English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ D ] / Den

Den tradutor Francês

44,914 parallel translation
Washington DC'den bir flaş haberimiz var.
On a une alerte info depuis Washington.
Mumbai'den Goa'ya geldim bu önemli bir değişiklik mi?
J'ai quitté Mumbai pour Goa. Ca compte?
Peki Mumbai'den Goa'ya neden taşındın?
Pourquoi avoir quitté Mumbai pour Goa?
Kız Kardeşim'den Uzak Dur Şirket'inde çalışıyorum. - Sen...
Bonjour, Will Baker et je suis avec : reste loin de ma soeur et compagnie.
Bana Rudy'den baskasi olamayacagi söylendi.
On m'a dit que ça ne pouvait être que Rudy.
Yarın akşam, Volkshalle'den İmparatorluğa sesleneceğim.
Demain soir, je m'adresserai au Reich depuis la Halle du Peuple.
Lexy'den bir an için gözümü ayırdım, sadece bir an için ama arkamı döndüğümde ortalıkta yoktu.
J'ai quitté des yeux Lexy... Notre benjamine... juste une seconde, mais... en me retournant, elle avait disparu.
Artık tanıyorsun, NCPD'den.
Maintenant tu me connais. NCPD.
Artık Mon-El'den bahsetmiyorsun, değil mi?
Tu ne parles plus de Mon-El là?
Sıra geldi günün sorusuna, Cadmus Supergirl'den ne istiyordu?
Maintenant, la question de la journée, ce que voulez Cadmus de Supergirl?
- Kale'den getirdiğim kristalde ona yardım edecek bir şeyler olmalı.
Il doit y avoir quelque chose dans le cristal de la Forteresse qui aidera.
Bak Raimy, Stan'den önce Küçük Jay'e ulaşabilirsem, onunla konuşabilirsem birlikte Stan'e karşı çalışmamız gerektiğini, yoksa ikimizin de mahvolacağını anlamasını sağlayabilirim.
Si je peux voir Little Jay avant Stan, juste lui parler, je lui ferai comprendre que soit on travaille ensemble contre Stan, ou soit on plonge tous les deux. Très bien.
Aladdin den dolayı
À cause d'Aladdin.
Archie'den hala iz yok
Toujours aucun signe d'Archie.
1937'den geri geldiğimizden beri hayatlarınızda neler değişti?
Depuis notre retour de 1937, qu'est-ce qui a changé pour vous?
Öncelikle kendisi Boca Raton'da ki bu Fort Lauderdale'den iyidir.
Tout d'abord, il est à Boca Raton, ce qui est mieux que Fort Lauderdale.
Birkaç yıl sonra içine düştüğü ekonomik sıkıntılar yüzünden Kurtwell'den yardım istemeye karar vermiş.
Après quelques années, accablées par les graves difficultés écomomiques qu'elle avait du traverser, elle a décidé d'aller trouver de l'aide auprès de Kurtwell.
Alvez'den haber var mı?
Des nouvelles d'Alvez?
Cormac Luray'den ayrılıp Dillon'a geldikten kısa süre sonra kaybolmuş.
Cormac a disparu peu après être parti de Luray et être revenu à Dillon.
Diamond Head'den Kealaolu'ya doğru.
De Diamond Head à Kealaolu.
Yine de Marslı Marvin'den alıntı yapacak olursak...
Même si pour citer Marvin le Martien,
Mücevherler ve elektroniklerle... birlikte 200.000 den fazla kaldırmışlar.
À peu près 200.000. en bijou et informatique.
Kareem'den sorumluydu?
Responsable de Kareem?
Anthony'den mi?
D'Anthony?
50'li ve 60'lı yılarda 1000'den fazla nükleer silah test ettiler.
Pendant les années 50 et 60, ils ont testé à peu près, 1000 armes nucléaires dans le désert du Nevada.
Adını fizikçi Robert Christy'den almış.
Nommé d'après le physicien Robert Christy.
Nightingale'den kaçtım.
Je viens d'échapper au Rossignol.
Dükkandaki kasiyere Nightingale'den kaçtım demişsin.
Vous avez dit au caissier de l'épicerie que vous aviez échappée au Rossignol.
Nightingale'den kurtulan tek kadın.
La seule femme rescapée du rossignol.
- Tuzlama bir nükleer bombanın serpintilerinin radyoaktivitesini, silahı tantalum-181'den bir kılıfın içine koyarak artırma işlemidir ki patlama sırasında dönüşüme uğrayarak tantalum-182 olur.
- La salaison est un procédé qui augmente la radioactivité des retombés d'une bombe atomique en enveloppant l'arme dans un revêtement de tantalum-181, qui est transmuté durant la détonation en tantalum-182.
St. Joe'den haber aldım.
Het, j'ai entendu de Saint Joe
Ben de Jules'den şüphe ettim.
J'ai douté de Jules, aussi.
Sonra Berlin'den derhal serbest bırakılmanızı talep eden bir emir aldım.
Puis, j'ai reçu un ordre de Berlin exigeant votre libération immédiate.
Steve'den haber var mı?
Des nouvelles de Steve?
Hawaii'den ayrıldığımızdan beri ağzını bıçak açmıyor.
T'as à peine dit un mot depuis qu'on a quitté Hawaii.
CIA'den birçok kişi hala onu tehdit olarak görüyor.
Beaucoup de personnes à la CIA le considère toujours comme une menace.
Sevgili vatandaşlarım... Santa Anna'da 1000'den fazla Meksikalının kuşatması altındayız.
Concitoyens et compatriotes, je suis assiégé par 1000 ou plus Mexicains dans Santa Anna.
Bu patronum NCTC'den müdür yardımcısı Patrick Ramsey.
Voici le Directeur député Patrick Ramsey, mon patron à NCTC.
San Felipe'den.
San Felipe.
Yolumuz San Felipe'den geçiyordu...
On passait par la route de San Felipe...
- Efendim. Kara Şahinler'den biri saldırı yapacakken kum fırtınasına yakalanmış.
L'un des hélicos a subi une tempête de sable en se posant.
Cade... den nasıl kurtuldun?
Cade... Comment tu t'es échappée?
Bağış toplama galası.Davetli listesi 200'den fazla.
Une levée de fonds. Il y a plus de 200 invités.
Bu, o'malleys'den gelen bir cinayet ise, neden bu zaman kadar bekledi?
Mais si c'est un coup des O'Malley, pourquoi avoir attendu jusqu'ici?
Bayan Dineen'i Anne ve Baba'yla tanıştırmak Timothy'den bayağı cesur bir hamle.
Présenté notre mademoiselle Dineen à Maman et Papa c'est un peu audacieux de la part de Timothy.
Tanrım. Annem'den geldi.
Oh, mec.
Ama bu gece, Washington D.C.'den bir telefon aldım.
Mais ce soir, j'ai reçu un appel de Washington, D.C.
Sonunda Pamuk Prenses'den intikamımı alacağım.
Je vais enfin avoir ma revanche sur Blanche Neige.
Umarım Noel'den önce olur bu, böylece tatili heba etmemiş oluruz.
Avant Noël j'espère, pour que cette fête ne soit pas ruinée.
İ.M'den bir arkadaşım bu işi buldu bana.
Un ami des N.A. m'a obtenu le job.
Merhabalar, sizi Ebay'den arıyorum.
- Bonjour, Mme...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]