Ne haberi tradutor Francês
2,219 parallel translation
Ne haberi?
Quelle histoire?
- Ne haberi?
- Quelles infos?
Kimsenin senin olaya karıştığından haberi yok.
- Personne ne sait pour vous. Je m'en suis assuré.
Kendini nasıl savunacaksın bakalım? Büyük haberi ne zaman vereceksin?
Quand vas-tu lui dire?
Katliamlardan haberi olmadığını söylemişti oysa.
Et Mikkelsen dit ne pas être au courant de ces massacres.
Güney Kharun onları aldattığınızı öğrenmemiş olur ve kazandığınız onca paradan kimsenin haberi olmaz.
Le Sud ne saura jamais que vous les avez escroqués et le monde ignorera tout de cet argent que vous avez engrangé.
Eğer köylülerimin haberi olursa sizi sağ bırakmazlar.
Si les gens de mon village apprennent ça ils ne vont pas t'épargner.
Bu haberi duyurmamak. Bu da basınla kesinlikle konuşmamak demek.
Il faut garder un couvercle hermétique sur l'histoire, ce qui veut dire que les médias ne doivent pas savoir.
Ve bende Avusturyalı piskoposun "Dünyanın Haberi" skandalını saklayarak yaptığı hatanın aynısını yapmak istemiyorum.
Je ne ferai pas l'erreur d'enterrer le scandale du jour.
Babamın bu olanlardan haberi olmamasından ilk kez mutluluk duyuyorum.
C'est la première fois que je suis heureuse que mon père ne soit conscient de rien.
Nasıl göründüğünün haberi yok,... ve bende de bunu ona söyleyecek yürek yok.
Il ne réalise pas à quoi il ressemble, et je n'ai pas le cœur de lui dire.
Yardıma ihtiyacı olan asıl o, çünkü haberi yok.
C'est lui, qui a besoin d'aide, parce qu'il ne sait pas.
Hiçbirinin haberi yok.
Personne ne le sait.
- Burada olduğumuzdan E'nin haberi yok. - Aslında buraya Vince için geldik. - Ne fark eder?
Vous vous foutez toujours de mon côté gentil catho conservateur, mais c'est pas vraiment ce à quoi je rêvais.
Cuma günü adaylığımı açıklamam gerekiyor fakat henüz Ben'in haberi yok.
Je me présente aux municipales. Ben ne sait rien.
Kiminle uğraştığından haberi yok.
Elle ne sait pas à qui elle a affaire.
Hiçbir şeyden haberi yok.
Elle ne sait rien.
Çember, haberi bile olmadan, bu işi halledecek.
Le cercle va s'en charger sans qu'ils ne le sachent.
Normalde iş yerinin dışına çıkmam ama patronum biz öğrenmeden önce basının haberi vermesini istemedi.
Je ne visite pas à domicile, mais le patron voulait pas que la presse l'annonce avant nous.
Hiç kimsenin bundan haberi olmayacak.
Personne ne doit savoir pour ça :
Hayır, Stuart'ın haberi olmamalı.
Non, non. Stuart ne connait pas ce genre de.
Haberi bile olmayacak.
Il ne le saura jamais.
Dostum, Craig, daha haberi bile yok.
Il ne s'en aperçois même pas.
Lucy, şu büyük haberi Brenda Teyze'ne söylemek ister misin?
Lucy, est-ce que tu veux partager ta grande nouvelle avec ta tante Brenda?
Başına iş açılmayacak, kimsenin haberi yok.
Personne ne sait que vous m'avez sauvée.
Fuller'in o odadan haberi yok muymuş?
Fuller ne connaissait pas la pièce?
Jared'ın ne yaptığımızdan haberi yoktu.
Jared ne savait pas ce que nous faisions.
Arseniğin yavaş yavaş verilmesiyle kurban zehirlendiğinden haberi bile olmaz.
Comme l'arsenic est ingéré petit à petit, la victime ne se doute souvent de rien.
Barney'nin olanlardan haberi yok.
Barney ne sait rien de tout cela.
İy haberi mi, kötü haberi mi duymak istersin? - Ne sanıyorsun?
Tu veux la bonne ou la mauvaise nouvelle?
Haberi yok.
Il ne sait pas.
Bilmiyorum. Başka kimsenin bundan haberi var mı?
Je ne pense pas.
Terra Nova'da olduğundan haberi yok.
Elle ne sait pas du tout qu'elle est à Terra Nova. - Doc, que se passe t-il ici?
Stuart'ın bundan haberi yok ama kadın çoktan biriyle görüşmeye başlamış.
Stuart ne le sait pas, mais elle voit déjà quelqu'un d'autre.
Haberi bile yok.
Il ne sait rien.
Basının da haberi olmasın, Jüpiter'in öbür tarafında tutun olayı.
La presse ne doit rien apprendre.
Sam'in asistanının Queens'teki o binadan haberi yokmuş ama dün garip bir olay olduğunu hatırlıyor.
L'assistante de Sam ne sait rien d'un immeuble dans le Queens, mais elle se souvient d'un truc.
Leonard, ben sadece ilginç bir yerel haberi paylaşıyordum.
- Leonard, je ne faisais que mentionner une information régionale.
Haberi bile olmaz.
Il ne le saura jamais.
Ve sen de onun haberi olmadan buraya geldin.
Et tu es venu ici pour qu'il ne le sache pas.
Lily'nin kafamın iyi olduğundan haberi yok.
Lila ne se doutes pas que je suis défoncé.
Takip edildiğinden haberi yok.
Elle ne s'en doute pas.
Ben genelde, ödünç verdiklerinden haberi olmayan insanların arabalarını ödünç alırım.
Et la plupart du temps j'emprunte la voiture des gens qui ne savent pas qu'ils me la prêtent.
Tamamen hem de. Kimsenin haberi olmaz. Konuyla alakası kalmaz.
Pour la vie, on ne s'occupe plus jamais d'elle.
Üzgünüm, oğlum. Kimsenin senden haberi olmaması lazım.
Désolé, mais personne ne doit savoir que tu es là.
Senin gibi, Beatles'tan bile haberi olmayan aklı havada 23'lük bir kızla yetinmez.
Alors que toi, tu t'amuses avec une sotte de 23 ans qui ne sait probablement même pas qui sont les Beatles.
İşler zaten yeterince kötü değilmiş gibi, Aslanların altına pusu kurdukları haberi başkanın kulağına geldi.
Comme si les choses ne pouvaient pas empirer, le gouverneur a appris que les Lions avaient volé l'or.
Sizi şimdi öldürsem kimsenin haberi olmaz.
Je pourrais vous tuer, personne ne le saurait.
Öyle mi? Bir haberi önemli kılan ne, Wes?
Et qu'est-ce qui rend une histoire importante, Wes?
Sadece kızak yarışı haberi yok, değil mi?
On ne parlera pas que d'Iditarod ce soir.
Haberi olmayacak.
- Il ne le saura pas.
haberin olsun 61
haberiniz olsun 32
haberin yok mu 27
haberim yok 19
haberim olsun 29
haberiniz yok mu 17
haberim yoktu 27
haberin var mı 66
haberim var 33
ne haber 496
haberiniz olsun 32
haberin yok mu 27
haberim yok 19
haberim olsun 29
haberiniz yok mu 17
haberim yoktu 27
haberin var mı 66
haberim var 33
ne haber 496