English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Büyük anne

Büyük anne tradutor Português

745 parallel translation
Uyukluyorsun, büyük anne!
Está grogue, querida vovó.
- Sen o sınıfı al da... Büyük anne!
- Classe - - a... minha avó.
Afiyet olsun, büyük anne! Sağlığına!
Saúde vozinha.
Ve elli yıIdır evli olan ve birbirlerini hala ilk günkü gibi seven büyük anne ve büyük baba vardı.
Meu Deus, era repugnante. Depois o avô e a avó, casados há 50 anos, e ainda sentiam um pelo outro o mesmo que no primeiro dia.
Büyük anne, bir doların var mı?
Mamãe querida dá-me um dólar?
Söylesene, zeki çocuk sana kaç kere daha annene "büyük anne" diye seslenme demeliyim?
Diga-me, menino cabeçudo, Quantas vezes já lhe disse que não chame a sua mãe de "mamãe querida"?
Hatıralarım artık benimmiş gibi gelmiyor yarısı yenmiş kek gibi çite takılan tavşanın yünü gibi büyük anne.
Estas lembranças não parecem minhas, como um bolo meio comido. Pele de coelho estirada na cerca do pátio traseiro. Minha pequena.
Büyük anne, büyük anne, büyük anne.
Mãe querida, mãe querida,
Büyük anne!
Grande mamã.
Peki, büyük anne için ne düşünüyorsun?
- Bem, e sobre a avó?
Unutma büyük anne ve baba geliyorlar.
Não te esqueças de que os avós chegam à tarde.
Genç bir oğlan için büyük anne babasından daha önemli bir şey olamaz.
Mas não há nada mais importante para um adolescente do que os avós.
S.ktir büyük anne.
- Nancy, não conte mentiras.
Büyük anne, arabayı ödünç alabilir miyim?
Vó, empresta-me o seu carro?
Onu büyük anne gibi taşıyorum.
Seguro-a como uma avó.
Büyük anne mi?
Não despachaste a avózinha?
- Ne zaman taşınacaksınız büyük anne?
- Quando é que se muda, avó?
- Bakın kim gelmiş. - Büyük anne.
- Vejam quem veio!
Büyük Anne üçlü tanrıça ve boynuzlu at, av tanrısı.
A grande mãe, a deusa tripla e o cornudo, o deus da caça.
Büyük anne ve babam uzun zaman önce öldü.
Os meus avós já morreram há muito tempo.
- Aksanıma ne diyorsun büyük anne?
Que pensa do meu sotaque, avó?
Büyük anne ve babasını baltayla öldürdü.
Estraçalha os avós com um machado.
Büyük anne bile gelmenizi söyledi.
até a avó diz que você deve vir.
Endişelenme büyük anne. Merhaba, Gabe.
Não se preocupe, Avó.
Herşey yolunda, büyük anne.
Estamos muito bem aqui, Avó.
Milyoner olarak geri döneceğimden eminim, büyük anne.
Tenho a certeza que voltarei quando for milionário, Avó.
Anne Cameron, yaralı en büyük oğlunu ziyaret etmek için Piedmont'tan gelir.
A mãe Cameron chega desde Piedmont para visitar seu filho maior ferido.
Kar beyazı şapkalarıyla anne ve baba dağlar... Ve yeğenlerle kuzenler. Onlar o kadar büyük değiller.
A montanha pai, e a montanha mãe, com os seus chapéus de neve, e os seus sobrinhos e sobrinhas, não tão grandes, com chapéus mais pequenos, até à colina mais pequenina, sem chapéu nenhum.
Anne, bu kızın nerede olduğunu bilmiyorum, bu yüzden büyük beklenti içine girme.
Uh, mãe, não sei a origem desta rapariga, portanto, não espere muito.
Ve Bogey'in de çok güzel küçük kemikleri var. Sen de büyük ve güzelsin anne.
A mãe é bonita, apesar de já não ser nova.
Pidge, o tabancayı bırak ve büyük baban için biraz su getir. Fakat anne, dinle.
Para mim uma medalha póstuma seria tanto como para si dinheiro póstumo.
Anne, sadece büyük bir dans salonu, hepsi bu.
Mãe, é só um salão de dança.
Anne, bizim gibi kaba Teksaslıların arasına karışmakla büyük hata yapmışsın.
Mãe, cometeu um erro quando se misturou com estes rudes texanos.
Anne, niçin bu kadar büyük bir gölgem var.
Mamã, por que carrego esta grande sombra?
- Anne, o büyük hapları içmek istemiyorum.
- Mamã, odeio essas pastilhas.
" Sevgili anne, büyük bir haberim var :
" Querida Mãe, a grande noticia é :
- Benim burnum büyük mü anne?
- Tenho um nariz grande, mãe?
Böyle iyi yürekli küçük kovboylar olduğunuz için ve her gece duanızı ettiğiniz için her birinize dünyanın en büyük Vahşi Batı Gösterisine bedava bilet vereceğim. Akşam anne babanızı da getirin, tamam mı?
Visto serem cowboys e cowgirls tão bem comportados, e rezarem todas as noites, vou dar um bilhete a cada um para o melhor circo do mundo.
Yarıçıplak kadınlara durbunlü röntgencilik. Büyük hayal kırıklığı yaşadım Cruchot. YanıIdınız anne.
Observar criaturas seminuas, com binóculos, a dar risinhos, não quero acreditar, Sr
Anne, büyük bir fırtına yaklaşıyor.
Mãe, vem aí uma tempestade.
Büyük anne mi?
- Avó?
Büyük sıçrayış. Anne ve babası, Velma ve Marvin, düğünde hazır bulunmamışlar.
"Os pais do Sr. Stanwyk, Marvin e Velma, de Provo, não puderam estar presentes."
Başım büyük belada, anne.
Estou em apuros, mãe.
Anne, mahallede büyük bir haber var.
Nunca pensaste em mandar-me flores, Al? Para quê?
Büyük anne-babamı bulana kadar da durmayacağım. Sence benim ailemde,
Achas que a minha família também foi para o Vale Encantado?
Anne, baba, bugün okuldan büyük haberler var.
Bem, a piada és tu, pai.
Bak, anne. Dediğin gibi büyük bir askeri lider olacaksam belki de lider olarak aldığım kararları bir kez olsun dinlemeye başlamalısın.
Se eu sou suposto ser esse grande líder militar, é melhor prestares atenção às minhas ideias de vez em quando.
Anne, baba, sanırım başımız büyük bir şekilde dertte.
Mãe, pai, acho que estamos em sarilhos.
Yalnızım, büyük anne.
Isto aqui não é um bordel! Estou sozinho, Avó.
Anne bu çok büyük.
Mãe, é grande demais.
Hayatın partisinin bir parçası olmak sana büyük bir zevk veriyor olmalı anne.
Deve dar-te muito prazer ser a vida da festa, Mãe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]