Bu onun tradutor Francês
22,830 parallel translation
Makine'nin yardımı olmadan bu onun için bir intihar görevi.
Sans la machine, c'est du suicide.
Abel, bu onun yüzü.
Abel, c'est son visage.
Bu onun favorisiydi.
C'était son préféré.
Bu Håkon'un, bu onun bizim yeni kralımız olduğunun tek kanıtı.
Ce pendentif est la seule chose qui prouve que Hakon est notre nouveau roi.
Bu onun kartıydı.
C'était sa carte.
Vijay Singh, * yedinci sopayı seçti ve bu onun için St Andrews'daki * ellinci yaklaşım oluyor.
Vijay Singh a choisi un fer 7 pour son approche au cinquième sur St Andrews.
Kendine ajan diyebiliyorsan bu onun sayesindedir.
Elle est l'unique raison pour laquelle tu te dis un agent.
Bu onun bilemeyeceği bilimsel bir kelime.
C'est un mot scientifique qu'il ne connaîtrait pas.
Kazanır. Bu onun ligi.
Il gagnera, c'est de son niveau.
Bu harika bir duygu, onun hem dostu hem takım arkadaşıyım.
Je suis heureux d'être son ami et son coéquipier.
Bunu onun için yaptık, bu gece onun içindi.
On l'a fait pour lui, ce soir.
Onun için kaç defa bu yalanı söylediğimi biliyor musun?
Tu sais combien de fois j'ai du dire exactement le même mensonge pour elle?
- Onun da düşünmeni istediği şey tam olarak bu.
- C'est ce qu'il veut vous faire croire.
Adli tabip en yoğun ve en uzun süre maruz kaldı bu da neden ilk onun öldüğünü açıklayacaktır.
Le médecin légiste a subi l'exposition la plus intense et prolongée, ce qui peut expliquer pourquoi il est mort en premier.
Kim onun bu kadar içmesine izin verdi?
Qui l'a laissé boire autant?
Fakat bize bildiklerini anlatmazsan onun kölesi olmaya devam edeceksin ve bu aileni güvende tutmayacak.
Mais si vous ne nous dites pas tout ce que vous savez, vous allez continuer à être son esclave sans mettre votre famille à l'abri pour autant.
Ay sonuna kadar şubenin sosyal işler müdürü olursun. Onun yerine bu polyesteri boğazına tıkmama ne dersin?
Nous serons la chair sociale du département à la fin du mois.
- Yapma yahu. - Bu onun işi.
- C'est son travail.
Bu fikir onun aklına geldi.
C'est elle qui a eu l'idée.
Bu süslü parçalarıyla gelenler onun sırıtmasına neden oluyor.
Ces mecs-là, sur des riffs compliqués, ils le plantent.
onun kadar duygusal olmasına rağmen Alex bile, neyin doğru olduğunu bilirdi ki bu da seni etkikileyen yanıydı.
Même Alex, peu importe la façon émotionnelle, Il sait ce que " droit et et'cela sur votre piste.
Gerçi bu da tuhaf bir durum çünkü onun uzmanlık alanı sanayi ve tarım.
Ce qui est étrange, car son portefeuille est dans l'industrie et l'agriculture.
Bu dünyada onun neler yapabileceğini bilen tek kişi benim.
Je suis la seule personne qui sait de quoi cette chose est capable.
Onun için bir gözlük ve sana da bu.
Une paire de lunettes pour lui et... Ceci pour toi.
Bu olayda her yerde onun parmak izleri var.
Ce fiasco, c'est sa manière de faire.
Beni çok iyi hissettiriyor. Çünkü onun iyi olduğunu düşündüğünü biliyorum. Bu da demek oluyor ki ben de iyiyim, senin iyi listendeyim.
Je suis contente, parce que je sais que tu le trouves sympa, ça veut dire que tu me trouves sympa aussi.
Onun için kazanç bu.
C'est tout bénef pour lui.
Bu konuda kötü hissettiğini biliyorum onun...
Je sais qu'il se sent mal à cause de ça, mais...
Bu kanun, onun kanunu.
C'est la loi...
Kandırıldıysa, bu saf kadın onun farklı olduğunu nereden bilsin?
S'il a été trompé, comment aurait-il pu en être autrement avec cette humble et ignorante femme?
- Onun bu kibirli merakı var ya... - Evet.
Son arrogante curiosité...
