English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ S ] / Senin evinde

Senin evinde tradutor Francês

672 parallel translation
Sanırım bunu dün gece senin evinde çaldım, Willie Amca.
Je crois qu ´ on m ´ a volée, cette nuit.
Senin evinde olmak güzel bir duyguydu.
C'était bon d'être dans ta maison.
Ve çember tamamlandı, dedikleri gibi, tam da senin evinde ve... Ne çemberi?
La boucle est bouclée, comme on dit, dans ta maison qui plus est, et... quel cercle?
- Senin evinde. - Benim evimde mi?
Chez toi.
Senin evinde?
Ta maison?
Senin evinde kalsın.
Prenez-le chez vous.
Tomek niçin senin evinde uyumak istedi?
Pourquoi Tomek voulait-il dormir dans votre maison?
Senin evinde çalışan sıradan bir hizmetçiydim.
Pour moi, ce n'était pas facile de vous appeler Bengt, mais en les lisant, je devais le faire.
Senin evinde çalışırız.
On pourrait travailler chez vous.
Senin evinde mi?
Chez toi?
Annen, senin evinde kaldığında ona ne kadar iyi davrandığını anlattı.
Mère m'a dit comme tu as été gentille avec elle. quand elle est restée chez toi.
- Muhtemelen senin evinde.
Pourquoi pas?
Senin evinde mi?
Chez vous? Pourquoi?
Bunu dün gece senin evinde öğrendik.
On l'a appris hier soir chez vous.
Benim evimde, senin evinde. Mesele değil yani.
N'importe où, chez moi... ou chez toi, c'est sans importance.
Ama büyükbabanı görmüştüm. Senin evinde yaşıyor.
Non, ton grand-père, je l'ai vu chez toi
O zaman gelip senin evinde uyuyabilirim.
Alors, je pourrais me rendre chez toi.
Birkaç gece senin evinde kalacağım.
Héberge-moi quelques jours.
Senin evinde istediğim birisi var.
Il ya chez toi une petite caille...
Daha sonra senin evinde içeriz.
Je viendrai le boire chez toi.
Sence senin evinde para kazanmam mümkün olacak mı?
Vous croyez que je gagnerai de l'argent chez vous?
Senin evinde katillerin olduğunu kimse tahmin edemez.
Mais personne ne sait qu'on est là.
Senin evinde geçirdiğimiz akşamdan bir gün sonra tanıştık.
- J'ai fait sa connaissance le lendemain du soir où je suis allé chez vous.
Yüz sterlin şimdi yüz sterlin de akşam senin evinde.
100 livres maintenant et 100 ce soir, chez toi.
O halde gelip senin evinde kalmalarına ses çıkarmazsın, değil mi?
Alors, recueillez-les chez vous.
Burada yiyeceğiz, senin evinde.
Toi et moi, nous fêtons ici, chez toi.
Senin evinde ortaya çıkması senin suçun.
Je te dirais que l'intrusion de ce type cadre bien avec ton caractère. Tiens donc, pourquoi?
Kurtulduk. Onun makinesi nasıl senin evinde oluyor?
Bien, mais ce rasoir, qu'est-ce qu'il fait là?
Burada yiyeceğiz, senin evinde.
nous allons rester ici, à ton appart.
Senin evinde ortaya çıkması senin suçun.
le fait qu'il ait apparu dans ton appart est typique de toi.
Senin evinde...
Chez toi?
Rengarenk bir dünya... Senin evinde...
Le monde en couleurs à domicile!
Senin evinde?
- Chez vous? - Non.
- Senin evinde bıraktım.
Il est resté chez toi je crois. Désolée.
Senin evinde kaldığımı öğrenirlerse Gisaburo'dan kurtulduğumuzu düşünebilirler.
Si on apprend que je dors chez toi, on dira que nous avons tué Gisaburo parce qu'il nous gênait.
Baron Regnard bizi evinde görme onurunu yaşamak istiyor. Ben de senin için kabul ettim.
" Le Baron aimerait avoir l'honneur de nous recevoir chez lui.
Kızın, kendi evinde hoş bir erkekle otururken senin içeri bu kılıkta girdiğini düşünsene bir. Ayakkabılarını çıkarmış, pantolon askılarını indirmiş ve nefesin, ucuz likör kokar bir halde giriyorsun.
Imagine qu'elle invite un beau jeune homme et que tu arrives comme ça, déchaussé, les bretelles tombées et avec une haleine d'alcool à bon marché.
- Eh, senin de evinde George Washington ya da Abraham Lincoln'ün resmi vardır herhalde.
N'avez-vous pas un portrait de Washington ou de Lincoln?
Senin paran Joe'nun evinde.
Votre voisin.
- Buna inanmazlar. Bob'la senin Irene'in evinde söylediklerinizi... duyunca inanırlar.
Si, en apprenant ce que toi et Bob vous êtes dit chez Irène.
Lady Harbury'nin evinde biraz kurabiye yemiştim. Bu akşam senin için çok özel bir şeyler hazırladım Algy. Mary Farquhar ile buluşacaksın, kendisi çok hoş bir bayandır...
Désolée d'arriver un peu en retard, Algernon, mais il fallait que je passe chez Lady Harbury, je ne l'avais pas vue depuis la mon de son pauvre mari.
Oğlunun evinde senin için bir yer olmaması ne hüzün verici birşey.
C'est triste, que votre fils n'ait pas de place pour vous dans sa maison.
Düne kadar, Paolo Zani senin sahildeki evinde saklanıyordu.
Jusqu'à hier, Paolo Zani se cachait dans votre maison du bord de mer.
Onun makinesi nasıl senin evinde oluyor?
Bon débarras!
Senin Sally'nin evinde olduğunu yazmak istemem.
Je ne veux pas publier que tu étais chez Sally.
Senin, evinde olman lazım.
Tu devrais être à la maison.
BU GECE SEKİZDE SENİN EVİNDE, BİR DOST
Ce soir, 8 heures, chez vous. Un ami.
Senin iğrenç evinde yaşamak isteyen kim?
... putain de maison.
İster beğen, ister beğenme, o çocuk doğdu. Burada senin kendi evinde. Bunu sen de biliyorsun.
Que cela te plaise ou non, cet enfant est né il est là, sous mon toit!
Saan gelince kıçıdelik... senin İşkence Evinde birkaç pis morukla... randevun var.
Quant à toi, tête de noeud, tu vas aller te faire torturer par un vieux très cochon.
Senin evin aynasız kaynıyordur. Ben de dostlarımız vardır. Kızın evinde ise her ikisi birden!
- Chez toi, y aura les flics, chez moi, nos amis et chez elle, y aura les 2.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]