Bunu söylemekten nefret ediyorum tradutor Francês
352 parallel translation
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama bu ticaret savaşını Kuzey kazanmalı.
Dans cette guerre du commerce, le Nord doit vaincre.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, Bayan Creighton, korkarımki bu bir hoşçakal demek.
J'en suis navré mais cette fois, c'est un adieu.
Frank, bunu söylemekten nefret ediyorum ama ev kızı değildim, o yüzden...
J'peux pas dire... que j'ai été très sage.
Gerçekten Bay Carlisle, bunu söylemekten nefret ediyorum açıkça hastaneye yatırılmalısınız.
Désolée de vous annoncer qu'il va falloir vous interner.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama sen benim gibi değilsin.
Je regrette de te le dire, mais tu n'es pas l'homme que j'étais.
Esau, bunu söylemekten nefret ediyorum, ama onun yanına yanlız gideceğim.
Esau, désolé de vous dire ça, mais je vais partir seul.
Bunu söylemekten nefret ediyorum.
Je n'aime pas te demander ça...
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama yeğenimdi, bu sümüklü oğlan.
Ça m'ennuie de cafarder mon neveu. Mais c'est ce petit morveux!
Bunu söylemekten nefret ediyorum. O nehirde hiç balık yok.
Navré de vous décevoir... mais il n'y a aucun poisson.
- Sana bunu söylemekten nefret ediyorum ama- -
- Je suis désolé, mais...
Evet. Bunu söylemekten nefret ediyorum.
Oui, je dois l'avouer.
Canım, bunu söylemekten nefret ediyorum fakat arabayı gölgelik bir yerde bırakmalıydık.
Nous aurions dû laisser la voiture à l'ombre.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama sizi dışarı çıkarmak zorundayım. Az sonra toplantının başlaması nedeniyle.
Je regrette de devoir vous chasser, mais la réunion va commencer.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama onları günah çıkartırken bir duymanız gerek.
Je devrais me taire, mais si vous entendiez leurs confessions...
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama işte Fişek Morgan bu.
Je suis navré de vous dire ça, mais Swiffy Morgan c'est lui.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama hoşuna gitse de gitmese de sen bir erkeksin ve bundan kurtulamazsın.
Que ça te plaise ou non, Ben, tu es un homme et tu n'y peux rien.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama ters yönde gidiyorsunuz.
Tu es en sens interdit dans une rue à sens unique.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama peki ya ölürseniz ne olacak?
Pardonnez-moi de le dire, mais si vous n'êtes plus en vie?
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama park yakında kapanacak.
Je crois que le parc ferme bientôt.
Bilirsin, bunu söylemekten nefret ediyorum, ama işler kötüye gidiyor.
Je veux pas me plaindre, mais ça baisse en qualité.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, hem de her şekilde.
Je regrette, mais sous de multiples aspects.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama siyah bir albümün inancı bizi lanetledi.
Je déteste revenir Ià-dessus, mais l'idée de l'album noir... nous a vraiment fait tort, d'une certaine façon.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama bunların hepsi saçmalık!
Je suis désolé, mais c'est des conneries!
Ah, Buddy, Buddy, sana bunu söylemekten nefret ediyorum ama sen bir dahisin!
Buddy, ça me gêne de te le dire, mais tu es un génie!
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama boktan bir ailen var.
Il n'a pas été foutu de soigner mes dents. Ils en tiennent une sacrée couche dans ta famille.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, herkesle çalışabileceğimi sanırdım.
C'est délicat mais je croyais pouvoir travailler avec n'importe qui.
Sana bunu söylemekten nefret ediyorum Harris ama seks yapabilecek ve yatakta televizyon seyredecek birini bulabiliyorsan
Tu sais, quand tu trouves quelqu'un avec qui coucher et regarder la TV, - c'est déjà énorme.
Yani, bunu söylemekten nefret ediyorum, ama Jane olmasaydı, pelerinli pisliğin teki olurdum.
Je suis obligé de reconnaître que... sans Jane, je serais un pauvre mec avec une cape.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama benim de silahım yok.
Je n'aime pas le dire mais je n'en ai pas non plus.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama gerçekten uyuşuyoruz ( hit off : isabet ettirmek ).
