Eğer mümkünse tradutor Francês
294 parallel translation
Eğer mümkünse bu yoksul arkadaşa bir iş... bulabilmesi ve hayatını kazanabilmesi için yardım et.
"Cher Helius, " Accepte, si tu le peux, ce pauvre diable
Bazı gerçekleri keşfetmeye çalışıyoruz önceki Bayan de Winter'ın öldüğü gün yaptıklarıyla ilgili 12 Ekim, geçen sene ve eğer mümkünse, bize söylemenizi istiyorum bu adı taşıyan biri, o gün sizi ziyaret etti mi?
Le 12 octobre, il y a un an. Vous souvenez-vous avoir reçu quelqu'un de ce nom?
Sizce, eğer mümkünse, bu gece beni bağışlayabilir misiniz?
Pourriez-vous vous passer de moi?
Sizce, eğer mümkünse, bu gece beni bağışlayabilir misiniz?
Pourriez-vous me donner ma soiree?
Eğer mümkünse, izin verir misiniz?
Si c'était possible...
Eğer mümkünse 78 mahsulü olsun.
Du Moët et Chandon, mais de 1878.
İsa eğer mümkünse, hayata geri dönmesini sağla ve bana,
Ô Jésus... si c'est possible, permets-lui de revenir à la vie. Donne-moi la parole.
İki çok önemli sözcüğü atladınız : "eğer mümkünse."
Vous avez oublie deux mots tres importants "si possible".
Sana eşlik edecek. Sana eğer mümkünse saygıdeğer bir hava verecek.
Ça vous donnera l'air plus respectable, si c'est possible.
Eğer mümkünse, jürinin kararını bu gece vermesini isteyeceğim.
Si c'est possible, je voudrais que le jury entre en délibération avant la nuit.
Teşekkür ederim, eğer bana ihtiyacınız yoksa, erken de dönerim, eğer mümkünse. - İyi geceler, efendim.
Si vous n'avez besoin de rien, je vais dormir, si je peux.
Emirlerinizi alabilirm... eğer mümkünse.
Décampez immédiatement... si vous pouvez.
Ne demek istiyorsun, eğer mümkünse?
Comment ça, si on peut?
Eğer mümkünse, Prusya ile barış yapmak istiyorum, ordumuz şu anda.. Almanları yeniyor.
Si j'ai bien compris, vous voulez conclure la paix avec la Prusse, alors que notre armée est en train de vaincre les Allemands.
Eğer mümkünse önce banyo yapmalıyım.
Mais avant, j'aimerais bien prendre un bain.
- Eğer mümkünse, efendim, kalmak isterim.
PING-CHO : Si je le peux, mon Seigneur, j'aimerais rester. KHAN :
Ara ve yok et, eğer mümkünse tabi.
Il faut chercher le contact avec l'ennemi!
Eğer mümkünse, sen de yemin etmelisin.
Et s'il l'est, tu dois le prononcer.
Eğer mümkünse önceki maaşımla fabrikaya geri dönmek isterim.
Pourrais-je retourner à la fabrication tout en gardant mon salaire actuel?
Ve şimdi, madam, eğer mümkünse bazı cevaplar verebilir misin.
Si vous aviez maintenant la gentillesse de fournir quelques réponses.
Eğer mümkünse.
Je vous en prie.
Eğer mümkünse sokaktakileri bu konuda haberdar ederek bana yardım edebilirsiniz, Bay Whittier.
Vous m'aiderez en prévenant les gens de la rue. M. Whittier!
Eğer mümkünse, Barnes'e söyle şu raporları bu akşam kulübe getirsin.
Alors, dis à Barnes d'apporter les rapports ce soir au club.
Eğer mümkünse uzunlamasına.
Dans la longueur, je préfère.
Sokak köşelerinde, eğer mümkünse, kaçının Bay Cyclops.
Des rues que vous avez évitées, monsieur le cyclope.
Teklif ettiğiniz balonun projelerini görmek isteriz eğer mümkünse.
Nous aimerions voir les plans de votre projet de ballon, si c'est possible.
Eğer mümkünse.
S'il vous plaît.
Rahatsızlık vermek istemem ama, eğer mümkünse çok sevinirim, tabi şunu da verdiğim rahatsızlığın küçük bir telafisi olarak bıraksam, yersiz olmaz görüşündeyim.
Je ne veux pas vous importuner, mais s'il était possible de le visiter, je pourrais vous offrir une compensation pour le dérangement. C'est tout à fait normal.
Şey, aslında, eğer mümkünse yola erken çıkmak isterim, yani...
