Bu sadece bir oyun tradutor Francês
231 parallel translation
Ne fark eder? Sonuçta bu sadece bir oyun.
Après tout, ce n'est qu'un jeu.
Bu sadece bir oyun, durma ateş et.
- Ce n'est qu'un jeu. Vas-y.
Yani bu sadece bir oyun mu?
C'est juste un jeu? Oui!
Sonuçta, bu sadece bir oyun.
Ce n'est qu'un jeu, après tout.
Bu sadece bir oyun.
Ce n'est qu'un jeu.
Bu sadece bir oyun. "
C'est qu'un jeu. "
Bu sadece bir oyun mu? " dedi.
C'est qu'un jeu "?
Sen de, "Bu sadece bir oyun. Kapa çeneni artık" demek istemiyor musun?
T'as pas envie de dire Écoute, c'est qu'un foutu jeu.
- Bu sadece bir oyun, Silvia.
- C'est juste un jeu, Silvia.
Bu sadece bir oyun.
Dites-vous que c'est un jeu.
Bu sadece bir oyun!
C'est juste un jeu!
- Bu sadece bir oyun unuttun mu?
- C'est qu'un jeu, tu te souviens?
Hey, bu sadece bir oyun.
Ce n'est qu'un jeu!
Bu sadece bir oyun, dostum.
C'est qu'un jeu. Des billes et une queue.
Sana hatırlamak istemem ama bu sadece bir oyun.
Ce n'est qu'un jeu, vous savez.
Bu sadece bir oyun.
- Non. C'est un jeu simple.
John, bu sadece bir oyun.
John, ce n'est qu'un jeu.
- Ekselansları, bu sadece bir oyun.
Arrêtez cet homme! Altesse... ce n'est qu'une pièce.
"Bu sadece bir oyun" demek, geride kalan yavrucakları ne doyurur, ne de giydirir. Çağırın askerleri!
Dire "c'est une pièce" ne nourrira pas ses orphelins!
Yeterince iyiyim ve bu sadece bir oyun.
Je suis suffisamment bonne et ce n'est qu'un jeu.
Bu sadece bir oyun!
Juste un jeu!
Haydi, bu sadece bir oyun.
Ce n'est qu'un jeu.
Bu sadece bir oyun.
Ce n'est pourtant qu'un jeu.
Efendi Yim, kazan ya da kaybet, bu sadece bir oyun.
Ce n'est qu'un combat, ne Ie prenez pas trop à coeur.
Sonra Cariye Yu'yu kurtaran da o olmalı! Sevgili dostum, bu sadece bir oyun!
Quand le roi rejoint sa concubine, combien de pas doit-il faire?
Bu sadece bir oyun mu?
C'est un jeu, Bella?
Bu sadece bir oyun.
Tout ça n'est qu'un jeu idiot...
Bu sadece bir oyun.
N'oubliez pas... ce n'est qu'un jeu!
Bu sadece bir oyun.
J'ai dit'"détends-toi".
Bu saçmalık. Bu sadece bir oyun O'Neil.
Envoie-le chier, c'est qu'un jeu.
O prenses değil. Tehlikeli bir kadın. Bu büyük aşk sadece bir oyun.
Et comme c'était le plus grand idiot bord elle s'est proposée de le pêcher.
Bu sadece arkadaş arasında küçük bir oyun.
- Entre personne de confiance.
Yani bu oyun sadece bir şaka mıydı?
- Ce n'était qu'une blague?
Ve gördüğüm o tekrarlayan rüyalar sadece zihnimin yarattığı anlamsız bir oyun değil. Bana bir uyarı olarak gönderildi. Bu evde beni bekleyen felakete karşı bir uyarı!
Mon rêve n'est pas une chose insignifiante, mais un avertissement contre la terreur qui m'attend ici.
Bu sadece yeni bir oyun. Bu insanlar benim sinirlerime dokunuyor.
Pour moi, "El Libre" et sa fille ne sont qu'une affaire.
Bu savaş sadece bir oyun.
Cette guerre est un jeu.
Tüm bu aptal hayvan insanların her birinin içinde sadece oyun oynarken dışa vurdukları bir kişilikleri var.
Dans chacune de ces bêtes humaines, il y a une personnalité qui ne se révèle que dans le jeu.
Bu oyun sadece iptal edilmekle kalmayacak, fakat sizlerden hiçbirinin herhangi bir sahnede çalışmamanızı da sağlayacağım!
Je veillerai à ce que vous ne remontiez sur scène ni l'un ni l'autre.
Sadece rakamsal bir oyun, değil mi? Vücutları saymak. Tek bildiğiniz bu.
On comptabilise les cadavres, et c'est tout!
Bu sadece dostlarımla oynadığım bir oyun.
Ce n'est rien, je m'amuse avec mes copains.
Sadece bir oyun bu.
Ce n'est qu'un jeu.
Bu senin için sadece bir oyun mu?
C'est toujours seulement un jeu pour toi?
"Bu sadece bir oyun" sözünü duydun mu sen hiç?
Il est déchiré.
Bu sadece Benjamin'le oyun oynamak için bir bahane.
Ce n'est qu'une excuse pour jouer avec Benjamin.
Bu ölümün, aynı yaşam gibi, giriş, gelişme ve sonucu olan bir oyun olması,... sadece muayeneyi yapanlar olarak bizlerin anlayabileceği bir ironi.
Par une ironie que seuls perçoivent ceux qui effectuent ces examens, la mort, comme la vie, est un drame avec un début, un milieu, une fin.
Hepsi bu. Sadece bir oyun.
C'est qu'un sport.
Kirk sadece bir oyun bu.
Kirk, c'est juste un jeu.
Bu sadece tedavici edici bir oyun.
Ce sont juste des jeux de rôles thérapeutiques.
Bu sadece tedavici edici bir oyun.
Ce sont des jeux de rôles thérapeutiques.
Debra'ya yaptığımız numara değildi. Sadece küçük bir oyun oynadık, hepsi bu.
C'était pas un coup monté, c'était juste... une petite pièce de théâtre.
- Bu bir oyun için. Sadece- -
- C'est pour jouer.
bu sadece başlangıç 61
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sadece bir başlangıç 18
bu sadece bir formalite 16
sadece bir oyun 25
bir oyun 38
bir oyun daha 18
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sadece bir başlangıç 18
bu sadece bir formalite 16
sadece bir oyun 25
bir oyun 38
bir oyun daha 18
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu saçmalık da ne 22
bu sana 142
bu şarkı 23
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu şartlar altında 79
bu sabah geldi 27
bu sana 142
bu şarkı 23
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu şartlar altında 79
bu sabah geldi 27
bu sahte 24
bu saçma 71
bu sanki 45
bu sana bağlı 53
bu sabah mı 20
bu sayılmaz 22
bu sana kalmış 47
bu şaka değil 41
bu şahane 17
bu savaş 27
bu saçma 71
bu sanki 45
bu sana bağlı 53
bu sabah mı 20
bu sayılmaz 22
bu sana kalmış 47
bu şaka değil 41
bu şahane 17
bu savaş 27