Dediklerine göre tradutor Francês
585 parallel translation
Dediklerine göre kaçak bu yöne geliyormuş.
Ils disent qu'il se dirige par ici.
Bilmiyorum. Ama dediklerine göre şu çılgın herif idare edecekmiş.
Tout le monde parle du fou qui l'entreprend.
Dediklerine göre "İki Silahşor" Crowley uyuyormuş.
II paraît qu'un type s'est endormi.
Dediklerine göre sokakta yürüyüp bağırıyormuşsunuz,
Ils ont dit que vous et un autre monsieur avez arpenté les rues en criant...
Dediklerine göre, ona hayranmış.
On dit qu'il en était fou.
Dediklerine göre El Pueblo'da bir kadın tasmayla onu dolaştırırken kaçmış.
Une dame à El Pueblo l'avait en laisse, elle s'est enfuie.
Dediklerine göre, Kont sanatçıların eli açık bir hamisiymiş.
- Vous trouvez que je suis un monstre? - Peut-être.
Dediklerine göre haşatı çıkmış, atık su kanalından geliyormuş.
Cueilli en revenant du collecteur.
Polis gibi davranıyormuş, bana dediklerine göre. Sert tavırları olan belalı bir polis, senin gibi.
Il paraît que c'était un flic, un sale flic dans votre genre...
Dediklerine göre, dürüst biriymiş.
Il paraît qu'il est honnête.
Pandora'yı da orada bulabileceğimi biliyordum, kendini parçalarcasına içki içen Reggie Demarest ile birlikte. İnsanların dediklerine göre Pandora yüzünden içer. Ve de iki şey için yaşayan Stephen Cameron ile ;
Je savais que j'y trouverais Pandora avec Reggie Demarest, qui sombrait dans l'alcool... pour Pandora, disait-on... et Stephen Cameron, qui vivait pour deux choses...
Dediklerine göre çölde bir kasabada takılmışlar eve en az iki hafta daha dönmelerini beklememeliymişiz.
Ils doivent aimer le désert. Ils ne seront pas là avant au moins deux semaines.
Dediklerine göre sadece sevginin barındığı evlerin yanında büyürmüş.
On dit qu'il ne pousse que près des amoureux.
Dediklerine göre parayı -
II a fait son fric avec...
Dediklerine göre sadece aşık olunca olurmuş.
Cela n'arrive que si l'on tombe amoureux.
Dediklerine göre Maggie yatakta, sen de divanda yatıyormuşsun. Doğru mu bu?
C'est vrai que Maggie dort dans le lit, et toi sur le divan?
- Dediklerine göre güzelmiş.
- Et jolie, à ce qu'iIs disent.
Dediklerine göre evini İngiliz mobilyalarıyla döşetmiş.
On dit qu'il a aussi acheté des meubles anglais.
Dediklerine göre araba böyle eğilmiş ve her tarafta kan varmış.
Il y avait du sang partout.
Duyduğuma göre bir çiftlik işçisi onu bulmuş. Dediklerine göre kendi kanının etrafında sürünüyormuş.
Un fermier l'a ramassée sur la route baignant dans son sang.
"Güneş olduğu yerde durdu" dediklerine göre güneşin dünyanın etrafında döndüğü gibi bir fikirleri olmalı.
S'ils ont écrit : "le Soleil s'est arrêté", ils devaient bien se dire que le Soleil tournait autour de la Terre.
Dediklerine göre Talua'da ilk yılları iyi geçmiş.
On m'a dit que ses premières années à Talua étaient excellentes.
Dediklerine göre Ruslar kız kardeşinin ırzına geçmiş.. ... ve kendine silah doğrultunca çocuk kafayı yemiş.
Il paraît que ce garçon est devenu fou car il a vu... les Russes violer sa sśur.
Ailesinin dediklerine göre, yüksek ateş ve tüm eklemlerinde acı verici bir ağrı.
Il a beaucoup de fièvre, il est très malade.
Dediklerine göre, dürüst insanlar gece vakti bu nehirde yolculuk yapmazmış.
On ne navigue pas si tard.
- Hey, Üstat... biraz önce bana dediklerine göre... bizim sözümüze değil de Tom Robinson'un anlattığına inanıyormuşsun.
- Hé, m'sieur... quelqu'un vient de me dire qu'il paraît... que vous croyez l'histoire de Tom Robinson plutôt que la nôtre.
