Benim de tradutor Português
82,755 parallel translation
Charles bir süredir benim de aynı büroyu paylaştığım kardeşi Jimmy hakkında oldukça çirkin iddialarda bulunuyor.
O Charles tem feito alegações muito feias em relação ao seu irmão, o Jimmy, com quem, por acaso, partilho o escritório.
Ya da buradaki dostumun hastanedeki zavallı kızına gitmesine izin verir benim de bu kutsal artık çöpsüz New Mexico toprağında uzanmama ses etmezsin.
Ou deixa aqui o meu amigo visitar a filha doente no hospital e deixa-me descansar as costas neste sagrado, agora sem lixo, solo do Novo México.
Babamın hırsız olduğunu söyleyen mektuplar ve epostalar aldık, annemin cahil bir sosyete olduğu, ve benim de şımarık zengin yapma bebek olduğum gibi.
Recebíamos cartas, e-mails a dizer que o pai era um ladrão, que a minha mãe era uma socialite ignorante e eu era uma princesa do gelo rica e cabra.
Açıkçası benim de duygusal olarak dağıldığım anlar olmuştu.
Tenho de admitir. Tive a minha parte de colapsos emocionais.
Benim de.
Nem eu.
Benim de hoşuma gidiyor.
Também gosto de falar contigo.
Senin anlattığın benim de dinlediğim kısım.
A parte que estavas a falar e eu a ouvir.
Düzeltmek de benim sorumluluğum.
A responsabilidade de a resolver é minha.
Bundan sonra, benim kaçakçımsın.
De agora em diante, és a minha mula.
Don Hector benim Juan Bolsa'ya hesap verdiğimi anlaman gerekiyor.
Don Hector. Tem de perceber que eu respondo a Juan Bolsa.
Belki de ileride benim için çalışırsın.
Bem, talvez no futuro possa considerar trabalhar para mim.
Aklımdan neler geçtiğini anlayabilmeniz için Chuck'ı benim gözümle görmeniz gerekiyor.
de maneira a compreenderem o que eu estava a pensar, precisam de ver o Chuck através dos meus olhos.
Ayrıca birisi de Papa'yı arasın çünkü anlattıklarına göre benim aziz olmam lazım.
E acho que alguém ligou ao Papa, pois, de acordo com as tuas alegações finais, eu devo ser um santo, eu e a Madre Teresa.
Benim biraz oturmam lazım.
Eu só preciso de estar sentado.
- Benim yüzümden bir de sizinle sorun yaşasın istemiyorum. - Tabii.
Eu não quero que ele tenha problemas convosco por causa de mim.
Texas ile güneybatıda sekiz nakliye terminali benim sorumluluğumda.
Supervisiono oito terminais de carga no Texas e no Sudoeste.
Kıskançlıktı, çünkü benim yapamadığım bir şeydi.
Era inveja. Porque isso era algo que eu não era capaz de fazer.
Kimse bizi Amerika'ya gönderdiklerinde ne olacağını bilmiyor sen benim bilmediğim bir şey biliyorsan ayrı.
Ninguém sabe quando vão nos mandar para os EUA. A menos que saibas de algo.
Sana söylüyorum, benim için geliyor.
Estou dizendo, ela anda atrás de mim.
Oğlumu bulacağım. Sana söylüyorum, benim için geliyor.
Imagina, o próprio filho, e ela não fazia ideia de quem era ele.
Artı, babanın değil de benim adıma olan tek mülk bu.
Além disso, é a única propriedade em meu nome, e não em nome do teu pai.
Ve benimle ya da benim için asla çalışmak zorunda değilsin.
E não tens de trabalhar comigo. Nem para mim, nunca mais.
Benim oyum Archie için "A".
O meu voto é no A, de Archie.
Düşünmek için zaman lazımdı. Benim ne istediğimden annemin ne istediğini ayırmak için.
Precisava de tempo para processar, para separar o que a minha mãe quer do que eu quero.
Alaycı mizah benim dünyayla iletişim yolum.
O humor sarcástico é a minha forma de me relacionar com o mundo.
Hepimiz göz önündeyiz, Ama benim gey-o-metrem en iyi bildiğin şeyle beraber olmanı söylüyor... Kızlarla.
Todos estamos no espectro, mas o meu medidor de gays diz para ficares com o que conheces melhor, raparigas.
Senden hoşlanmaması benim hatam değil.
