Dediğini duydum tradutor Francês
428 parallel translation
Ve onun şöyle dediğini duydum.
Et j'ai cru l'entendre dire :
Sonra Hercules'in Cleo'ya "Venus çok şey biliyor" dediğini duydum.
J'ai entendu Hercule dire à Cléo : "Vénus en sait trop."
Roger Byam'ın "Bana güvenebilirsin." Dediğini duydum.
Byam a dit : "Vous pouvez compter sur moi".
"Guillermo, sevgili kocacığım, bekle ben de geliyorum" dediğini duydum.
Je l'ai entendue crier : "Guillermo", mon cher mari, attends, je viens avec toi! "
Telefonu kapatmadan önce "Merhaba Johnny" dediğini duydum.
Avant de raccrocher, elle a dit : "Bonjour, Johnny."
"Uykusunda şunu dediğini duydum : "'Sevgili Desdemona, dikkatli olalım, "
" Douce Desdémone, soyons prudents, cachons nos amours.
Sonra da çocuğun "Nefsi müdafaa mıydı?" dediğini duydum.
Le garçon demandait si c'était de la légitime défense.
Dr. Kik'in bana bakış şeklinden anladım. Sonra da Dr. Gifford'un "iyileşti" dediğini duydum.
Je l'ai vu dans les yeux du Dr Kik.
Sonra büyükbabamın şöyle dediğini duydum.
Alors, grand-père a crié :
Ne dediğini duydum seni oksijenli öpücük böceği.
Je suis pas sourde, l'embrasseuse décolorée!
- Ne dediğini duydum.
J'ai tout entendu.
Ne dediğini duydum, ne kastettiğini de biliyorum.
Je sais exactement où elle veut en venir!
Neredeyse tam öldüğü anda şöyle dediğini duydum :
À l'instant de Sa mort... Il a dit : "Père, pardonne-leur... car ils ne savent pas ce qu'ils font."
Ben de böyle şeyler dediğini duydum.
Je l'ai entendu aussi.
Onun "küçük burjuva" dediğini duydum.
Je l'ai entendu dire'petit bourgeois.'
Birden Katarina'nın "Neden gelmiyorsun?" dediğini duydum.
Soudain, j'entendis Katarina dire : "Pourquoi ne viens-tu pas?"
Bana piç dediğini duydum mu, duymadım mı?
Je me trompe ou vous m'avez traité de salaud?
Bir şey dediğini duydum. Kendi kendine konuşmuyordun ya?
Tu devrais pas parler tout seul, John.
Ne fark eder ki? "Kocam içeride" dediğini duydum.
Tu ne l'as pas entendu dire : "J'appelle mon mari"?
Ne dediğini duydum, Moureen Cassidy!
J'ai tout entendu, Moureen Cassidy.
- Ne dediğini duydum.
J'ai entendu.
Dediğini duydum!
J'ai entendu!
Birinin... giyineyim dediğini duydum.
J'ai entendu une voix... qui parlait de s'habiller.
Doktorun dediğini duydum.
J'ai entendu ce qu'a dit le médecin.
Ne dediğini duydum.
J'avais entendu.
"Silahına davran, beyim!" dediğini duydum.
"Dégainez, monsieur."
Neredeyse herkesin "Benin yapabileceğim bir şey yok" dediğini duydum.
On me dit presque aussi souvent "je ne peux rien y faire de toute façon"
Sahiple Washington Kasabası'nı geçerken şişko bir şerifin şöyle dediğini duydum :
Écoutez, on est passés par le comté de Washington... et j'ai entendu un gros shérif dire :
Ona ne dediğini duydum.
Ce que vous lui avez dit.
Rüyamda... bir sesin ağlayarak bana şöyle dediğini duydum :
En rêve, j'ai entendu une voix qui me disait :
- Dediğini duydum.
- J'ai entendu.
Tanya Walker dediğini duydum.
Je vous ai entendu parler de Tanya Walker.
Ne dediğini duydum.
J'ai entendu ce que vous disiez.
- Bir şey dediğini duydum.
- Je t'ai entendu...
Hırlıyor ve homurduyorlardı, ve bir sesin "Zuul" dediğini duydum.
Ils grognaient, se tordaient, et une voix disait "Zuul".
- Bana komik bir şey dediğini duydum.
Il parait que tu m'as vanné.
Bir keresinde Bayan Ylonka'nın anneme şöyle dediğini duydum...
Ilonka buvait du café chez nous. Je l'ai entendue dire : " Ne pleure pas,
Ben yorganın altındaydım ve doktorun anneme Rusça ne dediğini duydum...
J'étais au lit et j'ai entendu le docteur dire à maman en russe :
- Ne dediğini duydum.
- Je sais ce qu'il a dit.
- Ne dediğini duydum!
J'ai tout entendu! Et alors?
Cubs'u seviyorum dediğini duydum.
Je l'ai entendu dire "J'aime les Bleus."
- Ne dediğini duydum, ama gidebiliriz.
- Si. Je t'ai dit d'avancer!
2 litrelik iç malzeme, Böyle dediğini duydum.
3 livres de farce. Je l'ai entendue dire ça.
Yoksa onun Parke dediğini mi duydum?
Ou ai-je entendu le nom de Park?
Onun ne dediğini duydum.
C'est elle que j'écoutais :
- bu bahar hiç kimseye sığır satmayacağım dediğini kendim duydum.
Il n'en vendrait pas ce printemps.
'Sevgili Rand'inin halini gel de gör dediğini duydum.
Il lui a dit de regarder son "Rand", maintenant.
"21 yaşımdayken duydum Bilge bir adamın şöyle dediğini :"
" À l'âge de 21 ans, j'ai entendu un homme sage dire :
"21 yaşımdayken duydum Yine onun şöyle dediğini :"
" À l'âge de 21 ans, je l'ai aussi entendu dire :
Dün ona "lanet olsun," dediğini bile duydum
Hier, je l'ai entendue lui dire : "Va au diable."
Dediğini duydum, evet.
Oui, j'ai très bien entendu.
duydum 657
duydum ki 65
duydum seni 20
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22
dediği gibi 26
dediğimde 47
dediğin gibi 139
duydum ki 65
duydum seni 20
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22
dediği gibi 26
dediğimde 47
dediğin gibi 139