Uzun boylu tradutor Francês
1,083 parallel translation
Uzun boylu, siyah pantalon ve gömlek, siyah çizme giyiyor.
Il est de votre grandeur, environ. Pantalon noir, chemise noire, bottes noires.
Uzun boylu mu?
- Il était grand?
Benim küçük kızım mı? - Bu uzun boylu meşref şey de ne?
Tu as vu comment ces deux petits chenapans se sont débrouillés?
Yaşlıydı, ama uzun boylu ve güçlüydü, ve kararlı, düzgün adımlarla yürüyordu.
"Il était vieux, mais grand et robuste " et marchait d'un pas décidé, presque martial.
Uzun boylu, sarışın.
Grand, blond.
Çok uzun boylu ve beyaz saçlı.
Très grand, les cheveux gris.
Müthiş. Hiç çocuğum yok, ne oğlum, ne de uzun boylu bir kızım.
Je n'ai ni garçon ni fille, moi.
"Koca diş" Maria, Cesare denen şu uzun boylu adamla yatıyordu sen çalışmaya başlamadan önce.
Y a un type qui venait pour Maria L'Edentée. Un dénommé César, un échalas. T'étais pas dans le coin, tu l'as pas vu?
Kadife takım giyen, uzun boylu adam.
Il portait un costume de velours côtelé.
Şu uzun boylu, dökümlü elbiseli, erkeksi olan... Hugh Crain. Yaptırdığı bu korkunç evdeki büyük hazineleri gösteriyor.
L'homme drapé, de grande taille, c'est le vieux Hugh Crain, montrant du doigt les splendeurs de sa minable baraque.
- Uzun boylu esmer bir genç. Çok yakışıklı.
- Un jeune homme, joli garçon.
Uzun boylu, kızıl saçlı güzel bir bayandı.
Une jolie femme. Assez grande, cheveux roux.
Şu bu tarafa gelen uzun boylu sarışın peki?
Et ça-là... La grande blonde sur la gauche, qui vient vers nous... Ah...
Uzun gemilerin, uzun boylu adamların olduğu zamanlarda.
C'était l'époque des drakkars et des grands hommes.
Boyu, 3 uzun boylu adam kadar.
Aussi grande que trois grands hommes.
- "Spagetti" uzun boylu olduğum için ve "Kaliforniya", Amerika'ya gittiğim için. Ve "Bulaşıcı"!
- "Spaghetti", à cause de ma taille... et "Californie", parce que j'ai vécu en Amérique.
O kadar uzun boylu ve kızgın görünüyordu ki.
Il était très grand et très en colère.
Biraz uzun boylu ve zayıf görünüyor ama senin bu konudaki üstün bilgine boyun eğiyorum. - Ne oldu?
Un grand efflanqué, mais je m'incline devant vos connaissances.
Konuyu uzun boylu düşünmüşsünüzdür?
J'imagine que vous y avez déjà beaucoup réfléchi?
Oldukça uzun boylu, güneşten yanmış birisi, yakışıklı, atletik, sert hatlara sahip, ama... duyarlı bir yüz.
Je l'imagine grand, assez bronzé, plutôt beau, athlétique, le visage rude mais curieusement délicat.
Bayramı kutlayanlar arasında, kamera uzun boylu, güneşten yanmış bir Amerikalı'ya çevrilir...
Au milieu de la foule en liesse, la caméra isole un Américain, plutôt grand et bronzé.
Daha uzun boylu sanıyordum. Nikahlı eşim olarak kabul ediyorum.
- Je le voyais plus grand.
Ölü görevliyi taşıyanlar bize, basit bir haydutla seyahat eden uzun boylu bir samurayın burada gecelediğini söyledi.
Un villageois qui a transporté le corps d'un officier dit avoir vu un rônin de grande taille.
Şu uzun boylu, yakışıklı bey, bakalım sen ne çekeceksin.
Vous, monsieur, allez-y, essayez.
Uzun boylu, güçIüsün... Belki de ben seni keserim..
Tu es grand et fort, mais moi aussi.
Dört ; uzun boylu, ve kırklı yaşlarda.
Quatre : Plutôt grand, dans la quarantaine.
Çok uzun boylu!
Qu'il est grand!
Uzun boylu, sarışın, puro içiyor ve o bir domuz.
Il est grand, blond, il fume le cigare et c'est un fils de garce.
- Uzun boylu muydu?
- Etait-il grand?
Uzun boylu.
Il est très grand.
Uzun boylu, mavi gözlü, zayıf, yakışıklı yabani bir adam. Baba, korkunç bir adamdı.
Grand, mince, yeux bleus, fort bien de sa personne, tout en etant brutal et mechant, un homme epouvantable.
Şu uzun boylu, yakışıklı zorba sana sarkıntılık yapmadı değil mi?
Ce grand malandrin aux yeux bleus et beau gosse ne t'a pas fait violence?
Mavi gözler, uzun boylu, yakışıklı.
Yeux bleus, grand, beaucoup d'allure.
Dışarıdaki benekli aygıra binen uzun boylu bir adam az önce buraya mı girdi?
Un grand type qui montait un cheval pommelé. Il est entré il y a un petit moment.
Katilin uzun boylu olduğu, ve yağmurlukla şapka taktığı sanılıyor.
L'assassin était grand, en imperméable et chapeau.
Fakat daha uzun boylu olduğunu hatırlıyorum.
Mais il me semblait plus grand.
Kızıl saçlı uzun boylu geniş kalçalı birini istemiştim.
J'ai demandé une grande fille rouge bien en chair.
Gerçekten uzun boylu bir kızla randevum var.
J'ai un rendez-vous formidable avec une très grande fille.
Evet, demek istediğim şu ki benim aradığım yani aslında kısa saçlı ve uzun boylu, güzel bir esmer gördünüz mü acaba?
En effet. Vous êtes une femme extraordinaire. Vous n'auriez pas vu une grande brune en nuisette?
- Arkada uzun boylu olan.
- Le grand au fond.
Uzun boylu mu?
Il est grand?
Dün akşam bilerek Toni'yle randevumuza gitmeyip başka bir kızla çıktım. Hostesti. Uzun boylu, güzel vücutlu, şahane görünüşlü bir Avustralyalı.
Hier, par exemple, j'ai annulé exprès un rendez-vous avec Toni pour sortir avec une hôtesse de l'air : un châssis superbe, une allure folle, une Australienne...
Uzun boylu, sarışın, ama Alman sarışınlığı değil de Rus sarışınlığı var.
Il est blond, mais d'un blond russe plutôt qu'allemand.
Zayıf ve uzun boylu bir iskelet.
Un petit squelette chétif.
- Uzun boylu...
- Le grand avec la...
Yakışıklı, uzun boylu - yani, enine...
Il est beau, il est grand, Enfin, protubérant...
Bu kadar uzun boylu olmana, ve ciddiyetine! "Biliyorsun onun dileği bir yazar olmak"...
Tu es si grand et si sérieux.
O kadar uzun değil. Kısa boylu.
Il n'est pas si grand.
- Bak, sen sarışınsın. Ve sarışın ve uzun boylu... olduğun sürece sadece sevimli ol. Sarışınsın, uzun boylusun.
Tu es blonde, et grande...
uzun boylu ve güçlü... hiç bir şeyden korkmaz dedim,..
Vous.
Uzun sarı saçlı orta boylu, yaklaşık 70 kilo.
Cheveux longs, blonds... taille moyenne, 75 kilos.
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun mu 25
uzun bir zaman 22
uzun zaman önce 180
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun mu 25
uzun bir zaman 22
uzun zaman önce 180