Onu görmek istemiyorum tradutor Francês
320 parallel translation
Bu gece onu görmek istemiyorum.
Je ne veux pas la voir ce soir.
Onu görmek istemiyorum.
Je ne veux plus le voir.
Onu görmek istemiyorum. Adadaki o korkunç günü hatırlatıyor bana.
Le voir me rappelle de mauvais souvenirs.
Onu görmek istemiyorum. Geoffrey!
Je ne veux pas le voir.
Onu görmek istemiyorum.
Je ne veux pas le voir.
Ben şuradan çıkacağım. Onu görmek istemiyorum.
Je vais sortir par là, je ne veux pas le voir.
- İyi izle, onu görmek istemiyorum.
- Je ne veux pas le voir.
- Onu görmek istemiyorum.
- Je veux pas!
Eğer o beni görmek istemiyorsa, ben de onu görmek istemiyorum.
S'il ne veut pas me voir, qu'il ne vienne pas!
Şu an onu görmek istemiyorum.
Je ne veux pas le voir pour l'instant.
Zaten onu görmek istemiyorum.
D'ailleurs je ne tiens pas à le voir. C'est sans importance.
Kalkma bu Glasso onu görmek istemiyorum.
Bouge pas. Galasso! Faut pas être vus!
Onu bir daha görmek istemiyorum.
"Je ne veux jamais le revoir."
- Onu bir daha görmek istemiyorum.
- Je ne veux plus jamais le revoir.
Onu görmek istemiyorum.
Non décidement, je vais pas le voir.
Onu görmek dahi istemiyorum.
Je ne veux plus le voir.
Ben onu trende görmek istemiyorum.
Je ne veux pas voir ça.
Onu bir daha görmek istemiyorum.
Je ne veux plus le voir.
Onu öldürmek istemiyorum. Onu kodeste, parmaklıklar arkasında, yenilmiş görmek istiyorum.
Je ne m'acharne pas, je veux juste le voir en prison, soumis et anéanti.
- Onu susamış görmek istemiyorum!
Je ne veux pas qu'il meure de soif.
Onu delik deşik bir halde görmek istemiyorum, eğer bunu kastediyorsan.
J'ai pas envie qu'il se fasse trouer la peau, en tout cas.
Kaldır onu. Görmek istemiyorum.
je ne veux pas le voir.
- Onu bir daha görmek istemiyorum.
Je veux plus jamais le voir!
Ama onu görmek, ondan haber almak ya da onun tarafından hatırlanmak istemiyorum.
Mais je ne veux ni Ie revoir, ni avoir de ses nouvelles, ni qu'il se souvienne de moi.
Ben onu görmek istemiyorum. - Burada işim bitti.
Je n'ai rien à lui dire.
Ölmek istiyorum. Onu bir daha görmek istemiyorum.
- Si je pouvais crever pour de bon et ne plus le voir!
onu kullanan adamı görmek istemiyorum.
Je voudrais voir l'homme qui s'en sert.
Yakın bir zamanda onu dul olarak görmek istemiyorum.
Je ne veux pas qu'elle soit veuve de si tôt.
Onu topraklarımda görmek istemiyorum.
Je ne veux plus le voir traverser mes terres.
- Onu şafakta görmek istemiyorum.
- Je ne veux pas voir ça à l'aube.
Eğer yeniden cinayet işleyecekse Onu bu vadide görmek istemiyorum.
Dis à ton frère de ma part que s'il récidive, je ne veux plus de lui dans cette vallée.
- Onu da görmek istemiyorum.
- Je ne veux pas la voir non plus!
Onu bir daha görmek istemiyorum.
Je ne veux plus la voir.
Ziyaret istemiyorum onu sadece birkaç saniye görmek istiyorum.
Je n'ai pas sollicité un entretien, mais la possibilité de le voir quelques instants!
Francesca'yı hemen kovmalıyız. Onu artık görmek istemiyorum.
Chasse Francesca, je ne veux plus la voir.
Bana korkunç şeyler söyledi, onu artık görmek istemiyorum.
Elle m'a dit des choses horribles.
- Onu bir daha görmek istemiyorum.
- Je ne veux plus jamais le voir.
Onu bir daha görmek istemiyorum.
Je ne veux plus jamais le revoir.
- Ben gitmem, görmek istemiyorum onu.
Moi, je ne veux pas rencontrer cette femme.
Onu bir daha görmek istemiyorum, kahrolası.
Je ne veux même pas le voir, ce maudit.
Roberts'in tehlikeli biri olduğu çok açık, ama tekrar zapt etmeniz gerekirse onu savaş gazisi gibi görmek istemiyorum, anlaşıldı mı?
Oui, Roberts est dangereux, mais si vous devez encore le contenir, qu'il n'ait pas l'air de revenir du combat.
Beni aramasını istemedim, onu bir daha görmek istemiyorum.
Je ne lui ai pas demandé de m'appeler, je ne veux plus le revoir.
Onu hiç görmek istemiyorum.
- Non!
- Onu bir daha burada görmek istemiyorum!
Encore une de vos idées! Ne le rammenez jamais ici! Chéri, calme-toi!
Onu artık görmek istemiyorum, o köpeği o zehirli yılanı!
En voilà assez de lui! Un serpent dans mon sein. Je ne veux plus le voir!
Onu uyandırmak istemiyorum, ama çok da görmek istiyordum.
Je ne peux attendre son réveil. Est-il dans un état grave?
Onu bir daha görmek istemiyorum.
Je ne veux plus la revoir.
Onu tekrar görmek istemiyorum.
Et ça, non.
Sabaha onu canlı görmek istemiyorum.
Je ne veux pas le voir vivant demain matin.
Artık onu istemiyorum. Onu görmek, duymak istemiyorum, ama o hala bir parçam. Gerçek bu.
Je ne veux plus le voir... bien que je lui sois toujours attachée...
Onu pek görmek istemiyorum
Il faudrait qu'on le voie moins.
onu görmek ister misin 19
onu görmek istiyorum 148
onu görmek isterim 16
görmek istemiyorum 31
istemiyorum 1125
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmem lazım 21
onu görmek istiyorum 148
onu görmek isterim 16
görmek istemiyorum 31
istemiyorum 1125
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmem lazım 21
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu geri getirin 19
onu getireceğim 27
onu görmeliydin 32
onu görebilir miyim 81
onu gördüm 460
onu görüyor musun 80
onu göremiyorum 81
onu gördün mü 341
onu görmedim 104
onu geri getirin 19
onu getireceğim 27
onu görmeliydin 32
onu görebilir miyim 81
onu gördüm 460
onu görüyor musun 80
onu göremiyorum 81
onu gördün mü 341