Bütün gün tradutor Francês
8,558 parallel translation
Phillip beni affettiğini söyledi ama bütün gün bana garip ve soğuk davrandı.
Phillip dit qu'il me pardonne, mais il a été distant et bizarre toute la journée.
Bütün gün alışveriş yapmanı tüm akşam da sevişmeni istiyorum.
Je veux que tu fasses du shopping la journée et l'amour toute la nuit.
Herkese hediye aldığımı biliyorum ama dün bütün gün Midtown'da hediye aradım ancak güzel bir şey bulamadım.
Je sais que tout le monde doit recevoir quelque chose, mais je faisais les courses au centre-ville toute la journée hier et j'ai rien trouvé.
Ne düşünmüştünüz ki? Bütün gün ayaklarınızı uzatıp yatacağınızı mı?
Que vous passeriez la journée à vous prélasser?
Bütün gün bir şey içmedin.
Tu n'as rien bu de la journée.
Bütün gün Lorde biletlerini kazanmayı deniyorum.
J'ai essayé de gagner des billets pour Lorde toute la journée.
Bütün gün peşimde dolaştın. İşimi düzgün yaptığımdan emin olmak istedin.
Vous avez été sur mon dos toute la journée, pour être sûre que je ne fasse rien de mal
Uçak bütün gün rötarlıydı. Hala havaalanındayım.
Ecoute, mon vol a été retardé toute la journée.
Bütün gün böyle mi olacaksın?
Tu vas être comme ça toute la journée?
Bütün gün uyumasan sen de bilirdin.
Tu le saurais si tu ne dormais pas toute la journée.
- Bütün gün mü?
- Toute la journée?
- Bütün gün nerdeydin?
Où est-ce que tu es?
... bütün gün de oradayım
et je suis là-bas toute la journée, donc...
Teşekkürler. Bütün gün evden dışarı çıkmadım, değil mi Clive?
- Je suis pas sortie de la journée.
Bugün Bayan Peterson, bütün gün peşimde dönüp durmayacak!
Aujourd'hui, je vais m'arranger pour que Miss Peterson arrête de m'épier comme un rapace!
Bütün gün görevde olmam lazımdı.
Je suis censé être de garde toute la journée.
Bütün gün masamda oturduğumda ben de böyle hissediyorum.
Elle ressemble à ce que je ressens quand je reste assis à mon bureau toute la journée.
Şimdi bütün gün ne yapacağım... uzanıp salatasız bir dünya mı hayal edeyim?
Que dois-je faire toute la journée... me poser ici et rêver d'un monde sans salades?
Bugün bütün gün masa başında oturacağım o kadar.
Tout ce que je ferai aujourd'hui, c'est de la paperasse.
Bütün gün uzanip televizyon izliyorsun.
Tu regardes la télé toute la journée.
Zaten bütün gün rahatsız suçlularla uğraşıyorum, Hakim Hernandez, çocuğun elinden şeker almak gibi gelir.
Vous savez quoi, je traite avec des criminels mentalement instables toute la journée, je suis sûre que je peux gérer un juge Hernandez légèrement irrité.
Bütün gün saunada oturabilirim.
Je pourrais rester dans un sauna toute la journée.
Bütün gün barda neyden bahsettin?
T'as passé la journée au bar à me parler de quoi?
- Bütün gün adamın başının etini yediler.
- Ils l'ont harcelé toute une journée.
Bütün gün odandan dışarı çıkmayıp, kendine acıyacak mısın?
Vous allez rester enfermée à vous morfondre toute la journée?
Suratım bütün gün bunu yapmaktan ağrıyor.
Mon visage me fait mal d'avoir fait ça toute la journée.
- Bütün gün üzerinde oturduk.
Et nous l'avons surveillé tout l'après-midi.
Bütün gün battiniye üstünde oturmak istiyorum.
Je veux m'assoir sur une couverture toute la journée.
Bütün gün onunla olduğunu biliyordum ve olay anında da onlarlasındır diye düşündüm.
Je savais que tu étais avec lui toute la journée et j'ai pensé que tu étais avec eux quand c'est arrivé.
- Bütün gün evden çıkmadı.
Il n'a pas quitté sa maison de la journée.