Quand vous voudrez. Eh bien, j'aimerais partir tôt, si possible.
Eğer mümkünse, bunun bir parçası olmayı isterdim.
Si ça ne dérange pas, j'aimerais vraiment participer.
Eğer mümkünse tabi.
Si c'est possible.
Şey diyeceğim,... eğer mümkünse, ... yaranı gösterebilir misin?
C'est juste... je voudrais... je voudrais voir ta blessure.
- Evet, lütfen. Eğer mümkünse Bay...
Je voudrais voir monsieur...
Yarın... eğer mümkünse.
Demain. Si vous le pouvez.
Bu benim şova giriş konuşmam eğer mümkünse bunu Bay Randall'la konuşmak isterim.
La présentation de mon numéro. Je voudrais que M. Randall la lise.
Eğer mümkünse, Joe, bir çavdar suyu daha at bakalım.
- Un autre whisky, Joe, s'il te plaît.
Ve eğer mümkünse, arabayı da kurtarın.
Et si c'est possible, essayez de sauver la voiture.
- Eğer mümkünse diğer odada uyuyacağım.
- Je - Je-Je vais dormir dans l'autre chambre.
Bir bağ kurmuş olmanız takdire değer bir şey fakat bu toplantının amacı... toplum içinde bulunmayı becerip, beceremediğini anlamak ve hatta eğer mümkünse, ne istediğini kendisinin karar vermesi.
Je trouve tout à fait admirable que vous ayez créé ce lien, mais je rappelle que le but de cet entretien est de déterminer ce qui est le mieux pour Raymond. Si oui ou non il est capable de trouver sa place dans la collectivité, et ce qu'il veut, au final, pour lui-même, s'il est possible de le déterminer.
Mısır polisini buna karıştırmamak isterim, eğer mümkünse.
J'aimerais éviter la police égyptienne, si possible.
Komutan, eğer mümkünse, buraya... ve buraya meşaleler istiyorum.
Commandant, si cela est possible, je désirerais une torche ici,... et ici.
Eğer mümkünse bir şey eklemek istiyorum.
Mais il y a une chose que je voudrais ajouter.
Eger mümkünse. Ancak... ne olursa olsun, gizlilik içinde.
En tout cas, discrètement.
Eğer mümkünse, bu gece gitmek istiyorum.
Oui, je veux partir ce soir, si c'est possible.
Yani doğrudan anlatmak istediğimize gelirsek eğer sence de mümkünse...
Et nous savons que vous y seriez très appréciée. Alors... pour en venir au fait... Si vous pouviez... envisager de...
Şimdi cennetten biraz yağmur, eğer senin için mümkünse.
Maintenant, un peu de pluie du paradis, je te prie.
Dr. Zubrovnik ölmeden önce karısına yemin etmiş. Eğer ahiretten dönmek mümkünse mutlaka dönecekmiş.
Le Dr Zubrovnik a juré à sa femme avant de mourir que s'il était possible de revenir de l'au-delà, il le ferait.
Pek çok kişinin çektiği eziyetin cezasını birinin ödemesi mümkünse eğer bu şimdi olacak.
Je vais essayer de vous faire subir en une seule fois toutes les tortures que vous avez fait subir à ces hommes.
Eğer insan olarak mümkünse, her zaman kavgadan kaçın.
Nous devons nous efforcer d'éviter de nous battre.
Eğer mümkünse 110 dolara ihtiyacım var. Bankadan çekerdim ama o zaman Linda öğrenir...
Si je les tire à la banque, Linda saura...
O zaman mümkünse eğer, yüz yaşına gelmeden önce... bu maçı bitirmek istiyorum, oldu mu?
Si vous voulez bien, j'aimerais finir cette partie... avant d'encaisser ma sécurité sociale.
mümkünse 99
eğer istersen 206
eğer beni seviyorsan 30
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer izin verirsen 26
eğer bilseydim 25
eğer istersen 206
eğer beni seviyorsan 30
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer izin verirsen 26
eğer bilseydim 25
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer ben 51
eğer öyle olsaydı 20
eğer varsa 60
eğer sakıncası yoksa 54
eğer ölürsem 16
eğer isterseniz 86
eğer olursa 24
eğer yapabilirsen 22
eğer yanılmıyorsam 39
eğer ben 51
eğer öyle olsaydı 20
eğer varsa 60
eğer sakıncası yoksa 54
eğer ölürsem 16
eğer isterseniz 86
eğer olursa 24
eğer yapabilirsen 22