Ama ne zaman tradutor Francês
5,517 parallel translation
Ama ne zaman kırmızı ışık sönse alarmların çaldığının ve gözetim, merkezinin ofisimizi aradığını, mahkemeye çıkmak istemediğini, düşündüklerinin farkında mısın?
Mais chaque fois que ce signal rouge s'allume, des alarmes sonnent et la compagnie nous appelle, pensant que tu t'enfuis.
Ama ne zaman Jenna'ya baksam çok tuhaf şekilde gözünü bana dikmişti.
Mais chaque fois que j'ai regardé Jenna, Elle me regardait fixement avec ce regard super intense.
Ama ne zaman bir harekat raporu hazırlasam CIA çullanıp anlaşmaları iptal ediyor.
Mais à chaque fois que je fais une demande d'intervention, la CIA pointe ses fesses et commence à faire des accords.
Nerede gördüm bilmiyorum ama ne zaman biliyorum.
Je ne sais plus où, mais je sais quand.
Ama madem böyle istiyor, neden yapmıyorsun o zaman?
Mais si c'est ce qu'il veut, pourquoi ne pas le faire?
- Ne diyeceğini biliyorum ama bu işlere şimdiden başlamazsam ve gerçekten kansersem hepsini yapmaya zamanım kalmaz.
Mais si je ne saute pas sur ces choses, et qu'il se trouve que j'ai le cancer, Je n'aurais jamais le temps de toutes les faire. Pour l'instant c'est peu probable.
Açıkçası ne yaptıklarını anladığım zaman başta tuhaf gelmişti ama bir baktım hiç aklımdan çıkmıyor.
Quand j'ai découvert ce qu'ils faisaient, je trouvais que c'était un peu bizarre... mais je n'ai pas cessé d'y penser.
"Anlıyor değilim ama madem böyle birisin o zaman sakın bundan utanayım deme."
"Je ne comprends pas... mais si c'est ce que tu es, n'en aie surtout pas honte."
Ama sence de odadan çıkıp, hayata geri dönmenin zamanı gelmedi mi?
Mais tu ne penses pas qu'il est temps de sortir de cette pièce et recommencer à vivre ta vie?
Ama biz erkekler, her zaman beynimizle düşünmeyiz.
Nous les mecs, on ne pense pas toujours avec nos cerveaux.
Acı beni sınırlayamaz. Ama hâlâ hissedebiliyorum. Buradan gittiğim her zaman, sana hiç değer vermeyen adamlarla beraber olduğun için buraya gelemediğim her zaman.
La douleur ne me définit pas, mais je la sens quand même... chaque fois que je quitte ce lieu... chaque fois que je ne peux pas entrer parce que t'es avec un autre... te donnant à lui-même si je sais qu'il se fiche de toi.
Ama her zaman da olacak degil.
Mais ça ne sera pas toujours le cas.
Zalim birisiydi ama o zaman görememiştim.
C'était une homme cruel même si je ne le voyais pas alors.
Saklanma o zaman. Ama kendini sonsuza kadar da cezalandırma.
Mais ne vous punissez pas pour toujours non plus.
Sizinle birlikte Sonsuzluk Çayırı'na gelemem çünkü o zaman ipucunu benden aldığınızı anlarlar. Ama hatırladığım kadarıyla tesisin bir haritasını çizdim.
Je ne pourrai pas vous accompagner chez Eternal Meadows car ils sauraient alors qui vous a rencardé, mais j'ai dessiné le plan de leurs locaux d'après mes souvenirs.
Detone olarak Imagine Dragon söylemenden hoşlanmadığımdan değil ama tekrar ne zaman araba alacağına dair bir filrin var mı?
Ce n'est pas que je n'aime pas t'entendre chanter faux sur imagine dragons, mais tu as une idée de quand tu auras de nouveau ta voiture?
- Ama o zaman seni göremem ki.
Mais après je ne vais plus te voir.
Ama o ne zaman olur bilemem.
On ne sait jamais quand c'est.
