Benim değil tradutor Português
23,026 parallel translation
Astra'yı benim değil de, senin öldürdüğüne inanmasına izin verdiğim için.
Quando decidi deixá-la acreditar que tu mataste Astra. Não eu.
Bu portre sadece benim değil temsil ettiğim makamın da portresidir.
Este retrato não é só meu, mas do cargo que eu represento.
- Görev benim değil Leonard.
O espectáculo não é meu, Leonard.
Doğum günümü kutlamama bir kez olsun izin vermedi. Çünkü doğmam onun başarısıymış ; benim değil.
Sabia que ela nunca deixou comemorar o meu aniversário, já que ter nascido foi mérito dela, e não meu?
Benim değil.
Não é meu.
- Birincisi bu bebekler benim değil.
- Primeiro, Estas bebés não são minhas.
Tabii bu bebekler benim değil ağlamayı kesmiyorlar ve şu anda bütün lokanta benden nefret ediyor.
Mas estas bebés, que não são minhas não param de chorar e agora todo o restaurante me odeia.
Senin şarkı söylemeni istiyorlar, benim değil!
Eles querem que tu cantes, não eu!
Benim suçum olduğunu biliyorum ve bundan şikayet etmiyorum... Doğru değil.
E eu sei que a culpa é minha por isso não me estou a queixar... isso não é verdade.
Benim için hiç sorun değil.
A sério, não me importo.
Seninle benim aramda değil tabii.
Não entre ti e eu.
Benim için tehlikeli değil mi?
- E também não é perigoso para mim?
Burada söz konusu olan sadece benim rahatım değil!
- Não se trata só do meu conforto.
Benim durumumda fazlasına değil.
No meu caso, não muitos mais.
O benim erkek arkadaşım değil.
Ele não é meu namorado.
Harika ve her zaman ki gibi benim ihtiyaçlarım önemli değil.
Óptimo, e, como sempre, não te importa o que eu preciso.
- Ama bu benim hatam değil, Theo.
- Mas isso não é culpa minha, Theo.
Üstünde yazan benim ismim, senin değil.
É o meu nome, não o seu.
Bertie ile anlaşmamıza göre ben her şeyi bırakıp sürgünde sessiz bir hayat yaşayacaktım, karşılığında da bana maaş bağlanacaktı. Ama bu anlaşma benim hayatım boyunca sürmeliydi, onun hayatı boyunca değil!
O acordo entre Bertie e eu era que eu abriria mão de tudo, iria para o exílio e seria discreto em troca de uma pensão que deveria durar até o fim da minha vida, não da dele.
Benim için değil.
Para mim, não.
Benim annem değil, oynata bas.
Bem, ela não é minha mãe. Carrega no play.
Sadece benim için değil. Onlar için de.
Não só por mim, mas também por eles.
Senin evin benim evim, değil mi?
Su casa es mi casa, certo?
- 2044'de ölsem ne olur ki sanki? Bunları sebep olan benim, değil mi?
O que aconteceria se eu morresse em 2044?
Cole'un çıkış yaparken açık bıraktığı yer hariç. - Benim endişe ettiğim deli Cole değil. - Cole o kadar da deli değil...
Exceto tudo o que o Cole abriu antes de sair.
Benim için hiç sıkıntı değil.
Estou bem com isso.
Dostum kamu davası benim işim değil.
Colega, eu não faço casos de cível.
Jeli ya da kızı neden bir kutunun içine koyduğumuzu açıklamak benim sorunum değil.
Não vou explicar porque é que ela está num tanque com gel.
- Yönetmek benim işim değil.
- Não me cabe a mim governar.
Nellie Wilcott benim güzel küçük kızım değil.
Nellie Wilcott não é a minha linda menina.
Bak, adama güvenebilirsin diyorum ama şart değil çünkü güvenmen gereken kişi benim.
Isso é tranquilizador. Ouve... dir-te-ia que podes confiar no tipo, mas, na verdade, não o devia fazer, porque tu devias confiar em mim.
Hiçbir fikrimin olmadığını söylemek benim oralarda tatmin edici bir cevap değil.
Não é uma resposta satisfatória da minha parte dizer que não faço a porra da menor ideia.
Bu benim teknem değil.
O barco não é meu, amigo.
Bu benim karar verebileceğim bir şey değil.
- Isso não depende de mim.
Hayır, yani sen tamam da Henry benim için değil.
Não, digo, sim para ti, Henry, mas não para mim.
"Sen, benim küçük kızımsın, değil mi?" dedi.
Disse : "És a minha menina, não és?"
Benim departmanım değil evlat.
Não é o meu departamento, filho.
- Benim dostum değil.
- Não é meu amigo.
Benim tarafımda değil, zombilerin tarafında.
Não gosta assim tanto de mim, tem outra zombie ao lado dele.
Benim umurumda değil.
Não me incomoda.
Lobos'un cinayet soruşturması benim sorunum değil.
A investigação do homicídio do Lobos não é o meu problema.
Sırp Hannibal Lecter'ın ne dediği umurumda değil, Ghost, sen benim patronum değilsin.
Quero lá saber o que diz o canibal. Tu não és meu patrão, porra!
Böyle biri tarafından dayak yemek benim için kolay değil.
Não é fácil ser derrotado por...
Benim problemim değil.
- O problema não é meu.
Adam gibi okusana, karar ev için geçerli benim için değil, hem bana yasak yok.
Tu devias ler as letras pequenas. A ordem de restrição é para a casa, burrinho, não para mim. Além disso, estou aqui porque quero.
Bunun sebebi, benim merhametim değil de o genç deve kötü davranılması olamaz mı?
- Já alguma vez pensaste que a nossa tortura ao jovem ogre pode ter causado este conflito e não o meu acto de misericórdia?
Bu benim kabanım değil, Patrick.
Esse casaco não é meu, Patrick.
Benim eserlerim sevimli değil.
O meu trabalho não é giro.
Sen dört yaşındayken ölmüş olması benim suçum değil.
Não tenho culpa se ela morreu quando tinhas quatro.
Amerikalı kadınların fantezilerini arzulatan etkileyici sesli yabancılara göre tasarlaması benim suçum değil.
Não tenho culpa se as americanas projectam as fantasias em estrangeiros com o tipo de voz mágica que concede desejos.
O benim kim olduğumu bilmiyor ama senin de kim olduğunu bilmiyor, değil mi?
Ela não sabe quem eu sou. Mas também não sabe quem é a Tasha, certo?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25