- Não tenho culpa se ele não gosta de ti.
Plan deliceydi, benim için bile.
O plano era de loucos, até para mim.
Bütün o son sıkıntılarımıza rağmen, Archie'yi korumak için her şeyi yapardım. Ancak Dilton Doiley, Pandora'nın kutusunu açmıştı ve şimdi benim, ya da kimsenin onu kurtarmak için yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Apesar dos nossas discussões actuais, teria feito tudo para proteger o Archie, mas o Dilton Doiley tinha acabado de divulgar o segredo e agora não havia nada que eu ou alguém pudesse fazer para salvá-lo.
Bu bir... Benim için yaptığın her şey için teşekkür ederim hediyesi.
É um presente de agradecimento, por tudo o que fizeste por mim.
Gerçekten zeytin dalı uzatmak istiyorsan benim sahipliğimde bir gece yatıya kal.
Se queres mesmo estender-me um ramo de oliveira, vem à minha festa de pijama.
Bunu duymak zor ve benim için de söylemek ama sanırım o seninle bir şekilde bağlantılıydı. Ama bizde öyle bir şey görmüyorum.
É difícil ouvir isto, e custa-me dizê-lo, mas ela deve ter tido uma ligação contigo que não imagino a acontecer entre nós.
Benim anladığım kadarıyla, aynı anlaşmayı sen de yaptın.
Tanto quanto sei, tu fizeste o mesmo acordo.
Benim gözlem yapmam daha akıllıca olmaz mı?
Não seria mais inteligente pôr-me de vigia?
Ondan benim, Grigory Krukov'un, Dışişleri Bakanlığı'ndaki sicilini iste.
Pede o dossier do Departamento de Estado sobre mim, Grigory Krukov.
On milyon dolarlık işlenmemiş elmas istiyorum, yoksa Annex B dosyasını kamuya açıklarım, o dosya şu anda benim elimde.
Quero dez milhões de dólares em diamantes não lapidados ou divulgo o ficheiro do Anexo B, que tenho na minha posse.
Dinle, benim kızının kaçırılıp buraya getirilmesinden haberim yok.
Ouça, não tenho nada a ver com o facto de terem trazido a sua filha para aqui.
Evet. Ne olursa olsun benim o yaşta olduğumdan daha azimli ve zeki bir çocuk.
Sim, mas se servir de consolo, ele é mais motivado do que eu era na idade dele,
Yani, eğer baltalı bir katil beni kovalıyorsa, Benim gizli arzum ufak parçalar halinde doğranmak mıdır?
Quero dizer, se um assassino com um machado me persegue, é o meu desejo secreto de ser cortado em pedaços?
Sen de benim kadar oraya ait olmadığımızı biliyorsun.
Sabes tanto como eu que não pertencemos ali.
Benim kavga günlerim geride kaldı.
Os meus dias de luta acabaram.
Geri dönüşüm senin umurunda olmayabilir ama benim umurumda.
Se não te dás ao trabalho de reciclar, faço-o eu.
Kabul et Bill eğer parayla yapmak istemiyorsan tek seçeneğin benim.
Admite, Bill. Sou a tua única opção sem teres de pagar.
Benim tarafımdan sizi geçirsem bile bir görevlinin sizi onaylaması gereken ikinci bir kontrol noktası var.
Mesmo que eu autorizasse a sua passagem do meu lado, outro oficial teria que o autorizar a passar num segundo posto de controle.
Benim sana hissettiklerimin aynısını senin de bana hissettiğine.
Que sentes por mim, o mesmo que eu sinto por ti.
Eğer Siyah Ceketliler onun peşinden gittiyse, Bunun nedeni benim.
Se os Blackjacks vieram mesmo atrás dela, é por causa de mim.
Benim için zevkti.
- De nada.
Bu durum benim yetkimi aşıyor.
Está acima de mim.
Benim için çalışman lazım.
Tens de trabalhar para mim.
Herneyse, Doshi Bey'de benim kahramanım.
De qualquer maneira o senhor Doshi é o meu herói também.
Ve bir gün, benim aracılığımla Charu'ya bir mektup gönderdi.
E um dia ele enviou uma carta para Charu através de mim.
benim de yok 54
benim de var 55
benim değil 350
benim de öyle 78
benim demek istediğim 24
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111
benim de var 55
benim değil 350
benim de öyle 78
benim demek istediğim 24
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111