Ça m'ennuie de le dire, mais je crois qu'on s'entend bien.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, artık buzluğunu çözmenin zamanı geldi.
Navrée de te dire ça, mais il est temps de dégivrer ton congélateur.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, hiç de yanılmam ama bu yazı sağ elini kullanan biri tarafından yazılmış.
J'ai peur de te décevoir, et j'ai rarement tort, mais ce mot a été rédigé par un droitier, sans le moindre doute.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama kostüm partisi sona erdi.
Je regrette, mais le bal masqué est terminé.
Bunu söylemekten nefret ediyorum Mulder, ama kredini doldurduğunu düşünüyorum.
Je suis désolée, Mulder, mais tu as perdu ta crédibilité.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama 50 kişinin hayatı..... ödenmesi gereken çok küçük bir bedel.
C'est dur à dire, mais 50 morts, c'est peu cher payé pour éviter ça.
Dharma, bunu söylemekten nefret ediyorum ama Jane'e katılıyorum - delice cinayet işleme kısmı hariç... ama birşeyler yapman gerektiğini düşünüyorum.
Dharma, j'ai horreur de le dire, mais je suis d'accord avecJane - Pas sur la partie psychotique homicide... mais je crois que tu devrais faire quelque chose.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama haklı.
Malheureusement, il a raison.
Ama hiç kimse, yaptığım şeyleri hatırlamıyor. Bunu söylemekten nefret ediyorum ama... yaşadığın, bu tuhaf olaylar morilogum yüzünden olabilir.
Ça me gêne de vous dire ça, mais ces étranges expériences peuvent être liées au morilogium.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama bu yer üstüme üstüme geliyor.
J'ai horreur de le dire... mais ce lieu commence à m'énerver.
Bunu söylemekten nefret ediyorum... Çünkü senin duygularını incitmek istemiyorum. Ama bu tip şeyler her gün oluyor.
Je déteste dire ça, car je ne veux pas froisser tes sentiments, mais tristement, ça arrive tous les jours.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama zaten söyledim.
Je suis désolée de vous le rappeler, mais je vous l'avais dit.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, kötü adamları öldürmeliyiz.
Je déteste avoir à dire ça, mais on devrait tuer des méchants.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama yine kiram biraz eksik kaldı Walt.
Ça m'ennuie de te demander ça, mais j'ai du mal à payer mon loyer.
Wayne, bunu söylemekten nefret ediyorum ama beceriksiz bir dövüşçüsün.
Désolé, mais t'es nul comme boxeur.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama bence o hapsi hak ediyor.
Je regrette de dire ça, mais sa place est en prison.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, büyük bir ihtimalle çırılçıplak soyunup çıIgınlar gibi sevişmeye gidiyorlar.
Je ne veux pas dire, mais ils vont sûrement passer une nuit de folie.
Bu önemli. Dinle anne, bunu sana söylemekten nefret ediyorum, ama başım dertte.
Je suis désolé de te le dire...
Bunu size söylemekten nefret ediyorum, efendim, fakat Eddie Kane'in o fikre sahip olması olanaksız.
Ça me peine d'avoir à vous dire ça, mais Eddie Kane n'aurait jamais pu avoir cette idée.
Evet, bunu söylemekten nefret ediyorum, ama sisteminiz can çekişiyor.
Je regrette, mais elle est fichue.
Kyle benim sevgilim, bunu sana söylemekten nefret ediyorum.
Désolée de te le rappeler.
Pekala bunu sana söylemekten nefret ediyorum ama, Freud'a göre bu tam olarak oğulların yapması gereken şey.
Tu sais... C'est horrible, mais selon Freud, c'est justement ce qu'un fils est supposé faire.
nefret ediyorum 209
nefret ediyorum senden 22
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu al 228
bunu alabilirsin 17
bunu kabul edemem 111
bunu yapma 481
bunu bana neden yaptın 18
nefret ediyorum senden 22
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu al 228
bunu alabilirsin 17
bunu kabul edemem 111
bunu yapma 481
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapmana gerek yok 38
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu yapabilirim 231
bunu bilmiyordum 213
bunu yapabilir misin 143
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu yapamam 834
bunu yapmak istiyorum 21
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu yapabilirim 231
bunu bilmiyordum 213
bunu yapabilir misin 143
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu yapamam 834
bunu yapmak istiyorum 21