Ne hayat ama tradutor Francês
2,277 parallel translation
Bu kocanızı geri getirmez ama birinin hayatını kurtarmamıza yardım edebilir.
Ça ne ramènera pas votre mari, mais... ça pourrait sauver quelqu'un d'autre.
Hayatım, acı çektiğini biliyorum, ama bunun düğünle ne alakası olduğunu anlayamadım.
Chérie, je sais que tu souffres, mais je ne vois vraiment pas le rapport avec le mariage.
Normal bir hayat istedim ama "Bölüm" buna izin vermedi onu öldürdüler ve bir kaza gibi gösterdiler.
Mais la Division ne voulait pas. Ils l'ont tué, en faisant croire à un accident.
Ama bazen ona aldırmayıp beni buradan götürmene izin verseydim hayatım nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyorum.
Je ne peux m'empêcher d'imaginer ma vie si je l'avais ignoré... Si j'étais partie avec toi.
Ama bir kişi bile sadece kendi hayatını düşünürse ve bencilce davranırsa sonuç birimizin ölümü olur.
Seulement, si on ne pense qu'à sa propre survie, si on agit de manière égoïste,
Kim olduğunu söylemeyeceğim. Bunu sana hiç söylemedim ama bu yüzük hayatımda gördüğüm... -... en çirkin şey herhalde.
Je ne dis pas qui. mais cette bague est l'une des plus laides que j'ai jamais vue.
Tamam ama hayatım artık eskisi gibi normal olmayacak.
Eh bien... ma vie ne sera plus jamais normale.
Pek bir şey ifade etmeyebilir.. ... ama hayatımı bu ülke için tehlikeye attığımı biliyorsun, bunu biliyorsun.
Ça ne signifie peut-être rien, mais tu sais que j'ai risqué ma vie pour ce pays.
Kaçmayı nasıl becerdiğini bilmiyorum ama bir şeyi çok iyi biliyorum ki, gördüklerin hakkında tek kelime edersen hayatını kısa sürede ve çok acı vererek sona erdiririm.
Je ne sais pas comment tu as fait. Mais crois-moi, si tu parles de ce que tu as vu, ta mort sera longue et pénible.
Bu konuda kendime olan güvenimi ve pozitifliğimi korumaya çalışıyorum ama hâlâ hamile kalmadığın için çok korkuyorum, hayatım.
À propos de tout ça, mais chérie, ça m'inquiète vraiment Que nous ne soyons pas encore enceinte.
Ne hayat ama.
Quelle vie.
Ama Ellie'nin hayatından nasıl çıktınız?
Mais comment ne pas être dans la vie d'Ellie?
Muhtemelen farkında değilsin ama hayatımı değiştirdin tıpkı benim senin hayatını değiştirdiğim gibi.
Tu ne réalises sûrement pas, t'as changé ma vie autant que j'ai changé la tienne.
Ama bu tesisin hayatımı değiştirmediği anlamına gelmiyor.
Ça ne signifie pas que ce centre n'a pas changé ma vie.
Seung Jo'dan hoşlandığım doğru ama bu hangi branşı seçeceğimi etkilemez. İstediğim branşı seçeceğim çünkü bu benim hayatım.
mais la spécialité qu'il choisit ne me touche pas beaucoup. après tout.
... ama seni şarkılarımın başrolü yapmak daha istemiyorum. Artık şarkılarımdan çıkıp hayatımın başrolü olmanı istiyorum.
Mais je ne vais pas faire de toi le personnage principal de mes futures chansons. et deviens le personnage principal de ma vie.
Hayatımda gördüğüm en güzel kız senden hoşlanıyor, ama o suratsız beni beğenmemiş mi? Hadi oradan.
Tu plairais à la fille la plus canon que j'aie jamais vue, alors que la harpie ne veut rien savoir de moi?
Daha önce seninle direk olarak konuşmadığım için üzgünüm, ama umarım hayatım boyunca beni koruduğun ve kolladığın için şükranlarımı sunabilirim.
Désolée si... je ne T'ai jamais parlé directement, mais... j'espère que j'ai exprimé mon... immense gratitude pour toutes les faveurs que Tu m'as faites dans la vie.
