayır mı?
Une petite goutte?
- Viskinden bir yudum otlanabilir miyim?
- Je peux te voler une goutte de whisky
Gitmeden önce bir yudum versem iyi olur sanırım.
Je sens que je vais devoir vous offrir un petit coup.
Sadece bir yudum. Tadına bak.
Goûte-le, au moins.
Bak sadece küçük bir yudum, hepsi bu.
Une toute petite goutte...
Sadece bir yudum.
Rien qu'une.
Şarabımdan bir yudum ister misin?
Veux-tu une gorgée de mon vin?
Daha önce hiç bir beyefendinin şarabından bir yudum almamıştım.
C'est la premiére fois que je bois le vin d'un gentilhomme.
Sadece bir yudum çavdar viskisi.
Rien qu'un petit whisky.
Onun için, hiç konuşmuyorum bile. Bir yudum pembe şarap ister misiniz?
Bien, c'est votre droit.
Bir yudum maden suyu da iş görür.
Tant pis, une gorgée d'eau fera l'affaire.
Haydi Prenses, bir yudum al.
Allez, princesse, buvez un coup.
Elma şarabımızdan bir yudum daha.
Buvez un petit coup de cidre.
- Şundan bir yudum alabilir miyim? - Sıkı çalışıyorsun ha?
C'est vrai, ton père, il est génial.
Bana da bir yudum ver.
Donne-moi à boire.
Bir yudum içersem, bilirsiniz...
Juste un petit coup...
Bir yudum al, tadı çok hoş.
- J'ai pas soif, moi. Oui, goûtez-moi ça!
Hadi, bir yudum al.
Vous verrez, c'est sûrement bon, goûtez ça!
Bir yudum ister misin?
Tu en veux une goutte?
- Bir yudum.
Un scotch?
Pilsen bu, iyi kalite. Bir yudum alır mısınız Profesör?
Bière blonde légère... et de très bonne qualité, Monsieur le professeur.
Negatif. Bir haftadır ilk defa bundan bir yudum alıyorum.
Je n'ai pas encore eu le temps de boire un verre, cette semaine.
Şundan bir yudum al, Yüzbaşı ve kulaklarını açık tut.
Buvez une goutte de ça, et ouvrez vos oreilles.
Bir yudum içebilirdim.
Je boirais bien un coup.
Bir yudum içmek istiyorum!
Je veux boire un coup!
# Bir yudum al, sonra iki yudum
"Avalez une fois " Puis une deuxiéme fois
Şundan bir yudum al da bana herşeyi anlat bakalım.
Prends une gorgee et dis-moi tout.
Yalnızca bir yudum.
Juste une goutte.
Cinzano'dan bir yudum alınca İtalya'ya gidiyorum sanki.
Une larme de Cinzano, et je suis en Italie!
O halde. Bir yudum içkiye ne dersin?
Un petit coup, ça vous dit?
- Bir yudum...
Un petit verre et ça ira mieux.
Hepimiz ölmeden, son bir yudum daha!
Si on doit mourir, autant boire un dernier coup.
Bir kaç yudum moralini yerine getirirdi.
Ça vous rendrait plus gaie.
Bir yudum daha al.
J'ai laissé mon amour, mon amour j'ai laissé... Prenez une autre gorgée.
Bir yudum tadına bak.
Goûtez.
Sadece bir iki yudum al.
Prenez-en une gorgée ou deux.
- Sadece bir yudum.
- Une gorgée.
Bir yudum daha.
Juste une gorgée.
Fefe, bir yudum alabilir miyim? Sadece küçük bir yudum.
Tu m'en donnes une goutte?
- Bir yudum al, benden.
une petite goutte.
Hatırımda kaldığına göre bir iki yudum içki iyi gelirmiş.
On m'a dit une fois qu'une petite goutte faisait du bien pour...
Bu şişenin dibinde, bir iki yudum kaldığından eminim.
Il restait une ou deux gorgées dans cette bouteille.
bir yudum ister misin 16
bir yudum al 23
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yere gitmiyorum 43
bir yıl sonra 30
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yere gidemezsin 16
bir yudum al 23
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yere gitmiyorum 43
bir yıl sonra 30
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yere gidemezsin 16