Belki eski sevgilini bütün gün internetten takip etmeye bir son verirsen, gerçek görüşmelere de gidebilirsin.
Si tu arrêtais un peu d'espionner ton ex sur internet, tu pourrais décrocher des entretiens.
Umarım bütün gün kalmazlar, yoksa randevumuzu kaçırırız.
J'espère qu'ils ne resteront pas la journée, sinon adieu notre visite.
Bütün gün konuşmadın.
A peine un mot de la journée.
Bütün gün kafamda matkap varmış gibi hissettim ama en önemlisi en iyi dostumun saygısını kaybetmeme sebep oldu.
C'est comme si on me perforait le crâne depuis que je sais, et ensuite pour couronner le tout, ça m'a coûté le respect de mon meilleur ami.
Bütün gün sürse bile umurumda değil.
Je me fiche si ça prend toute la journée.
Bütün gün burada kalacaksak en azından pencereyi...
Yo, si on va rester ici toute la journée, est-ce qu'on peut au moins craquer un putain...
Sınıfa gitmen gerekiyor. Bu bütün gün sürer.
Et si c'était son plan depuis le début?
Çünkü bütün gün buradaydım.
Nous avons été ici toute la journée.
Bütün gün seni arıyordum.
J'ai essayé de te joindre toute la journée.
- Bütün gün ne yapıyorsun?
Vous vous occupez comment?
Bütün gün bu yeni ayakkabılarla koşturup durdum ayakkabılar o kadar dar ki ayaklarım yanıyor.
J'ai porté ces nouvelles chaussures toute la journée, et elles sont si... chaudes et serrées.
Hayır, bütün gün randevularım var.
Non, j'ai des rendez-vous toute la journée.
Bütün gün hurda toplayamam.
On fait vite.
Tek düşünebildiğim bütün bu insanların bir gün ölecek olmasıydı, onlara bunu anlatmak istedim.
Je pensais juste : Tous ces gens mourront un jour. - Je voulais me lever pour leur dire.
Bir adam gelip onu sormuş. Ertesi gün bütün eşyalarını toplayıp gitti.
Un type qui la cherchait s'est présenté, et, le lendemain, elle était partie avec toutes ses affaires.
Bütün bunların sebebi, 2049 yılında bir gün,... hepsi yıldızlara gitme fikrinden vazgeçmişken,... aşağı değil, yukarı bakmalarına sebep olan bir şey oldu.
Et tout cela, car un jour, en l'an 2049, quand elle avait arrêté de penser à aller dans les étoiles, quelque chose se produisit qui la fît regarder en haut, non pas en bas.
Bütün bu kızlar. Ve kimse nerede olduklarını ya da bir gün bulunup bulunmayacaklarını bile bilmiyor.
Toutes ces filles, et personne ne sait où elles sont, ou... ou si...
Johnny, kahrolası bütün bir gün boyunca ortada yoktun.
Le désert?
% 2'lik bir yamaç kazacağız. 2 saatte ne kadar ilerlediğimizi görünce bütün ekiple zirveye ulaşmanın kaç gün alacağını hesaplayabilirim.
Quand je saurai quelle distance on peut faire en deux heures, je pourrai savoir combien il faudra pour rejoindre le sommet.
Eğer şanslıysak, bir gün bütün bu olanlar bitecek.
Mais avec de la chance, un jour ce sera fini.
Bir gün Los Angeles'taki bütün arkadaşlarım evlendiler evleri, yetişkin meslekleri oldu. Arclight'a her gidişlerini Instagram'da paylaşmaya başladılar.
Un jour tout mes potes de L.A. seront mariés, avec maisons et boulots d'adultes, collant sur Instagram chacune de leurs virées à l'ArcLight.
bütün gün bekleyemem 27
bütün gün bekleyemeyiz 16
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
bütün gün bekleyemeyiz 16
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192
günün nasıldı 39
günlük 37
günaydın bayım 22
günaydın baba 43
günaydın millet 27
güneyde 29
günaydın bayan 34
günün sonunda 21
günaydın efendim 192
günün nasıldı 39
günlük 37
günaydın bayım 22
günaydın baba 43
günaydın millet 27
güneyde 29
günaydın bayan 34
günün sonunda 21