Onun bu şekilde konuşmasına izin verirsen yakında bu zenci yönetimi ele geçirir.
Hé, si tu la laisses parler comme ça, je sais pas, bientôt, le négro sera le chef.
- Saçmalık bu, ölmesi lazım onun.
- Enid! - Tu délires, il faut le tuer.
Bu tehlikeyi atlatsak bile bitmeyecek. Onun yerine başka biri ortaya çıkıp elimizdekileri almaya çalışacak.
Si on survit à cette menace, un autre groupe viendra prendre ce qu'on a.
Belki onun bu işe kalkışması seni rahatlatıyordur şu an.
Peut-être que sa tentative te deculpabilise.
Ama bu bildiklerim onun sadece bir yanı. Bana gösterdikleri bu kadar.
Mais c'est juste la partie de lui que je connais... celle qu'il m'autorise à voir.
Hayatını bu esere ve onun en asil erdemlerine adayan bir adam için, belki de insanlığın en büyük eseri.
Peut-être la plus belle expression unique de l'humanité. Pour un homme de consacrer sa vie à sa poursuite anneaux d'une certaine noblesse.
Lakin sizi uyarıyorum, Ragnar Lothbrok ya da onun gibi olan diğerlerinin her an bu kıyılara geri dönme olasılığına karşı bu bir gerekliliktir.
Mais je vous assure, c'est plutôt une nécessité, car Ragnar Lothbrok, ou d'autres tout comme lui, pourraient revenir sur nos côtes à tout moment!
Bu kez de Tanrı onun iffetini korumak için kardan bir battaniye gönderdi.
Néanmoins, Dieu envoya une couverture de neige pour protéger sa pudeur.
Bu, onun fikriydi.
C'etait son idee.
Bu yüzden bu delegelerden bir tanesi onun içerideki adamı olabilir.
Il est donc probable que l'un de ces délégués est son homme à l'intérieur. - Ou femme.
Yani bu ilişki ancak onun size tamamen, sonsuza kadar, % 100 size ait olduğunda olabilecek bir şey ve çükünü çürüyene kadar küçük bir kutuya hapsetmişsiniz gibi.
Le genre de lien qu'on a avec quelqu'un qui t'appartient complètement et à 100 % jusqu'à la fin des temps et dont on garde la queue enfermée dans une petite boîte jusqu'au jour de sa mort.
Onun için böyle şeyler düşünüyorsan bu akşam bize neden yardım ettin peki?
Si c'est ce que tu penses d'elle, pourquoi nous avoir aidés?
Mide iltihabı olabileceğini düşünmüşler ama öyle olsaydı, bu ilk düşüşü olurdu. - Yani... - Bunlar sizin mi yoksa onun mu?
Son décès a d'abord été imputé à cette épidémie de gastro, mais ce serait la première à y succomber, donc...
Bay Maddox, ortağının orduya yiyecek içecek tedarik ettiğini öğrendi. Ki bu da onun barışçı kişiliğine aykırıydı.
Au lendemain de la guerre de 14, M. Maddox a découvert que son associé avait approvisionné l'armée par le biais d'une holding.
Leo Richardson ile aranızda eskiden kalan bir sorun olmadığına emin misiniz? Olsaydı eğer bu kadar zamandır onun için çalışıyor olmazdım.
Vous êtes sûr de ne pas entretenir une rancoeur à l'égard de votre patron?
Bu sorunu çözerseniz Başkan'a duyulan güven onun yaptığı seçimlere olan güvene dönüşür.
Il la règle, et son choix devient fiable...
Bu, onun gözcülere çalıştığını kanıtlamaya yetiyor mu peki?
Ça suffit pour le connecter aux Watchdogs?
Bu tamamen onun hatası.
Tout est de sa faute.
Sence bu kız, onun kardeşi mi yoksa kız arkadaşı mı derler?
C'est sa soeur ou sa copine?
Fakat onun bu yönüne aşina olduğun yüzünden belli.
Mais je peux voir à votre visage que vous êtes familière avec cette part de lui.
bu onun sorunu 17
bu onun işi 28
bu onun arabası 16
bu onun hatası değil 24
bu onun fikriydi 25
bu onun suçu değil 19
önünde 25
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
bu onun işi 28
bu onun arabası 16
bu onun hatası değil 24
bu onun fikriydi 25
bu onun suçu değil 19
önünde 25
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44