Dediğimiz gibi tradutor Francês
198 parallel translation
Üç yıl önce dediğimiz gibi. - Bakalım...
Comme convenu il y a 3 ans.
Aslında, Milano'da dediğimiz gibi, çubuğun kokan kısmına geliyoruz.
En fait, comme on dit à Milan, on tient le mauvais côté du bâton.
Milano'da dediğimiz gibi, köpekle yatarsan pireyle uyanırsın.
Comme on dit à Milan : caresse de chien donne des puces.
Milano'da dediğimiz gibi, çubuğun kokan kısmını adam akıllı adamdır.
Comme on dit à Milan, mieux vaut lâcher le mauvais côté du bâton.
Köpeklerle yattığın için kaptığın pirelerden, Milano'da dediğimiz gibi.
Celles que donnent les caresses de chien, dit-on à Milan.
- Dediğimiz gibi...
Comme on disait...
- Evet, dediğimiz gibi... - Hoşça kal, David.
Oui, comme on disait, au revoir David.
Dediğimiz gibi, kurbanı tanıdığınıza dair ipuçlarımız var.
Il paraît que vous connaissiez la victime.
Bizim dediğimiz gibi, birkaç buffalo derisi yüzerken bir aksilik oldu ve...
Comme nous l'avons dit, des écorcheurs de bison ont commencé à causer des ennuis et...
Dediğimiz gibi, gerçek görev aşkı.
Travailler avec amour, c'est la liberté.
O bir katil, daha önce dediğimiz gibi.
C'est rien qu'un tueur!
Özellikle de doğudan onlara takviye destek ulaşırsa, dediğimiz gibi.
Surtout s'ils reçoivent des renforts de l'est, comme on nous l'a dit.
Eğer hâlâ Delos nedir bilmeyen varsa, her zaman dediğimiz gibi Delos günümüzden geleceğe bir yolculuk.
S'il ya quelqu'un qui ne sait pas ce qu'est Delos, et bien, comme nous l'avons toujours dit... Delos, c'est... les vacances de l'avenir, aujourd'hui.
Hep dediğimiz gibi, Büyük Savaş'tan on yıl sonra bunları sayacak kadar yaşamadan önce. - Bu tarz maceraları özlüyor musunuz efendim?
Dix ans après la Grande Guerre, comme on l'appelait... avant qu'on commence à les numéroter.
Dediğimiz gibi - Hey, hadi ama!
Comme on dit...
Dediğimiz gibi birinci sınıf hizmet.
Un service de qualité!
Dediğimiz gibi, Mosz.
C'est bien ce qu'on disait.
Ama senin hiç malın yok, dediğimiz gibi.
Mais tu n'as pas de propriété, tu vois, comme j'ai dit.
# İşte, dediğimiz gibi... #... kişi, eylemi engellenmiş bir durumdadır.
Ainsi, répétons-le : cette situation, dans laquelle un individu peut se trouver, d'inhibition dans son action,
Mürettebatın için başın sağ olsun ama Dünya'da da dediğimiz gibi, "kalan sağlar bizimdir."
Désolé pour les vôtres. Sur Terre on dit, "c'est la vie".
Merhaba dediğimiz gibi.
Comme on s'est dit bonjour.
Peki, dediğimiz gibi yerimizde oturup hiçbir şey yapmayacağımızı zannetmeyin.
Bon, ceci étant dit, ne croyez pas que nous resterons ici sans rien faire.
Ama dediğimiz gibi, "Hiçbir şey, başarı kadar başarılı değildir." Tekrarla.
Rappelle-toi. La réussite appelle la réussite :
- Aynen dediğimiz gibi!
- Il est en vie!
Hasta ve tıp dünyasında dediğimiz gibi'canavarlık'arasındaki iletişimin geliştiğine siz de inanıyor musunuz?
Vous pensez aussi que le dialogue avec les patients et l'horrible chose qu'on appelle Médecine sont vraiment mieux ici?
Ördeğiniz aynen dediğimiz gibi pişiyor.
Votre canard est en train de cuire.
Aynen dediğimiz gibi, tamam mı?
Fais comme on a dit, hein?
Dediğimiz gibi...
Comme nous le disions...
Burada devamlı dediğimiz gibi, "Eldivenleri tak ve başla."
"Enfile les gants et attaque."
- Çünkü senden hoşlanıyor. - Her zaman dediğimiz gibi, sen tatlı olanımızsın.
Tu lui plais, tu es le plus mignon.
Ve dediğimiz gibi, Başkan... Arnavutluk hamlesiyle başı çekmeye başladı.
Comme nous l'avons dit, le Président la poussée de l'épisode albanais pour le faire gagner.
Ülkemde dediğimiz gibi "Hasta la vista, bebeğim."
Comme on dit dans mon pays : "Hasta la vista, baby."
Ya da Omnitouch'ta dediğimiz gibi, gelişim ağacı.
Ou, comme on dit à Omnitouch, un arbre du progrès.
Beyler, dediğimiz gibi ancak bu sömürge sorunu diğer Avrupa ülkelerinde çoktan çözüldü.
A propos de la question coloniale, les autres pays d'Europe l'ont résolue.
Dimitri, dediğimiz gibi sen üzgünsün, ben üzgünüm.
Dimitri, comme on dit, je suis désolé et vous êtes désolé.
Ya da dediğimiz gibi "Büyük Elma"
Comme on dit : la Grosse pomme.
Saf eroin, yada dediğimiz gibi "tokatlamak".
De l'héroïne pure. Comme on dit : de la blanche.
Burada dediğimiz gibi. Şerefe! Şerefe!
"A la tienne, Etienne", on dit.
65 m2'lik 3 koltuklu ya da bizim... dediğimiz gibi istasyonlu bir dükkandı.
Un réduit de 20 mètres carrés trois fauteuils, ou "postes" dans notre jargon alors qu'on était que deux à bosser
- Dediğimiz gibi bunu yapamayız.
- Je l'ai déjà dit, on peut pas.
Yani dediğimiz gibi, o benim bir çeşit kardeşim.
On est comme frère et sœur.
Tanrı'nın, dediğimiz gibi gerçekten sevgi doIu oIduğu inancı.
si j'avais cru que Dieu est amour, comme nous le disons.
Dediğimiz gibi kamyonetin yok.
Votre pick-up n'est pas là.
Dediğimiz gibi, Khonsu'nun gerçek sadıkları dikkatlice gizlenmiş.
Les hommes dévoués à Khonsu se tiennent cachés.
Bu, Fransızcada dediğimiz gibi, le eşsiz, le en iyisi.
Ce fut le "top" comme on dit en France.
Dediğimiz gibi atlayalım!
Saute, comme on a dit!
Bazen telegraf dediğimiz bir şeyle. Bazen de benim gibi biriyle.
Parfois elle se sert du télégraphe, d'autres, d'hommes comme moi.
- Bu doğru Bay Şapka,'Terrance ve Phillip'gibi şovlar bizim'tuvalet mizahı'dediğimiz şovlardır.
Même plus foutus de tuer leurs vieux!
İşte oradalar, aynen dediğimiz gibi.
Elles sont là.
Tracy, gerçekten mükemmel bir kız. Bizim tilki dediğimiz şey gibi. Siz çocuklar hala bu kelimeyi kullanıyor musunuz?
C'est ce que nous appelions un canon, vous utilisez toujours ce mot?
Tıpkı Zoidberg'e "yemek" dediğimiz zamanki gibi davranıyor.
Il est comme Zoidberg quand on parle de manger.
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22
dediği gibi 26
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22
dediği gibi 26