Sadece bir sıyrık tradutor Francês
174 parallel translation
- Umarım ciddi yaralanmamışsınızdır. - Hayır, sadece bir sıyrık.
- Vous n'êtes pas sérieusement blessé?
Sadece bir sıyrık.
- Juste une égratignure.
Biliyorum sadece bir sıyrık.
- Oui, je sais. C'est juste une éraflure?
Sadece bir sıyrık.
C'est une blessure superficielle
Sadece bir sıyrık.
Une égratignure.
- Hayır sadece bir sıyrık.
- Non, c'est seulement une égratignure.
Sadece bir sıyrık.
Ce n'est rien, un copeau.
Sadece bir sıyrık.
Juste une égratignure.
Sadece bir sıyrık. Askeri Polis gelirse, onları savın, tamam mı?
Rien qu'une éraflure...
Toka atardamara dokunmamış, boynunda sadece bir sıyrık var.
L'épingle n'a pas touché la carotide. Seule la chair du dos du cou a été déchirée.
Sadece bir sıyrık.
Ce n'est qu'une egratignure.
Sadece bir sıyrık...
Une écorchure...
Hayır, sadece bir sıyrık.
Non, pas une égratignure.
- Hayır, ciddi bir şey yok, sadece bir sıyrık.
- Non, elle est juste blessée.
Sadece bir sıyrık, Tamam mı?
C'est juste une blessure superficielle, d'accord?
- Sadece bir sıyrık.
- Ce n'est qu'une égratignure.
Hiç, sadece bir sıyrık.
C'est rien, juste une égratignure.
- Hiç, sadece bir sıyrık.
- Rien, juste une égratignure.
Sadece bir sıyrık.
Ça l'a juste chatouillé
Önemli değil, sadece bir sıyrık.
Rien de grave. Une piqûre de moustique, c'est tout.
Sadece bir sıyrık.
Une piqûre de moustique, c'est tout.
- Bir şeyin yok, sadece bir sıyrık.
- [Félix] C'est à peine éraflé!
Hiçbirşeyin yok, sadece bir sıyrık.
- Dites donc! Y a rien du tout. Une éraflure.
Sadece bir sıyrık, ama dikkatli olmak gerek, çabucak uzaklaşalım.
- Vous avez fait de votre mieux, John. Il est grièvement blessé?
Sadece bir sıyrık, Harry.
Ca t'a juste éraflé, Harry.
Sadece bir sıyrık.
Juste une éraflure.
Sakin ol ahbap, sadece bir sıyrık.
Relax, mon vieux, c'est une égratignure.
- Sadece bir sıyrık.
- Rien de grave.
İyiyim. Sadece bir sıyrık.
C'est juste une entaille.
Sadece bir sıyrık. Cidden.
Juste une égratignure.
Sadece bir sıyrık.
C'est une égratignure.
- Evet, sadece bir sıyrık.
Ça va? - Oui, juste une égratignure.
- Sadece bir sıyrık.
- Juste une éraflure.
Sadece bir sıyrık. - Ağlamak mı? Yapma!
C'est qu'une égratignure!
Sadece bir sıyrık.
Ce doit être superficiel.
- Sadece bir sıyrık. Yaşayacak.
- C'est rien, il vivra.
Hayır, ciddi bir şey değil, sadece ufak bir sıyrık.
Rien de grave, une petite foulure.
- Ufak bir sıyrık sadece.
Mais c'est rien... je crois que c'est dans le gras!
Önemli bir şey değil, sadece sıyrık.
- Ce n'est rien.
- Sadece bir sıyrık.
- Me faites pas de mal!
- Sadece ufak bir sıyrık aldı.
- Je ne l'ai qu'égratigné.
Bir şey yok, sıyrık sadece.
- C'est rien. - Rien qu'une petite egratignure.
Sadece ufak bir sıyrık.
Une éraflure.
Hedefin kolunda ufak bir sıyrık oluştu sadece.
Sa "cible" n'a qu'une éraflure.
Fazla değil, sadece birkaç sıyrık. Ciddi bir şey değil.
Juste une égratignure!
İyiyim Max sadece ufak bir sıyrık.
Ce n'est qu'une égratignure.
Pekala, sadece bir sıyrık, sarsıntı yavaş yavaş yok oluyor.
Elle est superficielle, et il n'y a pas de commotion cérébrale.
Sadece ufak bir sıyrık.
Ça va, ce n'est qu'une égratignure.
sadece bir sıyrık.
- Elle m'ajuste éraflé.
Şanslısın, sadece ufak bir sıyrık.
T'as de la chance, c'est une égratignure.
- Eminim. Sadece küçük bir sıyrık.
Ça pique un peu, c'est tout.
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24