Endişelenecek hiçbir şey yok tradutor Francês
77 parallel translation
Endişelenecek hiçbir şey yok. Maaşınla ikinizin de iyi bir şekilde yaşayacağını düşünüyor.
Mais ne vous inquietez pas, il pense que vous pourrez tres bien vivre tous les deux sur votre salaire.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Ne t'en fais pas.
Endişelenecek hiçbir şey yok, hem de hiçbir şey. Ne vakit dara düşsen her daim yanındaydım, değil mi? Düğün marşı başladığında da yanında olacağım.
Écoute, Cathy... il n'y a rien qui doive te tourmenter.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Daikichi, ne sois pas découragé.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Tu n'as aucun problème.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Tout va très bien.
Harcayacak bir sürü paramız var ve endişelenecek hiçbir şey yok.
On a du fric à dépenser et pas de soucis.
Tıpkı annesinin kollarındaki bir bebek gibi. Endişelenecek hiçbir şey yok.
Comme un bébé dans les bras de sa mère.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Te fais pas de souci.
Ailemdeki problem bende yok. Endişelenecek hiçbir şey yok.
Comme je n'ai pas ce problème de famille, il ne faut pas s'inquiéter.
Moa, endişelenecek hiçbir şey yok.
Moa, il n'y a pas à s'inquiéter.
Endişelenecek hiçbir şey yok, Mary.
Faut pas vous en faire, Mary.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Il n'y a pas de quoi s'inquiéter.
- Endişelenecek hiçbir şey yok. - İçecek bir şeyler ister misiniz?
Ne te reproche rien.
Sana söyledim, endişelenecek hiçbir şey yok.
Tu n'as rien à craindre. Ménélas et son armée sont exténués.
Weebo, endişelenecek hiçbir şey yok.
Il n'y a pas à s'inquiéter.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
- Quoi? - Il n'y a pas à s'inquiéter.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Rien d'inquiétant. Pas le moindre bobo
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Inutile de s'angoisser.
Üzgünüm ama yönetmeliklerimiz buna izin vermiyor. Endişelenecek hiçbir şey yok.
Ils sont en bonne santé, bien logés et en sécurité.
Bence endişelenecek hiçbir şey yok, tamam mı?
Je ne pense pas qu'il faille s'inquiéter.
Yani endişelenecek hiçbir şey yok.
Donc il n'y a pas de quoi s'inquiéter.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Vous n'avez pas à vous inquiéter.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
t'as vraiment pas à t'inquieter.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
T'as pas à t'inquiéter.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Ne vous inquiétez pas.
Endişelenecek hiçbir şey yok... dexter için.
Vous n'avez pas à vous inquiéter. Avec Dexter, je veux dire.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Tu n'as pas à t'inquiéter.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Je t'assure qu'il n'y a pas de souci à se faire.
Karakoldayım ve bir elbise giyiyorum... ama endişelenecek hiçbir şey yok.
Il est au commissariat et il porte une robe... mais rien d'inquiétant.
Morgan onlarla birlikte. Güven bana. Endişelenecek hiçbir şey yok.
- Morgan est là, alors crois-moi, il n'y a aucune raison de s'inquiéter.
Fahri anahtar da öyle. Ev konusunda bana güvendiğin için teşekkürler baba. Endişelenecek hiçbir şey yok.
Il a refusé de faire la queue pour m'acheter des billets d'opéra... parce qu'il devait aller à - je l'ignore.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
- Je... - Tu n'as absolument rien à craindre, parce qu'il est fait en silicone.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Tu n'as pas rien à craindre.
İnan bana, endişelenecek hiçbir şey yok.
Crois-moi, tu n'as aucune raison de t'inquiéter.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Pareil. Pas de souci.
Hem endişelenecek hiçbir şey yok çünkü ben artık "Koothrapenny" nin esmer yarısıyım.
D'ailleurs, tu n'as pas a t'inquiéter. parce que maintenant, je suis la moitié sombre des "Koothrapenny".
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Il n'y avait pas à s'en faire.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Il n'y a pas de quoi s'inquiéter
Seni temin ederim, endişelenecek hiçbir şey yok.
Je te l'assure, tu n'as pas à t'inquiéter.
- Endişelenecek hiçbir şey yok demek?
Pas de quoi s'inquiéter, hein? Non.
Ben mi? Endişelenecek hiçbir şeyim yok. Hiçbir şey.
Moi, je n'ai pas à m'inquiéter, je n'ai plus rien.
Kesinlikle, endişelenecek hiçbir şey yok.
Vous en voulez aussi?
- Endişelenecek hiçbir şey yok, tamam mı?
Va savoir! Rien à craindre encore.
Dinle, bunu söylediğime üzgünüm ama Fisher'ın sakladığı hiçbir şey yok. Şimdi de sayende, endişelenecek hiçbir şeyi yok.
Désolé de vous annoncer ça, mais Fisher n'a rien à cacher et, grâce à vous, il n'a plus rien à redouter.
Her neyse... Genellikle bunu rapor ederiz ama hiçbir şey çalınmamış olduğundan endişelenecek bir şey yok.
De toute manière, on a rédigé un rapport, étant donné que rien n'a été volé, il n'y a aucune raison de s'inquiéter.
Endiselenecek hiçbir sey yok.
Pareil. Pas de souci.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
C'est bon.
Endişelenecek bir şey yok. Hiçbir sorun çıkmayacak.
Pas d'inquiétude à avoir, tout va bien se passer.
Bak, sana endişelenecek hiçbir şey yok demiştim.
Faut pas que tu t'en fasses.
- Yaptığımız şeyin ortaya çıkmasını engellemek için ama gerçekten endişelenecek hiçbir şey yok.
- Et pour quelles raisons? - Pour me dédouaner de ce qu'on est en train de faire.
hiçbir şey yok 457
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey yok mu 23
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey yok mu 23
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71