Çok yaşlı tradutor Francês
2,313 parallel translation
Çok yaşlı biri.
Elle est si vieille.
Bildiğim profesyonel mesleğimi icra etmekte artık çok yaşlıyım.
Je suis trop vieux pour continuer à pratiquer la seule profession que je connaisse.
Woolsey çok yaşlı olduğumu söyledi ve kalitesiz ürünlere benim ismimi koydu.
Woolsey me reproche d'être trop vieille et colle mon nom sur des produits inférieurs.
Çok yaşlı insan var.
Il y a beaucoup de vieilles personnes.
Bir kamptan zina yaparak kaçmak için çok yaşlı hale geldiğinde rüşvet için para biriktirmeye başladı.
Donc, quand elle est devenue trop vieille pour sortir seule d'un camp, elle a commencé à faire des provisions pour les pots de vin.
Çılgın Köpek, tanıtımını W.W.E ye yolladı, ama yine kabul etmediler. Çok yaşlı olduğunu ve şu anda aradıkları şeyin, bu olmadığını söylediler.
1927 1928
Bazı çıkan insanlar çok yaşlı.
Certains des acteurs sont si vieux.
Bunun için çok yaşlıyım
C'est bas!
Belki ama sen hapishaneden çıktığında hatırlamak için çok yaşlı olacaksın.
Peut-être. Mais quand tu sortiras de prison, tu seras trop vieille pour t'en souvenir.
Ve çok yaşlı dedin.
Et tu as dit qu'il était trop vieux.
Tabii, Bunun tuhaf geldiğini biliyorum, sadece... peki, gerçekten çok yaşlısınız, yatağınızdasınız ve hayatınızı yâd ediyorsunuz.
Bon, ça a l'air bizarre, mais... Vous êtes très vieux, dans votre lit, et vous vous rappelez votre vie.
Ne çok yaşlı ne çok genç olsun.
pas trop jeunes, pas trop vielles.
Üzgünüm dans etmek için çok yaşlıyım.
Désolé d'être au retard pour la danse.
Beni caydıramazsın. Bu şirket büyük bir değişimin içinde, bu değişim için çok yaşlıyım, yada bunu istemiyorum.
Cette compagnie change et je suis trop vieux pour changer.
Korkmak için çok yaşlıyım.
Je suis trop vieille pour avoir peur.
Babamın sigortası için çok yaşlıyım.
Je suis trop vieux pour être sur la sécu de mon père.
Benim için çok yaşlı olmasaydın sana dişlerini yuttururdum.
Je suis partagé, Joe. Je n'arrive pas à savoir si vous êtes trop vieux pour que je vous fasse avaler vos dents.
Çok yaşlı.
Il est trop vieux.
Aşırı kilolu, aşırı pahalı. Çok yaşlı.
Trop gros, trop cher, mais surtout trop vieux.
Ted 30 yaşındasın, bu şekilde davranmak için çok yaşlısın.
{ \ pos ( 192,210 ) } Ted, t'as 30 ans, t'es trop vieux pour agir comme ça.
Ailesine bahsetmek için ya çok yaşlı, ya yakın bir akrabası yada fazla serseri.
Il est soit trop vieux, trop proche ou trop infâme pour en parler à ses parents.
Görüşlerimde kararlıyım ve bunları değiştirmek için artık çok yaşlıyım, fakat sen ve ben düşündüklerimizi birbirimize açıklamadan önce ölmemeliyiz. "
Je suis sûr de mes opinions et trop vieux pour les changer, mais vous et moi ne devrions pas mourir avant de nous être expliqués l'un à l'autre.
Herkes, sürekli sana bir şeyler yapmak için çok yaşlı olduğunu söylüyor.
Les gens sont toujours entrain de me dire que je suis trop vieille pour faire des choses
Geç kalma sebebimin, muthemelen çok yaşlı, çok şişman veya çok esmer olduğumdan kazanamayacağım bir seçmeye katıldığım mı?
Que je suis retard parce que je suis allée à une audition pour une pub que je ne ferai pas parce que je suis trop grosse, trop brune ou trop vieille?
Eğer bana karşı bir şeyler hissediyorsan. Ben öğretmenim, sen de öğrencimsin, üstüne üstlük senden oldukça yaşlıyım. Ya çok yaşlı değilim de.
Donc si tu as des sentiments pour moi, je suis ton prof, tu es mon élève, je suis beaucoup plus vieux que toi, je veux dire, pas beaucoup.
"Çok zaman önce yaşlı bir bambu kesici varmış." diye başlar.
"Un pauvre bûcheron..." Le texte commence ainsi.
Yaşlı bir bayan çok yavaştı.
Une vieille femme était trop lente.
Ve etrafta yaşlı hanımlar ve insanlar var, bilirsiniz utangaç şekilde dergilere bakan tipler, çok sessiz ve bir anda kalakalıyorum.
Tout est tranquille. Et puis soudain, je fige.
Bu odada çok enerjik, hayat dolu olman, ve evde yaşlı bir adama dönmen beni delirtiyor.
Ça m'énerve que tu sois aussi dynamique dans cette pièce et aussi vieux chez nous.
Evet benim yaşlı adamın pek çok dostu vardı.