Nasıl yaptım bilmiyorum ama ona verdiğim bütün sözleri yerine getirdim. Ve evlat, hayat buydu.
Je ne sais pas comment, mais je lui ai donné ce que je lui avais promis.
- Bak, üzgünüm, hayatım, ama ben 28 yaşında ki yeni evlenmiş kızımdan tavsiye alamam.
- Ecoute, je suis désolée, chérie, mais je ne vais pas prendre des conseils matrimoniaux de ma nouvelle mariée de fille de 28 ans.
Sen büyümek istemiyorsan sen bilirsin ama bana tavır yapma çünkü bu boktansa gerçek bir hayatı yeğlerim.
Si tu ne veux pas changer, ça va, mais ne sois pas fâché parce que j'ai envie d'autre chose.
Utanma hayatım, o ünlü biri... ama sıradan bir adam ve kendisi de mahcup.
Ne te trompes pas, ma cherie, tu es une star. C'est un simple d'esprit. Tu vois?
Boktan hayatına karşı gelmen için uğraşıyorum ama sen bir şey yapmıyorsun.
J'essaie de te forcer à te battre pour ta foutue vie, et tu ne le fais pas!
Tatlım bir aydır yazmadığım için çok üzgünüm, ama hayatımın nasıl olduğunu sana anlatmaya başlayamam.
Pardon de ne pas avoir écrit depuis un mois, mais si tu savais la vie que je mène...
Biliyorsunuz, eğer, hayatınızı planlayabilseniz de, ama hâlâ öyle olacağı anlamına gelmez.
On peut planifier sa vie, mais ça ne veut pas dire que ça arrivera.
Bu sabah kalktığımda beklediğim gibi bir şey olmadı. Ama hayatını ebediyen değiştiren günler gerçekten vardır.
Je ne m'attendais pas à ça en me levant ce matin, mais ce qui bouleverse une vie est souvent inattendu.
Ve en kötüsü, plaklar ve kalp bypass ameliyatlarını ele alırsak, gerçek şu ki acil durumlarda hayat kurtardıkları kesin, ama isteğe bağlı olarak yapıldıklarında bu işlemler yeni bir kalp krizinden korumuyor.
Dans un cas d'urgence les stents et les pontages coronariens peuvent sauver la vie, mais quand ils sont réalisés préventivement, ce qui est souvent ignoré c'est qu'ils ne protègent pas contre de nouvelles crises cardiaques.
Ama Roma'da bile eski hayatındaki insanlardan kaçamamış.
Mais même à Rome, il ne peut échapper aux gens qu'il a connus dans sa vie d'avant.
Ölmeden önce hayatın gözlerinin önünden geçer derler. Ama bu bana olmamıştı.
On dit que votre vie repasse avant qu'on meure, mais ça ne m'est pas arrivé.
Hayatım, Zor olduğunu biliyorum ama başka bir çocuğa bakacak durumda değiliz.
Chérie, je sais que c'est dur. Mais nous ne pouvons pas nous occuper d'un autre enfant en ce moment.
Alınma ama sosyal hayatın yok gibi.
Vous ne semblez pas avoir de vie sociale.
Ama bilmeni istiyorum ki, eğer bugün, zavallı ve ezik hayatımın son günü olsaydı ve son kez tek bir kişiyi görme imkanım olsaydı...
Mais je veux que tu saches, que si c'était le dernier jour de ma courte existence merdique et que je ne pouvais voir qu'une personne,
Bak, Buddy'nin seninle ne yaptığını ya da sana göre ne yaptığını tam bilmiyorum ama hayatına devam etmen lazım.
J'ignore ce que Buddy fait avec toi ou ce que tu crois qu'il fait, mais... passe à autre chose.
Ben böyle doğmamış olabilirim, ama bu benim hayatımın büyük bir parçası.
Je ne suis peut être pas née ainsi, mais je dois vivre avec.
Evet ama ayrıca kendini keşfetmek, hayatında bundan sonra ne yapacağını çözmek için bir yıla ihtiyacın olduğunu söyledin.
Oui, mais tu as aussi dit qu'il te fallait un an pour te trouver, savoir ce que tu voulais faire.
