Değil mi canım tradutor Francês
352 parallel translation
"Bütün mesele bundan sonra ne olacağı değil mi canım?"
"L'important, c'est ce qui se passe à partir de maintenant, pas vrai, chéri?"
Çok çekici, değil mi canım.
Ma chérie, il est séduisant, n'est-ce pas?
Değil mi canım?
N'est-ce pas, ma chérie?
- Değil mi canım?
- N'est-ce pas, chéri?
Hangi gün olduğunu unutmuş olamazsın, değil mi canım?
Te rappelles-tu la date, mon cher?
Beni anlıyorsun, değil mi canım?
Tu comprends, n'est-ce pas, ma chérie?
Bunu benim için yapacaksın değil mi canım?
Tu feras ça pour moi, ma chérie?
Gergin değilsin, değil mi canım? Gergin değil. - Seninki sabahleyin beni aradı mı?
Mais pasteur Galsworthy... nous n'avons pas répété.
Sahne aşkın yüzünden her şeyi bir oyun gibi görüyorsun öyle değil mi canım?
Tous les rôles sont bons à tenir, hein? Graine d'actrice!
Öyle değil mi canım?
N'est-ce pas, mon chou?
Babanla birlikte güzel günler geçiriyor olmalısın, değil mi canım?
Vous avez égaré vos ciseaux, vous deux!
Ama tek kelime okuyamıyoruz, değil mi canım?
Mais il est illisible, n'est-ce pas, chéri?
Üşümedin, değil mi canım?
Tu n'as pas froid, chérie?
Olympia'yı o yaz tedavi etmişti, değil mi canım?
Il l'a soignée cet été-là, n'est-ce pas, ma chère?
Öyle değil mi canım?
Tu as compris, ma chérie?
Diğerleri nasıl nasıl da bize imrenir ve kıskanırlardı. değil mi canım?
Tout le monde s'était éclipsé sans qu'on ne s'en rende compte.
Miriam sırtımızdan düşmelerini isteyecek, değil mi canım?
Miriam les remettra à leur place, n'est-ce pas?
Öyle değil mi canım?
- Parlons franchement. - Oui, franchement.
Aldırmazsın değil mi canım, bu hafta işe yürüyerek gideriz.
Tu ne m'en veux pas, chaton? On ira au boulot á pied cette semaine.
Bu aralar bayağı dobrasın, öyle değil mi canım?
Tu aimes vraiment avoir des détails, ces temps, hein, chérie?
Söylesene canım, bir sorun yok, değil mi?
Ce n'est pas grave?
Çok can sıkıcı, değil mi hayatım?
C'est embêtant, n'est-ce pas chéri?
- İyi geceler canım. Evde bikarbonat var, değil mi?
Il y a du bicarbonate?
- Bize pek zaman vermediler, değil mi? - Hoşça kal, Lucy canım.
Ils nous laissent peu de temps.
Yok canım. Hasta görünmüyorum, değil mi?
Mon Dieu, je n'ai pas l'air malade, si?
Değil mi, canım?
N'est-ce pas?
Bunu anlıyorsun değil mi, canım? Babam dürüst bir insandı.
Il avait raison.
Bunu daha önce söylemiştin değil mi, canım?
Tu viens juste de dire ça, chérie, n'est-ce pas?
- Bu Hollanda şapkası değil mi, canım?
- Regarde cette coiffe.
Kötü haber değil, değil mi, canım?
Un ennui?
Babanı çok seviyorsun, değil mi, canım?
Tu l'aimes bien, hein, ton papa?
Damat burada değil, gördüğünüz gibi. Damat o kadar da önemli değil, değil mi, canım?
Je suis sûr que ce sera un très beau mariage.
- Canını yakmadım, değil mi?
- Je t'ai fait mal?
- Bu tatmin edici bir yanıta benziyor, değil mi? - Evet canım, eğer kendisine inanıyorsan. İnanmıyorum ama bu, verdiği cevabın muhteşem güzelliğini değiştirmiyor.
Ce n'est pas une situation agréable pour une jeune fille, n'est-ce pas?
- Canımı yakmayacaksın, değil mi?
Vous serez gentil avec moi?
Hala canı acımıyor değil mi? - Hayır, hayır, muhteşem hissediyor.
- Non, il ne souffre plus.
Bu "kadının" benim karım olduğunu sana söylediler. Hiç canının sıkılmadı değil mi?
Je suppose qu'il a oublié de vous dire que cette "fille" était ma femme.
Bu savaş sizin için çok can sıkıcı olmalı, değil mi, Bay Holden?
Cette guerre doit vous contrarier. Je m'arrange au mieux.
Değil mi canım!
N'est-ce pas, petit?
Hayır canım, fakat bu mümkün değil mi?
Non, chéri, mais c'est une possibilité...
Şey, gelecek hafta aramak çok acayip yararlı olmayacaktır değil mi? Hayır canım.
Ce serait idiot d'appeler dans huit jours, non?
Benim için içki almaya gidersin, değil mi? Çok susadım ve canım bira istiyor.
Pourriez-vous aller au coin de la rue me chercher une bière?
Çan hikayesi doğrudur umarım, başka gemi almak için uydurmadın, değil mi?
Tu n'aurais pas menti sur la cloche pour avoir un autre navire?
Değil mi, canım? Ciddi değildi. Yargıca da söyle.
Ce n'était qu'une blague, dis-le à monsieur le juge.
Canım Barbara, bir şey yada birini gördüysen, lafı ağzında gevelemenin bir anlamı yok, değil mi?
Ma chère Barbara, si vous voyez quelque chose ou quelqu'un, il est stupide de parler par énigmes.
Pekala, şimdi bir canlı sıçanımız oldu, değil mi?
Bien, on a attrapé un rat vivant.
Canım, çok zarif bir çiftiz değil mi?
Ma chère, ne formons-nous pas un couple gracieux?
Sen- - benim canımı yakmazsın, değil mi?
Tu... tu ne me ferais pas mal, hein,
Baksanıza... Zenci olması sizi rahatsız etmiyor, değil mi? Yok canım.
Dites, ça ne vous dérange pas qu'il soit noir?
Canımı yakmak istemiyorsun, değil mi?
Vous ne voulez pas me faire du mal.
Canım, bana ihtiyacın yok değil mi?
Chéri, tu n'as plus besoin de moi?
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil misiniz 34
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil misiniz 34