Mon père connaissait beaucoup de gens.
Yaşlı insanların çok ağır olduğunu öğrendim.
- Moi, j'ai appris que les vieux sont lourds.
O senden çok daha yaşlı görünüyor.
Il a l'air plus vieux que toi.
Günümüz orta yaşlı erkeklere en çok konan teşhisler Ülser, bel fıtığı vesaire.
Les problèmes de dos, les ulcères, sont souvent diagnostiqués aux hommes d'âge moyen aujourd'hui.
Ve ona doğru koştum, bir koridordaymışcasına, sonra daha fazla ve daha da fazla aydınlandı sonra birdenbire şu kapılar vardı şu büyük sedefli kapı ve şu yaşlı moruk vardı ve bana çok yaramaz bir çocuktun dedi.
Je courais vers le fond du couloir, elle brillait de plus en plus Tout à coup j'ai vu ces portes... Enormes et nacrées, et un vieil aigri m'a dit : "Tu as été un vilain garçon".
Pekâlâ, bunu sana Marshall ve Lily'nin önünde söylemek istemedim. Onlar yaşlı ve evliler ve onlar için çok geç nasılsa. Ama Ted, dünya bu gece bir sona gidecek.
D'accord, je ne voulais pas le dire en face de Marshall et Lily parce qu'ils sont vieux et mariés, et que c'est trop tard pour eux de toute façon, mais Ted, c'est la fin du monde ce soir.
Asıl gerçek, çok çalışan genç erkekler, yaşlı zengin bayanları baştan çıkarmak ister.
Vérité fondamentale : les jeunes hommes besogneux aiment l'idée de séduire de riches femmes plus âgées.
- Evet, ama sen benden çok daha yaşlısın.
Oui, mais t'es beaucoup plus vieille que moi.
Biliyorum çok daha yaşlı olmalısın, ama 30 civarı gösteriyorsun.
Vous êtes âgé, mais vous en paraissez 30.
Çok kötüsün yaşlı adam.
Tu es méchant, vieil homme.
Yaşlı adamı çok özledin, değil mi?
Le vieux te manque, n'est-ce pas?
Yaşlı bayan ve rahibe çok da esrarkeş gibi görünmeseler de.
La mamie et la nonne n'ont pas l'air de junkies.
Bay Wallace, Camden'ın en yaşlı en zorlu ve en çok saygı duyulan suçlusuydu.
M. Wallace était le plus ancien et le plus respecté des criminels.
Genellikle yaşlı adamlar böyle şeylere gerçektende çok kızarlar. Zen ustalarının tüm o gizli yerleri bildiği doğru mu?
Ta mère avait sûrement raison j'aurais dû mettre le fromage dessus avant de les faire cuire.
Beyaz. Senden daha yaşlı ama çok da değil. Ve yalnız çalışıyor.
Il est blanc, plus vieux que toi, mais pas beaucoup, et il travaille seul.
Yaşlı ağaç oymacısı bir oğlu olmasını çok istiyor ve kendine ağaçtan bir tane yapıyor.
Un vieux sculpteur sur bois veut tellement un fils qu'il s'en fabrique un?
- Yaşlı hatunun hala çok işe yarar.
- Ta jolie dame sait toujours y faire.
Loomis benden çok da yaşlı değil.
Loomis n'est pas plus vieux que moi
Tüm ailem oradaydı ve hepimiz tabutun önünde diz çökmüştük. Gerçekten çok korkmuştum ; çünkü bir kaç metre ötemde yaşlı ölü bir adam vardı.
Donc, toute ma famille était à la veillée, et on s'agenouillait devant le cercueil, et j'ai vraiment peur parce qu'il y a ce vieux gars mort juste à quelques mètres de moi.
Yaşlı ve zayıf, bir kaza yaşadı, bu yüzden bu kadar çok kakayı yok etmeye çalıştı.
Vieux et faible, il lui est arrivé un incident, c'est pourquoi il a tant insisté pour la détruire.
Çocukluğum hakkında konuşmayı seviyorum, çünkü yaşlılık çok az şey sunuyor, bu yüzden geçmiş yıllara dönülüyor.
J'aime bien me rappeler ces souvenirs d'enfance, parce que la vieillesse t'apporte peu... si peu. alors que se souvenir de choses passées, c'est si bien...
Yapma ama, adamım. Böyle yaşlı aktörlerin lise çağındakileri canlandırdıklarını çok görmüşsündür.
Tu sais bien qu'ils sont vieux quand ils jouent des lycéens.
çok yaşlıyım 19
yaşlı 147
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı cadı 18
yaşlı bir kadın 19
yaşlı bayan 17
yaşlı 147
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı cadı 18
yaşlı bir kadın 19
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı bir adam 43
yaşlı mı 20
yaşlı dostum 27
yaşlı tilki 16
yaşlı şahin 18
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
yaşlı bir adam 43
yaşlı mı 20
yaşlı dostum 27
yaşlı tilki 16
yaşlı şahin 18
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yavaş 62
çok yorgunsun 23
çok yardımcı oldunuz 75
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yavaş 62
çok yorgunsun 23
çok yardımcı oldunuz 75