English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ D ] / Dışarı bak

Dışarı bak tradutor Francês

1,336 parallel translation
Sadece pencerenizden dışarı bakıyorum.
Je regarde par votre fenêtre.
Sadece dışarı bakıyorum.
Je regarde par la fenêtre.
Prenses, camdan dışarı bakın ve Cenova'ya hoşgeldiniz.
Princesse, regardez par la fenêtre... et bienvenue en Génovia.
Camdan dışarı bak.
Regardez dehors.
Pencereden dışarı bakıyorum ve...
Je regarde par la fenêtre et...
- Anladım, bazıları dışarı bakıyor.
- Je les vois, leurs têtes sont à l'extérieur.
Pencereden dışarı bak.
Regarde par la fenêtre.
Dışarı bak Zhaan!
A terre, Zhaan!
Dışarı bak. Cennet yanmıyor.
Regarde dehors.
Bana bir iyilik yapıp dışarı bakar mısın? Pencereden bak.
Soyez gentil, jetez un coup d'œil dehors.
Dışarı bak.
Regarde dehors.
Parmaklıklar arasından, dışarı bakıyorum.
A travers les barreaux, je regarde vers l'extérieur
Ne güzel bir insan, sadece dışarıdan bakıldığında değil gerçekten bir iç güzelliği var, sence de öyle değil mi?
Elle est vraiment belle, pas seulement physiquement, elle a aussi une beauté intérieure, non?
Hayır. Sen neden dışarıya bakıyorsun?
Pourquoi tu regardes dehors?
Kim, bak eğer dışarı çıkmazsan Daniel buraya gelecek.
Écoute. Si t'y vas pas, il va venir ici.
Açık sarı saçlı, sıcak bakışlı biri sana aşık olmuş.
Une chevelure d'un blond vénitien, des yeux marron chaleureux, qui vous a aimé.
Evet, bak, sen 17 yaşındasın, eğer dışarı çıkmak istiyorsan, çık.
Ecoute, tu as 17 ans, si tu veux sortir, sors.
Dalağım dışarı fırlamış vaziyette yolun ortasında yatıyorum... ve bir bakıyorum, bir dansözle birlikte güle oynaya geliyor.
Je suis par terre avec la rate qui me sort du ventre... et je le vois rappliquer avec une danseuse du ventre.
Joe, dışarıya bir bak.
Joe, regarde à l'extérieur. Elle y est allée.
Siz bakın, ben dışarıda bekleyeceğim.
J'attendrai à l'extérieur.
Dışarı çık da bir bak!
Vas-y!
Dışarıdan bakılınca öyle ama ona yakınlaştıkça başka şeyler ortaya çıkıyor.
En apparence. Crois-moi, vue de près, c'est autre chose.
- Ama bak, o altın kılıcıyla canavarın karnını yarıp dışarı çıkmış.
- Mais voilà, à l'aide d'une épée d'or, iI a ouvert Ie ventre de Ia bête.
- Dışarıdaki O tipe bir bak da öyle söyle.
- Occupe-toi du type dans le jardin.
Onun adına özür dilerim. Bak, tüm saygımla dışarı çıkıp öylece gezinmene müsaade edemem, tamam mı?
Je m'excuse pour elle, je... Ecoutez, avec tout le respect que je vous dois je ne peux pas vous laisser librement déambuler, OK?
O treni durdurduğumuzu ve dışarı çıkıp bakınca zamanın gerçekten ne olduğunu görebildiğimizi düşün.
Imaginez si nous pouvions l'arrêter en descendre, explorer et voir le temps pour ce qu'il est vraiment.
Bebeğin odasının penceresi açık, merdiven de hâlâ orada. İçerden dışarıya her yere bak.
La chambre du bébé est ouverte, l'échelle est toujours là, passe le sol au peigne fin, de l'extérieur vers l'intérieur.
Çık dışarı, gözlerinin içine bak ve aradığını söyle.
Sortir, - les regarder dans les yeux et leur dire que tu as fait cet appel.
