English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ I ] / Ilk gün

Ilk gün tradutor Francês

1,703 parallel translation
Hayata geldiğim ilk gün, tekrar hayata geldiğim ilk gün.
Ma naissance et ma renaissance.
Yarın ilk gün.
Le jour se lève tôt demain.
Yalnızca, harika bir ilk gün yaşattığınız için teşekkür etmek istedim.
Je voulais vous remercier pour cette bonne 1re journée.
Yeni patronla ilk gün, ha?
Premier jour avec le nouveau patron?
O gün Global Dinamik'teki son ve buradaki ilk günümdü.
Mon dernier jour à Global et mon premier ici.
Cehennemde ilk gün.
Quel premier jour...
Çocuğumu kucağıma aldığım ilk gün.
Le jour où j'ai eu mes enfants.
Rock Haven'a geldiğim ilk gün, Tanrı ile olabilmek için... Buranın uygun bir yer olduğunu, hemen hissetmiştim.
Le premier jour où je suis arrivé à Rock Haven, j'ai senti tout de suite que c'était un endroit idéal... pour m'unir avec Dieu.
Daha ilk gün sana ne demiştim Vanessa?
Je t'ai dit quoi le premier jour où tu es venue, Vanessa?
Döndüğün ilk gün didişmeye başladın demek.
Wouah, on est téméraire dès son premier jour!
Kaçmaya çalışırken ilk gün vurulmuş. Bazı insanlar hiç değişmiyor.
Il a été abattu le jour de son arrivée au bagne pour tentative d'évasion.
Topraklarınızdan, karanlığı nasıl def ettiğinizi anlatan "Beowulf'un Şarkısı" nın söylendiği ilk gün. Sizin gününüz.
Le vôtre.
Karşılaştığımız ilk gün...
Notre premier rendez-vous!
Onunla okula döndüğün ilk gün tanıştım, seni yatıştırmaya çalıştığında. Ve ben de senin gibi onun isterik olduğunu düşünmüştüm.
On s'est parlé pour ton retour au lycée et je I'ai appelée quand tu as paniqué.
Kaçıranı ilk gün sonunda yakalayamazsak, olayın sadece % 10'u çözülebiliyor.
Si on ne les retrouve pas la première journée, seulement 1 0 pour cent des cas sont résolus.
Daha ilk gün, ceketini kaptırdı.
Le tout premier jour, sa veste s'est coincée dedans.
Bunu ilk gün yapmalıydım.
J'aurais dû le faire le premier jour.
Seni bu eve geldiğin ilk gün sevmiştim.
"Je vous ai aimé.. .." dès le jour de votre arrivée.
Geçen Noel'de bize geldiği ilk gün, ilk anda.
Et moi aussi, j'ai aimé votre frère dès que je l'ai vu. La toute première fois c'était lors de Noël dernier.
Ama sana yemin ediyorum ki o gün geldiğinde, benzeri cumhuriyetin ilk günlerinden beri görülmemiş bir hesaplaşma olacak.
Mais je vous donne ma parole quand ce jour viendra, il y aura un renouveau des traditions qui n'on pas été vues depuis les débuts de la république.
İlk iki gün sadece tek bir kişi sürekli oradaymış.
Les deux premiers jours, quelqu'un était constamment là.
Buranın ilk sahipleri son tuğlayı krizden bir gün önce koymuş
Les fondateurs ont posé la dernière brique la veille du krach boursier.
Düşündüm de, anayollardan uzak ilk birkaç gün saklanılacak iyi bir yer.
Il y a peu de passage. C'est une bonne planque.
İlk birkaç gün içinde sosyalleştirilmezse asla insanlarla birlikte yaşamayı beceremez.
S'il n'est pas social durant les premiers jours, il ne sera pas apte à vivre avec les humains.
O gün sarhoştum. Hasta ilk olarak ezilmeye bağlı kırıklarla geliyor.
Patiente se présentant avec des blessures d'écrasement.
Kesin sonuçları almak birkaç gün sürecek, ama ilk sonuçlar elimizde.
Ça prendra quelques jours pour avoir des résultats concluants, mais on a les résultats préliminaires.
Winnipeg'in ilk yıllarında Kanada Pasifik Demiryolları geleneksel bir hazine arayışı düzenlerdi. Bu yarışmaya göre halk bütün gün şehirde dolaşıp sokakları ve mahalleleri gezecekti.
Aux premiers temps de Winnipeg, la Canadian Pacific Railway parrainait une chasse au trésor annuelle qui exigeait de nos citoyens qu'ils parcourent la ville toute une journée.
İlk uzun sahne, çocukluğumda her gün usanmadan tekrarlanan koridor halısının düzeltilmesi.
