English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ O ] / Onu görüyorum

Onu görüyorum tradutor Francês

958 parallel translation
Son zamanlarda nereye gitsem onu görüyorum. "
Je le vois partout où je vais.
Onu görüyorum. Şu anda biniyor.
Je l'ai vu.
Onu görüyorum, ama nereye gittiler?
Je vois bien, mais où?
- Dur bir dakika, sanırım onu görüyorum. - Gerçekten mi?
Attends... je la vois!
Onu görüyorum.
Je la vois.
Onu görüyorum.
Je le vois. Rentre.
Sanırım onu görüyorum... Evet, bu o. Oliver Niles'ın arabası yaklaşıyor.
La voiture d'Oliver Niles!
Galiba onu görüyorum Memnet.
Je crois que je le vois, Memnet.
Evet, onu görüyorum.
Oui, je le vois.
- Onu görüyorum.
- Je Ia vois.
Olumlu, Kobra Dört. Onu görüyorum.
Oui, Cobra 4, je le vois.
Sürekli onu görüyorum ve Kamakura'nın Büyük Buddha'sı da sürekli bana bakıyor.
Je le vois, en couleur... il me regarde... Le grand Bouddha de Kamakura.
Onu görüyorum!
- Là! Je la vois!
- Elbette onu görüyorum. Burnumun ucunu göremediğimi mi sanıyorsun?
Bien sûr, tu crois que je ne vois pas plus loin que le bout de mon nez?
Konuşuyorum ve onu görüyorum.
Je suis différente.
Ben farklıyım, onu görüyorum.
Je peux le voir.
Yıllardır onu ilk defa görüyorum.
Voilà un siècle que je ne l'avais pas vu.
Onu çok rahat görüyorum..
Je le vois très bien.
Onu sadece provalarda görüyorum.
Je sais pas...
Görüyorum, sence balina mı sandım onu?
Tu crois que je l'ai pris pour une tornade?
Ama görüyorum ki daha hızlı davranıp kaptın onu,
Mais je vois que tu l'as trouvée plus vite
Onu, kendi kızımmış gibi görüyorum. - Ne kadar güzel.
Elle est comme une fille pour moi.
Onu sık sık meydandaki parkta köpeğini gezdirirken görüyorum. - Parkta mı?
Je la vois souvent se promener dans le square, avec son chien.
Bazen onu ön kapıda görüyorum... beyaz bir ata binerken, Lizzie!
Ou, il vient jusqu'à notre porte. Sur un cheval blanc, Lizzy.
Onu tanıyor olabilirsiniz ama ben onu seviyorum ve acı çektiğini görüyorum.
Et je le connais mieux que vous! - Vous le connaissez, peut-être, mais moi, je l'aime. Et je vois bien qu'il est désespéré.
Biliyorsun, onu hiç ölü olarak görmüyorum hep diri görüyorum.
Dans mes rêves, je ne la vois jamais morte, mais toujours vivante.
Onu tanrının bir lütfu olarak görüyorum.
- Disons que le Seigneur me l'a donné.
Onu hoş görüyorum.
Je la gâte.
Denizden bir sisin gelip, onu içine aldığını ve yok ettiğini görüyorum.
Le brouillard de la mer va la recouvrir et il ne restera rien.
20 yıldır onu çalışırken görüyorum. Sadece önemli davalara bakıyor.
Je connais Emmerich depuis 20 ans!
- Ah evet, onu görüyorum bazen.
- Je la connais.
- Görüyorum onu!
- Je la vois! - Moi aussi!
Allah Allah. Hep üniformalı görüyorum onu.
Je l'imagine en uniforme.
Evet, görüyorum onu!
Oui, je le vois!
Onu merdivenlerde görüyorum, beni izliyor.
Il me surveillait dans l'escalier.
Görüyorum ki onu unutmamışsın.
- Bonne mémoire.
Henry Reeger de silahı beline takmış, onu ilk kez silahlı görüyorum.
Et Henry Reeger porte un revolver. C'est la première fois que je vois ça.
Olaylarda, onu mücadeleci görüyorum. Etrafında hurafeler ve garez yayılır. Ama o hiçbir şeye itimat etmez.
Il livre en lui-même une véritable bataille. il ne prend rien pour acquis.
Ama bir şeyi rüyanda sık görürsen gerçek olur derler ve ben onu o kadar sık görüyorum ki.
Mais on dit que si on fait souvent le même rêve, il se réalise un jour. Et j'en ai rêvé tant de fois...
Bay Weiss, aklımı kaçırdığımı falan düşünmenizi istemem ama yemin ederim onu o perdede görüyorum.
M. Weiss, ne croyez pas que je sois devenue folle. Mais je vous jure l'avoir vue sur cet écran!
Dün akşamki 500,000 yen. Onu hala görüyorum.
Si seulement j'avais ces 500 000 yens.
Nerede dursam görüyorum onu.
À chaque arrêt, je le vois.
Şahsen onu ilk defa görüyorum.
C'est la première fois que je le vois.
- İyi günler! - Ben onu çok iyi bir genç olarak görüyorum.
C'est un gentil garçon au fond.
Arada sırada onu etrafta görüyorum.
Je l'aperçois de temps en temps.
Onu ilk defa görüyorum, senin gibi.
Je la vois pour la première fois.
Pekala, görüyorum ve 20 daha diyorum. - Oh, onu neden vurdun?
Je vois et je relance de 20.
Aşağıda koşan bir adam görüyorum! Onu durduralım!
Je vois quelqu'un rennen.
Onu neredeyse her gece görüyorum.
Je le vois presque tous les soirs.
Daha da ötesi, ne zaman eve gelsem, onu burada görüyorum.
Et chaque fois que je viens, elle est là.
Bazen beni anlamaya çalışırken görüyorum onu ben bile kendimi anlayamıyorum.
J'y pense parfois mais je n'arrive pas à me représenter dans cet état.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]