Getirdiğim zaman ağızlık takacağım ama biraz ses çıkarır. Sen aşağı inme, tamam mı?
Quand il sera là, je le garderais muselé, il risque de faire du bruit, mais ne descends pas, OK?
Ama müşterilerle uğraşamazsan ya da sıkılıp istifa edersen o zaman yine eleman sıkıntısı çekeriz ve ben tüm bunları yine yaşarım.
Mais si vous ne savez pas gérer les clients ou que vous vous ennuyez et démissionnez, alors nous serons à court de personnel et je devrai refaire toute cette prodédure.
Kurtarabiliriz ama dersini almış sayılmaz o zaman.
On pourrait, mais après elle ne comprendrait pas la leçon.
Ama zaman durmuş gibiydi.
Cependant le temps, semblait ne pas passer.
Neyse harekete geçelim, Marcus. 36 saatimiz var, ama yine de sana zaman ayırdım.
Ok, et bien, nous passons à autre chose. Marcus, mon pote. Je ne suis ici que pour 36h, mais j'ai fait de la place pour un peu de Marcus time.
Şimdiki zamanda kimse elini kaldırıp hata benim demiyor ama ben şimdiki zamanın hayranı değilim.
Ça fait moderne de ne jamais lever la main en disant "C'est ma faute", - mais je ne suis pas très moderne. - Sans blague!
Her zaman bir şeye göre yaşamamı öngörüyor ama ne olduğunu söylemiyor.
J'ai toujours l'impression de ne pas être à la hauteur, mais de quoi?
Ne zaman bilmiyorum ama bunu kaybettik.
Je ne sais pas quand, mais on a perdu ça.
Ama sanmıyorum çünkü zaman aralığı doğru.
Mais je ne penses pas, car la zone temporelle est correcte.
Yani, demek istediğim, ne zaman müsaitsen o zaman sevişirler ama parasını ödemen gerek.
"Elles baisent quand tu veux mais il faut quand même payer"
Bu gerçekten kaçıp Klaus ve kurtlara katılabilirsin ama sen onlardan değilsin. Hiçbir zaman da olmayacaksın.
Maintenant, tu peux t'éloigner de ça et aller avec Klaus et les loups, mais vous n'êtes pas l'un d'eux, et vous ne le serez jamais.
Ben digres, ama olmaz bu bir veda şarkısı için mükemmel bir zaman?
J'abuse, mais ne serait-ce pas le moment idéal pour un chant d'adieu?
Ama şu vakit benim bir ilişkiye başlamam için iyi bir zaman değil.
Mais je ne pense vraiment pas que maintenant soit un bon moment pour moi d'être dans une relation.
O zaman yanlış anlama ama niye geldin?
Ne le prends pas mal, mais pourquoi es-tu là?
Takip edildiğiniz zaman bilinçaltınız sizi evinize götürmek ister ama asıl bilinciniz takipçilerinizi oraya götürmek istemez.
Et bien, quand on est pourchassé, le subconscient nous dit qu'il faut revenir chez soi, mais le conscient ne veut pas donner cette piste à nos poursuivants.
Her zaman seni plan yaparken düşünürdüm ama asla itiraf etmedim.
J'ai toujours pensé que tu avais un plan mais que tu ne l'avais jamais avoué.
Napolyon zamanında iyi iş çıkardı ama ben ona işin sırrının düşmanına ilk atış fırsatı vermemek olduğunu söylerdim.
Des gens plutôt. Napoléon a bien réussi en son temps, mais je lui aurais dit que le secret est de ne jamais laisser votre opposant tirer en premier.
O zaman Kyle doğrudan bana gelebilirdin. Ama öyle yapsan bir kazancın olmazdı, değil mi?
Alors, Kyle, vous auriez pu venir me voir directement, mais cela ne vous aurait pas profité politiquement de faire cela.
Kabalık etmek istemem ama pek fazla zamanımız yok.
Je ne veux pas paraître brusque, mais nous n'avons pas beaucoup de temps.
Walt! Senin gibi değilim ama her zaman, onurlu bir adam oldum.
