English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ D ] / Değil mi hayatım

Değil mi hayatım tradutor Francês

497 parallel translation
Çok can sıkıcı, değil mi hayatım?
C'est embêtant, n'est-ce pas chéri?
Sen de daha gitmek istemiyorsun, değil mi hayatım?
Vous ne voulez pas partir, chérie.
Yani durum göründüğü gibi değil. Değil mi hayatım?
C'est donc pas ce qui semble, n'est-ce pas, chérie?
Aslını sorarsanız, şu tarafa doğru giden bir kadın gördük, değil mi hayatım?
D'ailleurs, nous avons vu une femme partir par là. - N'est-ce pas, chérie?
Au revoir hayatım, unutma, perşembe günü açılışıma geliyorsun. Henri seni getirir, değil mi hayatım?
Henri t'emmènera avec lui à ma générale, n'est-ce pas, chéri?
Büyüleyici, değil mi hayatım?
Magnifique, n'est-ce pas? Incroyable!
Olur değil mi hayatım?
N'est-ce pas?
Onlar biraz uzun değil mi hayatım?
Elles sont pas un peu longues?
Barışınca barışırız. Değil mi hayatım?
Quand on fait la paix, c'est pour de bon.
Evet, boyunsuz oldukları için boğazlarını da sıkamıyorsun, değil mi hayatım?
Ils n'ont même pas un cou à tordre!
Öyle değil mi hayatım?
N'est-ce pas, chéri?
Burası birdenbire çok soğudu, öyle değil mi hayatım?
Il fait soudain bien froid, ne trouvez-vous pas?
- Böyle demiştin değil mi hayatım.
- Ce sont vos termes, n'est-ce pas?
Pekala, sana söylediğim herşeyim anladın, değil mi hayatım?
Tu as compris ce que je t'ai dit.
Öyle değil mi hayatım?
N'est-ce pas, ma très chère?
Değil mi hayatım?
N'est-ce pas ma chérie?
Öyle değil mi hayatım?
N'est-ce pas ma chérie?
Değil mi hayatım?
D'accord, chéri?
Hayatım. Çok çekici biri, değil mi?
Il est charmant!
- Sen de biliyorsun, değil mi? - Biliyorum, hayatım.
- Tu le sais, n'est-ce pas?
Bu gece burada olmaması ne kötü değil mi? Hayatımın en önemli gecesi ve o burada yok.
Dommage qu'elle ne soit pas là ce soir pour voir ce triomphe.
Beni o âli yere yükseltmekle çok nezaket gösterdiniz ama Kont hazretlerine çok hakaret etmiş olmam değil mi? Kırtasiyemden iç çamaşırlarımdan ve hayatımdan bu başlıkları kaldırmaya kesinlikle karar verdiysem?
C'était très aimable de ta part de m'élever à ce noble rang, et j'espère que Son Excellence ne sera pas insultée, mais je suis décidée à retirer mon épingle du jeu, j'abandonne ma vie.
- Evet. Hayatım boyunca sadece bir uşak olarak kalmamı istemezsiniz, değil mi?
Je ne vais pas rester majordome toute ma vie?
Hayatım, ne büyük utanç değil mi?
Quelle honte...
Onun hayatıyım, bu yeterli değil mi?
Et je suis toute sa vie. Ça ne suffit pas?
Hayatımızın en güzel çağlarını bekleyerek geçirmek aptalca değil mi?
Pourquoi gâcher notre jeunesse à attendre la fortune?
Hayatım, beni merak etmiyorsun, değil mi?
Tu n'es pas inquiète, j'espère?
Niye bu kadar derin bir kayıp hissi yaşıyor olayım ki Hayatınızı mahvediyor, değil mi?
Pourtant j'éprouve un manque si lancinant que ma vie... En est gâchée?
Hayatım, ciddi bir şey mi? - Sana söyledim ya, önemli değil. - Başım döndü o kadar.
Rien qu'un petit étourdissement.
Söyleyeceksin, değil mi, hayatım?
Vous le ferez, n'est-ce pas, ma chérie?
Hayatım, ne harika bir haber! Harika, değil mi?
N'est-ce pas merveilleux?
- Hayatım, yaşamak istiyorsun değil mi? - Tek bacakla istemem.
Mais vous voulez vivre, non?
İyi geçmemişti, değil mi, hayatım?
Oh, non... C'est vrai.
Micky, gelip benimle tekrar sevgili olursun, değil mi, hayatım?
Micky, viens m'agrafer, tu veux?
Ve hangi aileyi kast ettiğini biliyorsun değil mi, hayatım? Bizi kast ediyor.
Et quelle famille?
Davetler ve duyurular için listeyi ofisteki Bayan Bellamy'ye vermem gerekiyor hani. - Bunlar hoş, değil mi? - Liste, hayatım.
Pour les robes des demoiselles d'honneur.
Beni bununla tüm hayatım boyunca tehdit edeceksin, değil mi?
Tu vas me le rappeler toute ma vie?
Korkuyorsun, değil mi, hayatım? Ne yazdı biliyor musun.
Tu sais ce qu'il a écrit, n'est-ce pas?
Öyle değil mi, hayatım? Evet.
N'est-ce pas, chéri?
Herhalde şaka yaptığımı anlamış - sındır değil mi Otto, hayatım.
Tu ne comprends pas? Je te taquine, voyons
Evet Bay Gauge hayatı yargılamak bana düşmez değil mi?
Eh bien, vous voyez M. Gage. Je ne suis pas un bon juge de la vie
"Yalnız, hayatım, Arkansaslı küçük Annie'ni unutmuyorsun, değil mi?"
"Lonesome chéri, tu n'oublies pas ta petite Annie de l'Arkansas?"
Anlıyorsun değil mi, hayatım? İlk gördüğün sandığı almak yerine, kırmızı renkte bir tane istiyorsun.
Alors, vous comprenez... au lieu de prendre la première, vous en demandez une rouge!
Hayatımız boyunca böyle olacağız. Değil mi?
Nous resterons ainsi jusqu'à la fin de nos jours.
Diğer bütün maymunlardan daha akıllıyım. Hayatım boyunca bu işi yaptım. Öyle değil mi, Kraliçem?
Je l'ai fait depuis que j'ai quitté l'orphelinat.
Senin için bir sorun yok, değil mi hayatım?
- Ca va aller, chérie?
Özgür ve heyecan verici bir hayat yaşamak için para lazım, değil mi?
Pour vivre indépendante, tu as besoin d'argent?
Ne kadar güzel değil mi hayatım?
C'est du meilleur goût.
Hayat bu değil mi, hayatım?
La dolce vita, hein, chérie?
Eğlenceli değil mi, hayatım?
N'est-ce pas excitant, ma chère?
Heyecanlı bir hayatımız var, değil mi?
On mène une vie passionnante, non?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]