English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ H ] / Hâlâ orada

Hâlâ orada tradutor Francês

1,090 parallel translation
Polisler hâlâ orada.
Les flics sont toujours là.
Hâlâ orada arabanın üstüyle oynuyor.
Dans le garage, à jouer avec la capote.
Ama Marks Co. hâlâ orada. Yıkılacağına dair söylentiler var. Allah korusun!
Mais Marks Co est toujours là... bien qu'on parle de démolir l'immeuble...
Hâlâ orada.
Il est toujours là-bas?
Hâlâ orada.
Il est toujours là-bas.
Hâlâ orada mı o adam?
Il est toujours là?
Oysa onlar hâlâ orada,... dehşetten çıldırmış bir hâldeydi.
Et pourtant, ils étaient assis là, rendus fous par la terreur.
Hâlâ orada mısın?
Tu es encore là?
- Ailen hâlâ orada mı?
- Tes parents y sont toujours?
- Debbie, hâlâ orada mısın?
Baisse ta radio.
- Annem hâlâ orada bir yerde.
Ma femme est toujours dedans.
Yaşlı kadın neden hâlâ orada çalışıyordu?
Pourquoi la vieille dame travaillait-elle là-bas?
La Forge hâlâ orada mı? - Evet, efendim.
La Forge est toujours en bas?
Ve eğer birine güvenmeseydim, hâlâ orada olabilirdim.
Et j'en serais probablement toujours là si je n'avais pas donné ma confiance à un homme.
- Elbette biliyorum. Hâlâ orada saklanan akrabalarım var.
- Bien sûr que je sais, j'ai des parents qui se cachent là-bas.
Hâlâ orada mı dersin?
Tu crois qu'il est là?
Hâlâ orada.
Il est là.
Ama altta yatan travma hâlâ orada.
Il ne ressent rien, mais le traumatisme est là.
- Mekik hâlâ orada mı?
- La navette est toujours là?
Keller hâlâ orada!
Keller est à l'intérieur!
Keller hâlâ orada!
Keller est à l'intérieur.
- Keller hâlâ orada!
- Keller est à l'intérieur!
Keller hâlâ orada!
Keller est encore à l'intérieur!
- Hâlâ orada.
- Elle est toujours là.
- Hâlâ orada. Kokusunu aldım.
Elle est toujours là, je l'ai sentie.
- Hâlâ orada mı?
- Elle est toujours là?
Lisa'nın hâlâ orada olduğuna inanmak istiyor.
Il veut croire que Lisa est encore là.
- Kramer, hâlâ orada mısın?
Kramer, tu es toujours là?
Hâlâ orada Jakob.
Elle est toujours là, Jakob... la glace.
İşte hâlâ orada.
Elle y est toujours.
- Hâlâ orada mısın?
- Vous êtes toujours là?
Hâlâ orada mıydı?
Elle était encore là?
Hadi bize bildiğin tüm süslü lafları göster. Ne? Sen hâlâ orada mısın?
Fallait sortir tes mots savants.
Ertesi sabah hâlâ orada asılıydı.
Au matin suivant, il était pendu là.
Hâlâ orada olacağını söylediğini sanıyordum.
Je pensais que tu m'avais dit que tu serais encore là. Hum...
Orada hâlâ su var mı?
Elle a encore de l'eau, | cette source?
O şerefsiz orada mı hâlâ?
Toujours là, ce connard?
Orada durmakta olan ve hâlâ bulunan yıldızlar denizciler tarafından denizdeki yerlerini belirlemek amacıyla kullanılırlar.
Les marins ont toujours utilisé les étoiles pour s'aider à déterminer leur position en mer.
Orada hâlâ biri var mı?
Y'a toujours quelqu'un?
Peki pusudakiler, orada hâlâ cümbüş mü yapıyorsunuz?
Alors les embusqués, vous faites toujours la nouba?
Federasyon'a ait bir gezegende yakalanan... bir subayınızı kurtarma görevi... ki orada bulunma nedeni de hâlâ belirsiz.
Le sauvetage d'un de vos officiers qui s'est aventuré sur une planète de la Fédération pour une raison que j'ignore.
Bazıları da, orada hâlâ çok gizli projeler yapıldığını söylüyor.
Et certains disent qu'il y a un projet top secret en cours là-bas.
Alo, Bayan Polasek orada mı hâlâ?
Oui, bonjour. Est-ce que madame Polasek est encore là?
Orada ne var ki? Yapma, sen akıllı bir kızsın. Bunu hâlâ anlayamadın mı?
Allons, une fille aussi intelligente et vous n'avez pas encore deviné?
Orada hâlâ yaşayan birilerinin olduğuna inanıyorum. Onlara her türlü şansı vereceğim.
Je pense qu'il y a des hommes qui sont encore en vie et j'aimerais leur laisser toutes leurs chances.
Hâlâ orada oturur.
Il y est encore.
Orada başka kiracı var Fran. Başkası yaşıyor. Ama kontrat hâlâ onun adına.
Tenez, M. Selby.
Tekrar ortadan kaybolmadan önce tüm mürettebatını kurtardık ama Dünya Kuvvetleri orada hâlâ bir anormallik olduğunu düşünüyor.
On a évacué avant qu'elle ne s'évanouisse... mais les Forces croient à une anomalie.
Yani orada hâlâ bir yaşam formu olabilir.
Une forme de vie a pu s'y maintenir.
Orada durdum. Hava hâlâ karanlıktı.
Je me suis arrêté, il faisait encore sombre.
Orada ne halt ediyorsunuz? Neden hâlâ gitmediniz?
- Vous êtes encore là?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]