Ama Bender, bir robotun hayatı bir insanın hayatından daha değerli değil miydi?
Une vie de robot ne vaut-elle pas infiniment plus que celle d'un humain?
Hani hayatımda ilk kez bir ilişkim yok ama bunu hiç sorun etmiyorum.
Vous savez, pour la première fois de ma vie, Je ne suis pas en couple, et je suis d'accord avec elle.
Onu pek tanımazdım ama o böcekler hayatı olmuştu sanki.
Je ne le connaissais pas vraiment, mais... Ces insectes étaient toute sa vie.
Blair, o küpürleri Louis'in annesine gönderdiğim için özür dilerim ama her şey çok güzel oldu, o yüzden tadını çıkarıp hayatımıza devam edemez miyiz lütfen?
Blair, je suis désolée d'avoir envoyé tout ça à la mère de Louis, mais tout s'est bien terminé, donc on ne pourrait pas simplement apprécier tout ça et passer à autre chose?
Abed'i bilmem ama Jeff'in mahvedecek yeni bir hayat bulduğuna eminim.
Je ne sais pas pour Abed, mais je suis sûr que Jeff a trouvé une autre vie à détruire.
O dengesiz bir adam, sana söylemeliydim ama hayatında yeterince baskı vardı ve dikkatini dağıtmak istemedim.
Il est malade, et j'aurais dû te le dire, mais tu avais déjà assez de problèmes, et je ne voulais pas te déranger.
Ne demek tam bilmiyorum ama sanırım senin yeni bir hayat kurman ve benim kabullenmemle ilgili.
Je ne sais pas vraiment ce que ça veut dire. Mais je crois que je dois admettre que tu commences une nouvelle vie et que je dois l'accepter.
Kimse karşı çıkmıyor buna. Ama birinin hayatını almak kolayca kafandan atabileceğin bir şey değildir.
Mais prendre la vie de quelqu'un est quelque chose qu'on ne peux pas se sortir de la tête.
Hayatını mahvettim ve bunun için ne kadar özür dilesem azdır ama şehir merkezine inip geç kalmayı hiç de hoş karşılamayan avukatımın yanına gitmem lazım.
J'ai ruiné ta vie et tout. Et je suis vraiment désolé, mais je dois traverser la ville pour voir mon avocat, où le retard n'est pas toléré.
İlk evimiz. Ne hayatımız olabilirdi ama.
Ah, notre premiere maison, Quel vie on aurait eu ici!
Var hayatım ama bugün kapalıdır.
Oui, mais il ne reçoit pas aujourd'hui.
Geçmişe bakmamaya çalışıyorum ; ama eğer hayatımda değiştirmek isteyeceğim bir şey varsa, o da o gece olurdu.
J'essaie de ne pas penser au passé mais s'il y avait une chose que je puisse changer, ce serait cette nuit-là.
Alınma ama özel hayatım kimseyi ilgilendirmez.
Ne le prends pas mal, mais ma vie privée, c'est mon affaire.
Seni tanık olarak çağırabilirim ama hayatının daha fazla alt üst olmasını istemiyorum
Je pourrais t'assigner, mais je ne veux plus que ta vie soit à nouveau renversée.
Nasıl bir hayat yaşadığını bilmiyorum, ama bir baba olmak için uygun değilsin.
Je ne sais pas quelle vie tu mènes, mais tu n'es pas fait pour être père. Tu ne verras pas Catherine.
Farkında değilsin belki ama, hayatın boyunca hiç bu kadar savunmasız olmamıştın.
Tu ne le vois pas. Tu es plus vulnérable que jamais.
amazon 38
amalia 33
aman 633
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ama oldu 35
ama öldü 33
ama bu imkansız 78
amalia 33
aman 633
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ama oldu 35
ama öldü 33
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama biz 56
ama bu 445
aman be 76
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama biz 56
ama bu 445
aman be 76
aman anne 20
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
aman ya 22
ama neden ben 22
ama olsun 39
ama o 292
ama bilmiyorum 49
ama ne zaman 32
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
aman ya 22
ama neden ben 22
ama olsun 39
ama o 292
ama bilmiyorum 49
ama ne zaman 32