English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ E ] / Eğer istemiyorsan

Eğer istemiyorsan tradutor Francês

1,216 parallel translation
Eğer istemiyorsan, gelecek sene yeni takıma katılmana gerek yok.
N'entre pas dans l'équipe l'an prochain si tu ne veux pas.
Eğer istemiyorsan, vaktini kargo ambarında geçirebilirsin. Anlaşıldı mı?
Sinon, vous pouvez rester ici, dans la salle de chargement.
Eğer istemiyorsan değişmek zorunda bile değilsin.
Tu peux rester comme ça, si tu veux.
Eğer istemiyorsan, Darağacında bitmek ;
Si tu ne veux pas Finir sur la potence
Eğer istemiyorsan...
Non, pas si tu...
Ama eğer istemiyorsan da hiç kimseye söylemem.
Tant qu'il n'est pas l'égaliser Je ne dirai rein à personne.
Eğer istemiyorsan, Bırak ki buradan hep birlikte çıkıp gidebilelim Rygel.
Si tu ne la veux pas, Rends-la et allons-nous en.
- Eğer gitmemi istemiyorsan, sadece söyle. - Hayır, hayır.
- Si tu ne veux pas que je sorte, dis-le.
Peki. Eğer benimle dans etmek istemiyorsan, ben de dans edecek birini bulurum.
Si tu ne veux pas danser avec moi, je trouverai un autre partenaire.
Eğer gitmek istemiyorsan gitme.
Tu ne veux pas venir, ne viens pas.
- Eğer yapmak istemiyorsan tamam.
- Si tu ne veux pas le faire...
Eğer onu görmek istemiyorsan bavulları işe götür.
Si tu veux pas la voir, laisse la valise au travail.
Eğer onu görmek istemiyorsan.
Sauf si tu veux la voir.
Eğer katılmak istemiyorsan, sorun değil.
Si tu ne veux pas participer, d'accord. Mais me gêne pas.
Peki, eğer konuşmak istemiyorsan, belki bu konuyla ilgili bir şey yapmayı düşünmelisin.
Si vous refusez d'en parler, peut-être devriez-vous prendre des mesures pour régler ça.
Merak ettim. Eğer konukçu olmak istemiyorsanız, neden bizi aradınız?
Pourquoi être venus nous trouver si devenir hôte ne vous intéresse pas?
Eğer laboratuvar partnerim olmak istemiyorsan... bunu anlarım.
Si tu ne veux plus de moi en chimie, je comprendrai.
Eğer tabi sizi yetkililere teslim etmemi istemiyorsanız.
Vous préférez être livrés à la justice?
Eğer tabi bunu benim yapmamı istemiyorsan.
Ou je dois m'en charger?
Eğer bu bebeği istemiyorsan, Homer ve ben seni bir yere götüreceğiz.
Si tu n'en veux pas, nous connaissons un endroit.
Eğer buraya gelip ona egzersiz yaptırmak istemiyorsan... kendim yapmak zorundayım.
Si tu veux pas des mômes, c'est moi qui dois m'y coller.
- Eğer bugün seans istemiyorsan sorun değil.
- On n'est pas obligé d'avoir une séance.
Eğer birisine göstermek istemiyorsan siyah iç çamaşırı almazsın.
Les dessous noirs, on veut les montrer.
Louie, eğer sen de Frank'in yanına gömülmek istemiyorsan. Bize, bu gizemli, hayalet gibi iz bırakmayan götoş hakkında bildiğin her şeyi anlatma zamanı geldi.
Si tu veux pas être enterré avec Frank, dis-nous tout ce que tu sais de ce fantôme, de ce tueur impossible à repérer.
Eğer hiç bir şey almak istemiyorsan, zamanı geldiğinde vasiyeti reddedersin.
Tu n'as qu'à y renoncer quand l'heure viendra.
Eğer lanetimi istemiyorsan...