La 1 re scène est celle où il faut tendre le tapis de l'entrée. Rituel exaspérant répété chaque jour de mon enfance.
Maçtan sonra kundaklayıp eve götürmüşler ve birkaç gün sonra ilk tam maçımı izlemem için getirmişler.
On me ramena emmitouflé, après la rencontre. Quelques jours plus tard, j'assistais à un match complet.
İlk gün kapıda kuyruk olacak.
Vous aurez la queue dès l'ouverture.
Hanelere yapılan ilk iki saldırı arasında 20 gün var, bu sonuncusu dokuz gün sonra yapıldı.
Ils en ont besoin. Les 2 premiers braquages étaient espacés de 20 jours.
- Biz ilk sorduktan altı gün sonra.
- 6 jours après.
İlk gün için iyiydi, beyler.
Bon début, les gars.
İlk birkaç hafta, her gün işe beraber gidip geldik.
Les premières semaines, on covoiturait ensemble tous les jours.
- İlk gün sana ne demiştim, baba?
Qu'est-ce que j'ai dit le premier jour, papa?
Henüz iki aylıklar. İlk kez gün ışığına çıkıyorlar.
Ils ont deux mois mais c'est la première fois qu'ils voient la lumière du jour.
Katıldığım ilk bilim fuarı, ilk mikroskobumu aldığım gün. İngiliz Kanalı'nda yüzdüğüm zaman, kızakla aldığım altın madalya.
Il y a mon premier concours, mon premier microscope... la traversée de la Manche, ma médaille d'or en luge...
Öğretmenlik ve yazılı eserlerle geçen uzun bir hayatın ardından 1961'de, avukat Samantha Booke'un Alabama'ya yapılan ilk özgürlük yürüyüşüne katıldığı gün James Farmer Sr. hayata veda etti.
Après une longue vie consacrée à l'enseignement et à l'écriture, James Farmer Sr s'éteignit en 1961, la veille du jour où Samantha Booke, une avocate, embarqua à bord de la première Freedom Ride vers l'Alabama.
İlk başta gün yüzüne çıkmayan niteliklere sahibim. Bana bir şans verirseniz, bu işi kıvırırım. Sizi temin ediyorum.
J'ai des qualités qui brillent pas d'emblée... mais mettez-moi à l'épreuve et vous verrez.
- Tellal ilk ilanı o gün almış.
Le crieur a reçu sa 1re annonce le même jour.
Seninle ilk tanıştığımız gün hapse girdiğin yalanını uydurdun.
Vous nous avez dit que vous aviez déjà été arrêté.
İşe ilk başladığın zaman bir haftaya kalmaz ölür diye düşünüyordum sanırım altı gün falan dayanırdın.
Quand tu as commencé, je te voyais mort avant une narsemaine, qui équivaut à six jours, je crois.
Geleceğini göremediğim bir kız hayatıma girmişti. Aynı gün ileriyi görmem ilk defa beni hayal kırıklığına uğratmıştı.
La fille dont je ne peux voir l'avenir est entrée dans ma vie le jour où ma vision m'a fait défaut pour la première fois.
arkadaşınızın kızıyla bana ilk geldiğiniz gün kafanızda planınız hazırdı.
Rappelez-vous quand vous êtes venu à la banque avec la fille de votre compagne, je crois. Vous aviez votre projet en tête.
Bu Seela'nın ilk avı,... güce ihtiyacı olacak, çünkü bu üç gün boyunca sürecek.
C'est la première chasse de Seela, et elle aura besoin d'énergie, car cela durera trois journées entières.
Birkaç gün önce uyandım ve ilk kez Chris'ten haber alamayanların sadece annemle babam olmaması canımı sıktı.
Depuis quelques jours, je me sentais inquiète pour la première fois du fait que moi non plus, je n'avais pas de nouvelles de Chris.
İlk 3 gün yağmur hiç durmadı.
Et en plus, il a plu pendant les trois premiersjours.
Bir gün başka bir kadın olursa söz ver bana... - İlk bilen ben olacağım.
Promets-moi d'être la première à l'apprendre si cela arrive.
İlk gün geldi çattı.
- La rentrée est arrivée! Vous êtes prêtes, les filles?
Tamam, böyle bir olayın ardından, ilk birkaç gün bir çeşit kolektif şaşkınlık durumu görülebilir.
OK, au cours des premiers jours, de tels événements peuvent susciter une sorte d'étonnement collectif.
San Antonio'daki ilk bombadan üç gün önce ABD'ye geldiğini biliyoruz.
Il est bien arrivée aux USA 3 jours avant le premier attentat de San Antonio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]