Aynı anda tradutor Português
4,280 parallel translation
Yani bu anlamda aynı anda filmlerini piyasaya sürmek, onlar için büyük bir motivasyon kaynağıdır.
Nesse sentido, fazer sair os seus filmes ao mesmo tempo é uma grande motivação para eles.
Diğer herkesle aynı anda annem basın toplantısını düzenlediğinde.
Como todos, durante a conferência de imprensa.
Ayın 29'unda da, Northwest'teki bir soygunla Homestead'deki soygun aynı anda yaşanmış.
Depois, no dia 29, um roubo em Northwest foi ao mesmo tempo que um em Homestead.
Aynı anda iki yerde birden bulunamaz.
Ele não pode estar em dois lugares.
Aynı anda hem içeri, hem dışarı doğru patlıyor gibiyim.
E está a implodir e a explodir ao mesmo tempo.
Evet, ikisiyle de aynı anda birlikteydim.
Sim, eu andava com as duas ao mesmo tempo.
Hayatınızda aynı anda iki kadın oldu mu?
Já andou com duas mulheres ao mesmo tempo?
Amara aynı anda iki tarafta da var, hem burada hem orada mı yani?
A Amara existe nos dois sítios ao mesmo tempo? Aqui e no Outro Lado?
Ya aynı anda iki tarafta da var olsaydı?
E se ela existisse nos dois sítios ao mesmo tempo?
Bir çok arkadaşımı aynı anda kaybettim, ama... Hiç bir cenazeye gitmedim.
Perdi muitos amigos de uma só vez, mas nunca fui aos funerais deles.
Aynı anda 40 yerde nasıl olacağız?
Como vamos estar em 40 lugares ao mesmo tempo?
Hele de ikisinin aynı anda öleceğini asla.
Definitivamente não pensamos em perdê-los ao mesmo tempo.
Aynı anda bir unicorn ile Kocaayak görmek gibi.
É como ver um unicórnio e o Pé Grande ao mesmo tempo.
Sonra, atışın yapıldığı aynı anda restoranda olan görevi dışında sivil bir polis memuru onu indirdi.
Em seguida, foi atingido por um agente à paisana de folga que estava no restaurante durante o tiroteio.
Gavin aynı anda lokantada bir polis olabileceğini nereden bildi?
Como é que o Gavin sabia que ia estar, um polícia no snack-bar naquele preciso momento?
Aynı anda üç yerde birden bulunuyor bile.
Ela já está em três lugares ao mesmo tempo.
Aynı anda birden fazla yerde bulunmamı sağlıyor.
Permite-me estar em vários lugares ao mesmo tempo.
Sonra onu da kaybettim... ama neredeyse aynı anda, Crane hayatıma girdi.
E depois, também o perdi... com a excepção que, precisamente, naquele momento, o Crane entrou na minha vida.
Aynı anda hem skor tutup hem nasıl sunuculuk yapacağım?
Como é que vou marcar e apresentar ao mesmo tempo?
Aynı anda nasıl mankafalık ve ahmaklık yapabiliyorsan öyle, manahmak!
Da mesma maneira que és um retardado e um burro ao mesmo tempo.
Hayır sen herşeyi kontrol edebilirsin, tam olarak seni neden öldürmek istemem ve seninle neden sevişmek istememle aynı anda olduğu gibi.
- Controlas tudo. É por isso que quero matar-te e comer-te ao mesmo tempo.
Aynı anda hangi uçaklar uçuş izni almış bunun izini sürebilirim. Harrison, Abby, sizden yerlerinin tespit edilmesini istiyorum....... her bir bakım görevlisinin, bagaj personelinin, yer personelinin, o gece kimin vardiyası varsa herkesin. İyi.
Posso ver os voos que saíram no mesmo horário.
Aynı anda her yerde bulunamaz.
Ele não pode estar em todo o lado.
- Stanley iş hususunda iyi ama koyunu, annemi ve onu aynı anda düşününce...
Eu sei que o Stanley é bom para os negócios. Mas a ideia dele, a ovelha e a mãe... Juntos.
İyimser biri bile aynı anda iki farklı yerde olamaz.
Nem optimistas conseguem estar em dois lugares ao mesmo tempo.
Jai'yi kampa götürdüğünü söyledi ki bu doğru ama aynı anda orada başka işler de yapıyordu.