Si tu ne veux pas ma malédiction,
Eğer gitmesini istemiyorsan tabiî.
Quoi, maintenant?
Lütfen yerinize oturun. Tabiî eğer sıranın sertliğine itiraz etmek istemiyorsanız.
Asseyez-vous, si vous n'objectez pas à la dureté de la chaise.
Hey, bak eğer evlenmek istemiyorsan, anlayışla karşılarım.
Je comprends si tu ne veux pas continuer.
Eğer gitmemi istemiyorsan, söyle gitmem.
Si tu ne veux pas que j'y aille, dis-moi.
Lindsay, eğer benimle birlikte şeker vermek istemiyorsan sadece bana söyleyebilirdin.
Lindsay, si tu ne voulais pas distribuer | des bonbons, il fallait juste me le dire
Eğer Richard'ı görmemi istemiyorsan görmem.
Je voulais te dire... Je ne reverrai plus Richard.
Eğer birlikte olmak istemiyorsanız, boşanma davası açmalısınız.
Vous devrez demander un divorce.
- Eğer onları istemiyorsan.
- Si tu le veux pas.
Eğer konuşmanıza devam etmek istemiyorsanız, sırada konuşmak için Şili temsilcisi var.
Si vous avez décidé de ne pas poursuivre votre déclaration... la parole est maintenant au représentant du Chili.
Tabii eğer kolumda sigara söndürmek istemiyorsan.
Saufsi tu préfères m'écraser des clopes sur le bras.
Eğer pratik yapmak istemiyorsan ben dans etmek istemiyorum.
si tu ne pratiqueras pas, Je ne danserai pas avec toi.
Bak, eğer benimle gelmek istemiyorsan hayır demen yeterli.
Écoute, si tu ne veux pas m'accompagner, dis-le.
Evet, güzel çocuk... Eğer Hugo dostumuzun gelip yüz şeklini değiştirmesini istemiyorsan....... sane tavsiyem onu bana vermen olacak.
Aussi, mon mignon... si tu ne veux pas que Hugo ici présent te refasse une beauté... je te conseille de me céder la chose.
Şey, eğer Bollingsworth işini istemiyorsan...
Si tu ne veux pas faire ce travail...
Eğer arkadaş istemiyorsan, kendin bilirsin.
Bon, vous refusez d'être mon ami.
Eğer bunu istemiyorsan.
Sauf si t'as une idée en tête.
Eğer bir katil olmak istemiyorsan, o zaman bütün bu silahları neden taşıyorsun?
Si tu ne veux plus tuer, pourquoi portes-tu toutes ces armes?
Eğer gerçekten birilerine zarar vermek istemiyorsan, başka bir yolunu bulursun.
Si tu ne veux blesser personne, tu trouveras un autre moyen.
Şimdi, eğer sonunun arkadaşlarınınki gibi olmasını istemiyorsan beni tekrar genç olmak isteyen istekli ruhlara götürmeni istiyorum.
Présente-moi à d'autres mes désespérées qui veulent rajeunir, à moins que tu ne veuilles finir comme tes amies.
Eğer işinizden olmak istemiyorsanız.
Si tu veux garder ta place.
Eğer o kabloyu görmek istemiyorsan, başka bir ev bak.
Si tu ne veux plus de ce câble, cherche une autre maison.
Hayır, eğer gemideki arkadaşlarını kurban etmeyi istemiyorsan olmaz.
Non, à moins que vous ne vouliez sacrifier tous vos amis.
Eğer yardım etmemi istemiyorsanız..
Si vous ne souhaitez pas utiliser mes services...
Tabii ki eğer kalmak istemiyorsan.
A moins bien sûr que vous ne vouliez rester.
Eğer Bayan Gilmore'un yardımını istemiyorsan, yine de yarına kadar bitirmek zorundasın.
Si vous refusez l'aide de Mlle Gilmore, vous avez jusqu'à demain.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]