Çok gençti tradutor Francês
188 parallel translation
Oysa ki o çok gençti ve çok zalimce öldü.
Elle était si jeune et elle est morte si cruellement!
Sahibemiz çok gençti, çok güzel...
jusqu'à ses bas.
Hepsi birbirine benziyordu. Tek bir yüz... ... ve o yüz çok gençti.
Ils avaient tous le même visage... très jeune.
Çok gençti ve ardında böyle tatlı bir oğlan bıraktı.
Cela a dû être pénible de mourir en laissant
Kitaplarını bastırmak için çok gençti.
Ils n'ont pas été publiés!
Gençti. Evet, çok gençti.
Jeune, oui Très jeune
Ayrıca, kendi yerini açmak için çok gençti.
Elle était trop jeune pour posséder son propre bar.
Çok gençti. Ona silah kullanmayı ben öğretmiştim.
Tout petit, je lui ai appris à se servir d'un fusil.
O çok gençti. Sen daha da gençsin.
Il était jeune, et tu l'es encore plus.
Yaşı çok gençti, ergenliğe yeni adım atmıştı. Hepiniz onu koromuzun üyesi olarak burada otururken izlediniz.
Il était jeune, encore un enfant, vous l'avez tous vu ici, en tant que membre de la chorale.
Evet. Doktor olabilmek için çok gençti.
Il est trop jeune pour être docteur.
- Evet, çok gençti.
- Oui, jeune.
- Çok gençti.
- Il était si jeune.
Aman Tanrım. Daha çok gençti.
Mon Dieu, elle était si jeune.
O zaman çok gençti.
Ce n'était qu'une gamine, alors.
Bunu nasıl yapabildiler, daha çok gençti.
Pourquoi les hommes de bien meurent-ils si facilement?
Çok gençti.
Il était encore tout jeune.
Çok gençti.
Elle était très jeune.
Kalp krizi için çok gençti.
Il était trop jeune pour ça.
- Harikulade bir çocuktu. - Benim için çok gençti, muhtemelen 32 yaşındaydı. - O kimdi?
Un garçon merveilleux, trop jeune pour moi, 32 ans.
Çok gençti.
II était encore très jeune.
Çok gençti.
Un petit garçon.
Mina çok gençti.
Mina était tellement jeune.
Kız çok gençti. Galiba... 17 ya da18 yaşındaydı.
La fille était... très jeune, dix-sept ou dix-huit ans.
- Evet. Evet, gerçekten çok gençti.
- Oui... oui, trés jeune.
- Kadın, onun için çok gençti.
Trop jeune pour lui.
Büyük İskender de dünyanın yarısını fethettiğinde çok gençti.
A mon âge, Alexandre avait conquis la moitié du monde
O çok gençti. - Evet.
- Il était tellement jeune.
İlk cinayet davasıydı. Daha çok gençti, yıllar öncesinden bahsediyorum. Şüpheli bir davaydı, kanıtlar yetersizdi.
Sur sa première affaire criminelle, c'était alors un jeune vice-procureur, il y a des années de ça, l'affaire était foireuse, largement circonstancielle.
Çok gençti ve bir çocuğu olmuştu
Plus jeune que le petit aujourd'hui.
Çok gençti... Belki de annem bu yüzden beni bu kadar koruyor.
Elle était jeune alors ma mère me protège beaucoup.
İnanamıyorum. Çok gençti.
C'est impossible.
- Bizden ayrılmak için çok gençti.
J'arrive pas à le croire. Il était trop jeune pour mourir.
Bilmiyorum. Bence çocuk sahibi olmak için çok gençti.
Je crois qu'il était trop jeune pour en avoir.
Benim için çok gençti ama nasıI denir büyüleyiciydi.
Elle était trop jeune pour moi... mais elle était... charmante.
Daha çok gençti. " derler. - Kimse ağlamaz.
"quel dommage, partir si jeune", mais pas de larmes.
Arkadaşım çok gençti. Yabancı bir ülkede. Kimsesi yoktu.
Mon amie était très jeune, dans un pays étranger où elle n'avait personne.
O çok gençti.Ve kocasida kuvvetli degildi.
Elle était trop jeune. Et son mari n'avait pas une situation très stable.
O zaman çok daha gençti tabii. Şerefe.
Elle était plus jeune.
Ama çok gençti.
Mais il était trop jeune.
Bir de sevimli bir Meksikalι kιz vardι, çok iyi ve nazikti, çok da gençti.
Et aussi une jolie fille Mexicaine, douce et jeune, la gentillesse incarnée.
Daha çok gençti.
Dire qu'elle était si jeune.
Bir Emma vardı çok sevmiştim. Ama gençti ve hapisten çıkmamı bekleyemedi.
Il y avait une Emma Je l'ai beaucoup aimée...
o zaman gençti, hayata dair planları vardı, kendinden ve talihinden çok şey bekliyordu.
Il était alors jeune encore, habité d'aspirations diverses, misant beaucoup sur le destin et sur soi-même.
Çok akıllı bir gençti.
C'est la bête.
Senin için çok gençti, biliyorsun.
Trop jeune pour toi, tu sais.
- Çok cömert bir gençti.
Il était généreux
Çok mu gençti?
Elle était jeune?
İnsanlar bunların olabileceğini çünkü Fransızların çok modern olduğunu söylüyorlardı ve O adamdan daha gençti.
Les gens disaient que les Français étaient très modernes et qu'il était plus âgé qu'elle.
Bosco duygusal ve çalışkan bir gençti. Ailesi ve arkadaşları çok normal biri olduğunu düşünüyorlardı.
Bosco était sensible et studieux, une personne normale, d'après sa famille et ses amis.
- Çok gençti. Diğerlerinden çok daha genç.
Elle était jeune.
çok gençtim 19
gençtim 27
çok güzelsin 532
çok güzelsiniz 65
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok güzel olmuşsun 16
çok güzel bir kız 66
çok güzel görünüyor 60
gençtim 27
çok güzelsin 532
çok güzelsiniz 65
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok güzel olmuşsun 16
çok güzel bir kız 66
çok güzel görünüyor 60
çok güzel bir gün 43
çok güzel bir kadın 44
çok güzel bir şey 32
çok güzel olur 30
çok güzel görünüyorsunuz 21
çok güzel oldu 36
çok güzel bir gece 22
çok güzel bir yer 50
çok güzel kokuyor 49
çok güzel olacak 59
çok güzel bir kadın 44
çok güzel bir şey 32
çok güzel olur 30
çok güzel görünüyorsunuz 21
çok güzel oldu 36
çok güzel bir gece 22
çok güzel bir yer 50
çok güzel kokuyor 49
çok güzel olacak 59