Même si je ne vous aime pas, vous avez toujours été un homme d'honneur.
Ve o zaman, onlar hakkında hiçbir şey bilmiyordum, ama... Lina'nın arkadaşları, onu yüzüstü bırakacaklardı.
Je ne savais rien sur eux à ce moment-là, mais... les amis de Lina allaient la laisser tomber.
- Anlaştık mı? - Saklayacak bir şeyim yok. O zaman şu kullandığın ama kimsenin görmesini istemediğin haplarından bahset.
Parle-moi des pilules que tu prends tout le temps et que tu veux que personne ne voit.
Çok kötü bir zaman, Ama ne oldu?
Très mauvais moment. Vas-y.
Ama esas an ne zaman dı?
Mais quel était le moment précis?
Bak, ne zaman çocuk sahibi olacağımı düşünsem heyecanlanıyorum. Ama senin beklemek istediğini sanıyordum.
Je suis excité d'avoir des enfants de toute façon, mais je croyais que tu voulais attendre.
Ama bebek bakıcısı olmam için doğru zaman olduğunu sanmıyorum.
Mais je ne pense pas que ce soit le bon moment pour moi d'avoir ce bébé.
- Neden istediğini bilmiyorum ama inanıyorum. - O zaman...
Je ne sais pas pourquoi elle en voulait un, mais je vous crois.
Daisy her zaman burada olmayabilir,... ama bu William'la daha az gurur duyduğu anlamına gelmiyor.
Daisy ne vivra peut-être pas toujours ici, mais elle aussi est très fière de notre William.
Dışarıda bir yerlerde senin için de bir kadın var ama burada kalırsan onu hiçbir zaman bulamazsın.
Il y a une femme quelque part pour toi. Mais tu ne la trouveras jamais, si tu restes ici.
Ama iyi niyetin her zaman iyi sonuçlara yol açmıyor.
Mais tes bonnes intentions ne produisent pas toujours de bons résultats.
Sonuçta bulacağım ama o kadar zamanımız yok.
Finalement, je vais le chercher, mais nous ne disposons pas de suffisamment de temps.
Ama nereden ve ne zaman kaçırıldığı meçhul.
Mais impossible de savoir quand et où elle a été enlevée.
- LAPD'nin yollara barikat kuracak kadar zamanımız olduğunu sanmıyorum. - Aslında dört sokak ama buna izin...
En fait, c'est plutôt 4 blocs mais je ne laisserais pas ça arriver.
ama neden ben 22
ama neden 695
ama ne 242
ama neyse 22
ama ne oldu 16
ama nereye 53
ama ne olursa olsun 24
ama ne için 23
ama new york 23
ama nerede 60
ama neden 695
ama ne 242
ama neyse 22
ama ne oldu 16
ama nereye 53
ama ne olursa olsun 24
ama ne için 23
ama new york 23
ama nerede 60
ama ne yazık ki 61
ne zaman oldu 58
ne zaman öldü 28
ne zaman geliyorsun 16
ne zaman 1956
ne zamandı bu 24
ne zaman istersen 196
ne zaman gidiyorsun 81
ne zamandan beri 195
ne zaman olursa 26
ne zaman oldu 58
ne zaman öldü 28
ne zaman geliyorsun 16
ne zaman 1956
ne zamandı bu 24
ne zaman istersen 196
ne zaman gidiyorsun 81
ne zamandan beri 195
ne zaman olursa 26
ne zaman geldin 79
ne zaman döneceksin 75
ne zaman geliyor 27
ne zaman geldiniz 17
ne zaman isterseniz 64
ne zaman mı 26
ne zaman dönüyorsun 20
ne zaman olacak 30
ne zamana kadar 38
ne zaman gelir 28
ne zaman döneceksin 75
ne zaman geliyor 27
ne zaman geldiniz 17
ne zaman isterseniz 64
ne zaman mı 26
ne zaman dönüyorsun 20
ne zaman olacak 30
ne zamana kadar 38
ne zaman gelir 28