Bak tam burada yazıyor, beslenmek için dışarıdalar.
Ce truc dit qu'ils sont en liberté en quête de nourriture.
Bak, bu yüzden sana hep söylüyorum - çünkü dışarısı güvenli değil.
C'est pour ça que je suis tout le temps sur ton dos : C'est dangereux dehors.
İçeriye bir bakıp, kimliğini kullanmam için bana benzeyen biri bulacaktın ve sonra dışarı çıkıp o kimliği bana verecektin, ben de içeri girecektim.
Tu devais entrer vite fait pour récupérer la carte d'identité d'un sosie et me les apporter pour que je puisse entrer! - Quoi?
Dışarıdan bakıldığında çok muhafazakar. Ama içi çok fena.
Tu sais, l'éducation que j'ai reçue était un peu trop conservatrice.
Dışarıdan bakıldığında öyle olabilir, ama arkasındaki anlama bakın.
En surface peut-être, mais allez au-delà.
Benim dışarıda başka birşeyler yapmam gerekiyor. Ama ben burada bebek bakıcılığı yapıyorum.
Au lieu de jouer dehors, je fais du baby-sitting!
Hayır Fez bak, Bazooka Joe zamanın uçtuğunu görmek istemiş bu yüzden de saati pencereden dışarı atmış.
Non Fez, Bazooka Joe voulait voir fuir le temps... alors Mort a jeté l'horloge par la fenêtre...
Bak Elliot, eğer o kız seni geri çevirmişse demek ki dışarıda daha iyi bir kız var ve sen de onu bulacaksın.
Dis-toi qu'il y a une fille qui t'attend quelque part et que tu vas la trouver.
Pencerenden dışarıya bakıyorsun.
Tu regardes au-dehors.
Dışarı bak, Eddie.
Fais gaffe!
Bak, Dilini dışarıya çıkarmışsın.
Regarde tu tires la langue. Quelle folie.
Dışarıdan bakınca karışık duruyor.
Tout ça peut paraître déroutant, vu de l'extérieur.
- Şu dışarı bakana da bak.
Le petit oiseau va sortir.
Otis, dışarı bir bak.
Jette un oeil dehors, Otis.
Bak Wendy. Dışarı çıkmak zorundasın.
Il faut que tu sortes!
Bak, yardımların için sağol ama artık seni dışarı çıkarıyorum.
Je te remercie pour ton aide, mais tu peux partir maintenant.
Başka başka şekillerde, dışarıdaydık, içeriye bakıyorduk.
Presque partout, on n'était que spectateurs à l'extérieur.
Tam konuşurken, ne konuştuğumu Tanrı bilir, bakışlarımın odanın diğer kısmına sürüklenmesine izin verdim, aynı ağzımın beynimden geçenlerin dışarı çıkmasına izin vermesi, ve dilimden yuvarlanıp gitmeleri gibi,
Alors pendant que je raconte Dieu sait quoi, je laisse mon regard se perdre dans la pièce, alors que ma bouche autorise les réflexions que me dicte mon cerveau et qui roulent sur ma langue comme des boules de gomme.
Dışarıya bak!
Surveille dehors!
Ne dersin, Dışarı çıkıp, bir süre daha oynamak isterler mi, bir bak bakalım.
Tu veux aller voir s'ils veulent jouer avec toi un moment?
Bak, bunu anlamaya çalışmalısın. Sonia bu aralar kötü durumda çünkü gazeteden iş bulamıyor. Bütün gününü dışarıda tiyatrodan arkadaşlarıyla geçiriyor.
Essaie de comprendre, Sonia déprime parce qu'elle n'a pas de boulot au journal.
Gardiyanlar arkalarına bakıp gülerek dışarı çıkar.
Les gardiens sortent du champ, en regardant par-dessus leurs épaules, se moquant de moi,
Dışarıya bak!
Tention! Rires

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]