Ele disse que levava lá o Jai para acampar, mas ele também fazia outras coisas por lá.
Aynı anda üç yük çamaşırı aynı anda yıkamak gibi.
É como lavar três cargas de roupa ao mesmo tempo.
Aynı anda hem hapşırıp hem osurmaya benziyor.
É como peidar e espirrar ao mesmo tempo.
Yani şimdi Star Wars ve Star Trek karakterleri aynı anda bulunabilecek mi?
Espera, então as personagens do Star Wars e do Star Trek podem estar na mesma secção?
Bu yıldırımı birçok hedefi aynı anda vurmak için kullanabiliyor işte bu yüzden o çok korkulan bir ejderha.
Pode usar esse raio para atingir vários alvos ao mesmo tempo. É por isso que é um dragão tão temido.
Sarhoş olduğunda. Aç olduğunda. Ki ikisi aynı anda oluyor genelde.
Quando estás bêbado, com fome passas a maior parte das vezes assim.
İki kişiye aynı anda ani saldırı yapmak kolay değildir.
Não é fácil atacar de surpresa duas pessoas ao mesmo tempo.
Dörde kadar sayıp hepinizin aynı anda zıplamasını istiyorum.
Vou contar até quatro e quero todos a saltar ao mesmo tempo.
Aynı anda birçok yola bakabiliriz.
Podemos tentar mais caminhos ao mesmo tempo.
Doğum günü pastamda, buz mavisi kremanın üstünde adımı ve yaşımı aynı anda görmek, çok da dokunaklıydı aslında.
Foi realmente muito tocante, ter o meu nome, igual á minha idade no meu bolo de aniversário em gelo azul.
Bu dingil, yedi ya da sekiz asker aynı anda Aylak'a dönüşürken tam ortalarında duruyordu.
Este otário ficou lá no meio... enquanto sete deles... viravam Zeke ao mesmo tempo.
Bu dingil, yedi ya da sekiz asker aynı anda Aylak'a dönüşürken tam ortalarında duruyordu.
Este otário ficou... lá no meio... enquanto sete deles... viravam Zeke ao mesmo tempo.
Sadece aynı anda ne kadarını yapabilirim onu bilmeliyim.
Gosto de ver com o que é que aguento de uma vez.
Aynı pilotlar, aynı uçuş pistleri, aynı uçaklar silah ve uyuşturucuları aynı anda taşıyorlar ve insanlar bunu biliyorlar.
Mesmos pilotos, mesmas pistas de aterragem, os mesmos aviões. transportar armas e drogas, ao mesmo tempo. As pessoas sabiam que
X-Y-C-Y tuşlarına aynı anda bastığında...
X-Y-C-Y. Carregas ao mesmo tempo e dá-te...
Biliyorsun, bu kadar vitamini aynı anda almak etkilerini yok eder.
Sabes, tomar tantas vitaminas de uma vez cancela o impacto.
Diyor ki : "Mutluluk aynı anda iki kadını sevme özgürlüğü olabilir."
Diz : "Felicidade pode ser a liberdade de amar duas mulheres ao mesmo tempo".
Ben de hiç aynı anda iki kızla olmadım.
Também nunca curti com duas ao mesmo tempo.
Tabii her şeyi aynı anda yapabileceğini düşünmüyorsanız.
A menos que achemos que ele consegue fazer tudo ao mesmo tempo.
İkimiz de aynı anda bırakınca etraf kusmuk ve bok deryasına döndü.
Lá nos aliviámos ao mesmo tempo, era vômito e merda por todo o lado.
- İkisiyle aynı anda mı?
Os dois ao mesmo tempo?
Hem materyalist hem de entelektüel bir filmin aynı anda nasıl yapılabileceğini.
Que é fazer um filme que seja simultaneamente materialista e intelectual.
Yani diyorsun ki, üçe kadar saymalıydık ve belkide aynı anda söylemeliydik.
Então, estás a dizer que devíamos ter contado até três para dizer ao mesmo tempo?
Nick en iyi arkadaşım falan ama şu anda o şerefsizle aynı odada bile duramam.
O Nick é o meu melhor amigo, mas nem consigo estar no mesmo espaço do que o sacana.
Hetty, Deeks, sabah 8'de aynı anda... hem bir burrito hem de pop-tart yedi. Uh, hayır, hayır.
- Não, não!
Her şey aynı anda oldu.
Aconteceu tudo ao mesmo tempo.