Dediklerine göre, berbat kokuları sokağı baştan aşağı sarmış.
- Il y a une odeur fétide...
Dediklerine göre, sevgililerini adlarıyla değil sayıyla listelemek daha kolaymış.
La liste de ses amants est longue, dit-on.
Dediklerine göre, Büyük İskender'de de bu düşme hastalığı varmış.
Alexandre le Grand, dit-on... souffrait de ce mal.
Dediklerine göre, gittiğim her yerde her işe bulaşıyormuşum.
Et "Epidémie", partout où je passe, je sème le désordre.
Konuğum Senpachi'nin dediklerine göre..... İchi adında bir bela buraya doğru geliyormuş.
Selon Senpachi, un certain Ichi va arriver au village.
Dediklerine göre...
Il disait que...
Dediklerine göre bende... Mes... Mes...
Vous savez que je souffre d'hallucinations... messianiques.
Dediklerine göre yılda 150.000 dolar artı masraflar edermişim.
On me paie 150 000 dollars par an plus les frais.
Bu da tavanı. Dediklerine göre kalabalık...
C'est le plafond.
Dediklerine göre bu iç tarafı dağlayacak.
Ça cautérisera l'intérieur, il paraît.
Dediklerine göre birinin hayatını kurtarırsan,... onu hep korursun, kendimi güvende hissediyorum.
Quand on sauve un homme, on est responsable de lui jusqu'à sa mort. C'est une idée qui me rassure.
Dediklerine göre sana çok acı çektirmişler.
Ils disent... qu'on t'a fait énormément de mal.
Bana dediklerine göre her sabah şafaktan önce bozkırda, yeniden ata binmeyi öğreniyormuş.
On m'a dit l'avoir vu... dans la steppe, avant l'aurore... réapprendre à monter.
Dediklerine göre tılsımlar hayaleterden koruyormuş!
Il paraît que ces charmes ont le pouvoir de les écarter.
Dediklerine göre havada feryatlar, tuhaf ölüm çığlıkları varmış.
Certains ont entendu l'air gémir, portant d'étranges cris de mort.
Dediklerine göre, yağmur yağınca ölüden hiç farkı kalmıyormuş?
Si c'est le cas, alors il devrait se transformer en tortue.
Örneğin, bana dediklerine göre sizin ülkenizde yargıçlar ya da polisler satın alınıyormuş.
Par exemple, on m'a dit qu'il était fréquent, chez vous, qu'on achète un juge ou un policier.
Dediklerine göre Chang Pao-chai kasabadaymış
On dirait que Chang Pao-chai est en ville.
Dediklerine göre paranoid şizofreni hastalığı varmış.
Oh, ils ont dit qu'elle avait une schizophrénie paranoïde.
Bana dediklerine göre, sonuna kadar yanımızda olacaklar.
Ils désirent travailler avec nous.
Dediklerine göre 1 dolar, artık 5 milyar mark yapıyormuş.
Le taux de change du dollar est de cinq milliards de marks.
Dediklerine göre Batisti, oğlu Minek'e sabo yapmak için derenin yanındaki ağaçlardan birini kesmiş.
On dit que Batisti a abattu un arbre près de la rivière... pour fabriquer une paire de sabots pour son fils Minek.
Dediklerine göre servetini, kereste kibrit üretimi ve yangın sigortası poliçelerinden kazanmış.
Il aurait fait fortune dans la fabrication des allumettes et les assurances incendies.
Dediklerine göre, düşünceleri bile okuyabiliyormuş.
On dit qu'il lit même nos pensées.
Parayı getir. Dediklerine göre onları satın alabiliyormuşsun.
Va chercher notre argent.
gore 22
görev 62
göreceğiz 617
görevli 39
göreceğim 28
görevi 115
görev tamamlandı 49
göremedim 51
göreceksin 766
göremiyorum 394
görev 62
göreceğiz 617
görevli 39
göreceğim 28
görevi 115
görev tamamlandı 49
göremedim 51
göreceksin 766
göremiyorum 394
görevin 17
göreyim seni 19
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
göreyim 23
göremezsin 24
görebiliyorum 215
görelim 143
görev çağırıyor 20
göreyim seni 19
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
göreyim 23
göremezsin 24
görebiliyorum 215
görelim 143
görev çağırıyor 20