Bu onun işi tradutor Francês
533 parallel translation
Emir bana aittir. - Bu onun işi.
Ça vient de lui.
Her zaman grup komutanıdır. Bu onun işi değil mi?
C'est toujours la faute du chef.
- Bu onun işi.
- C'est son travail.
Bu onun işi değil.
Ce n'est pas son métier. Malgré ça, permettez-moi de vous le dire...
- Bu onun işi..
- C'est son travail.
Bu onun işi!
- C'est son métier.
Bu onun işi gibi gözüküyor.
On dirait que nous y sommes.
Bu onun işi, değil mi?
- C'est son travail, pas vrai? - C'est vrai.
- Öyle olmalı. - Eğer diyotu bozulduysa... elimden bir şey gelmez. Bu onun işi?
Heureusement, dans ce métier!
Bu onun işi değil.
Il a pas son mot à dire.
- Çünkü bu onun işi. - Nereyi?
C'est son métier.
- Evet. Bu onun işi.
- Oui, c'est son boulot.
- Neden? - Çünkü bu onun işi değil!
- Quel genre de dieu vous avez?
Tamam, Antonio, ama bu onun işi.
Vassilissa est une jeune femme qui travaille...
- Onun metotlarını mı taklit edeyim? - Dawker. - Bu işi sana bırakıyoruz.
Je peux aller la voir avant lui...
- Onun bu işi becerebileceğine inanıyormusun?
Ça ira? - Je pense, oui.
Onu bulsak bile, tereciye tere satabilecek kadar iyi olmamız lazım Onun işi bu.
Et même si on le trouve, il sait se défendre.
Her neyse, zaten onun için yapmamıştık bu işi.
On l'a pas fait pour cette raison.
Korkma. Bu soruları sormak onun işi.
C'est son devoir de poser des questions.
Onun için hiç kurcalamadan bu işi, el sıkışıp ayrılalım.
Donc, sans plus parler, séparons-nous.
Onun için bu işi çabuk ve acısız yapalım.
D'accord. Faisons ça vite et bien.
- Bu onun işi değil! - Bırakın, bu sır değil.
- Ça ne vous regarde pas.
Bu da onun işi.
C'est son rayon.
Bu işi yapacaksak, onun öldürülmesi şart!
Si on veut réussir cette mission, elle doit mourir!
Ama ne fark edecek ki... onun da işi bu kasabayla olduktan sonra?
Notre village est tellement bouleversé que cela n'a aucune importance! La foire à la soie aura-t-elle même lieu?
Kutsal saydığın her ne ise, onun adına bırak bu işi!
Au nom de ce qu'il y a de sacré pour vous, arrêtez.
Yani bu onun ilk işi mi?
- C'est sa première place?
Tabii bu arada onun da işi bitmiş.
Il était en cavale, oui.
Bunun yanında, bu Wart'ın işi, onun görevlerinden biri.
Et puis c'était le travail du Moustique que vous avez fait.
- O bir yem. Bu işi biliyor. Onun görevi bu.
Il fait la chèvre, il sert de chèvre.
Şimdi, bu işi sakince yapalım. Sadece onun o heriflerden birkaç dakika içinde kurtulmasını sağla ve onu dışarı getir.
Discrètement, faites-la partir de cette table et amenez-la dehors.
Onun işi değil ki bu.
Ce n'est pas lui.
Onun işi bu zaten.
Moi, j'en connaissais l'origine!
Onun sayesinde bu işi buldun.
C'est grâce à elle que tu as obtenu du travail.
Kim onun bu işi yürütmeye devam edeceğini söyledi?
J'aurais pas cru qu'il tiendrait le coup,
Onun işi bu şekilde etrafta dolaşmak.
C'est son métier de se balader comme ça.
Bu onun ve Chino'nun işi.
C'est lui et Chino!
Onun bu işi başaracağını biliyordum, söylemek istediğim buydu.
C'était bien. Je voulais qu'il sache que je savais qu'il réussirait.
Elbette, onun işi bu!
Je pense que mon ami pourrait arranger ça.
Onun işi bu.
C'est son problème.
- O, bu filmin başrol oyuncusu. Onun asıl işi, evet ciddiyim, çakma resimler yapmak.
Il l'est dans ce film!
Beni hep sınıfta bırakırdın. Onun bu şovda ne işi var?
II m'a fait redoubler plein de fois.
Öldürmek onun sanatı. Bu işi bana bırakın.
Tuer est son art. Laissez-le moi.
Bu ikinci oluyor. Sana söylüyorum, onun işi bitti.
C'est le 2ème lapin qu'il pose.
Burası benim yerim, bu benim oyunum. Onun burada işi yok.
C'est mon territoire, il a rien à foutre ici!
Bu, onun işi değil!
Ce n'est pas son travail
Tabii, onun işi bu.
Bien sûr, c'est à cause d'elle.
Bu işi onun için yapacak küçük iblisi var.
Son petit démon l'a fait pour lui.
Hırsıza da onun kopyasını vermedikçe.. .. bu işi halledeceğimizi sanmıyorum.
A moins d'en filer une au cambrioleur, vous êtes sûr que ça ne mènera nulle part.
Onun için bir hiçtim. Ve şimdi artık, Fay için de bir hiçtim. Ona, bu işi numara yaparak dahi parayı alabileceğini söylediğim andan beri...
Je ne lui avait jamais rien dit et maintenant que je ne disais rien à Fay, et puisqu'il réalisait qu'il pouvait simuler le kidnapping et toujours empocher le pognon...
Bu işi onun için yaptığın kanaatinde olmak zorunda değil.
Il n'a pas à admirer ton boulot pour faire le sien.
bu onun sorunu 17
bu onun 40
bu onun arabası 16
bu onun hatası değil 24
bu onun fikriydi 25
bu onun suçu değil 19
işin 35
isis 37
işık 176
ışık 57
bu onun 40
bu onun arabası 16
bu onun hatası değil 24
bu onun fikriydi 25
bu onun suçu değil 19
işin 35
isis 37
işık 176
ışık 57
isırmaz 18
işim var 162
işıkları aç 25
işin var mı 24
işığı kapat 29
işim bitti 87
işıkları açın 23
işıkları söndürün 27
isimsiz 20
işıkları kapat 24
işim var 162
işıkları aç 25
işin var mı 24
işığı kapat 29
işim bitti 87
işıkları açın 23
işıkları söndürün 27
isimsiz 20
işıkları kapat 24