Daha iyi tradutor Português
67,613 parallel translation
- Selam. Keşke daha iyi şartlar altında görüşebilseydik.
Gostava que fosse em melhores circunstâncias.
- "Eskisinden daha iyi olur."
- É uma melhoria.
Onu daha iyi olmaya teşvik ettin.
Inspiraste-o a ser melhor.
Umarım şarkı defterinde orada söylediğinden daha iyi bir şey vardır sarışın.
E espero que tenham músicas melhores no vosso repertório, loirinha.
Ve dünya... Daha iyi bir yer olacak
* E o mundo Será um lugar melhor
- Bütün dünya... - Bütün dünya... Daha iyi bir yer olacak
* O mundo inteiro Será um lugar melhor
- Hayır! Ölürüm daha iyi.
- Não, prefiro morrer.
O öleceğine ben öleyim daha iyi.
Prefiro que seja eu do que ela.
Söylemeyi unuttum. Benim kostümüm seninkinden daha iyi.
- Esqueci-me de te contar, o meu traje é mais porreiro que o teu.
Hız Gücü Roketatarı daha iyi.
- Bazuca é melhor. - Bazuca é melhor.
Sizce de Streak daha iyi bir isim olmaz mıydı?
Têm a certeza que Raio não é um nome melhor?
Beni daha iyi bir insan, daha iyi bir kahraman olmaya yönlendirmeleri için onlara da ihtiyacım var.
Preciso disso para me estimular, para fazer-me ser uma pessoa e um herói melhor.
Dışarıda konuşsak daha iyi olur dedim.
Achei melhor conversarmos aqui.
İşleri şimdi daha iyi yapacağım.
Eu quero reconciliar-me.
Yada hiç konuşmasak daha iyi.
Ou não temos que conversar.
Stefan daha iyi biri.
O Stefan é o melhor homem.
O daha iyi bir insan.
Ele é o melhor homem.
Sana sözümü kanıtlamam için eski partnerlerimin beni övmesinden daha iyi bir şey olabilir mi?
Que maneira melhor de provar-te a minha palavra do que um bando de ex a cantar os meus louvores?
Çok daha iyi birisini hak ediyorsun. Çünkü dedektif, sen mide bulandırıcı derecede fedakârsın.
Tu... mereces alguém melhor porque tu, detective, és altruísta a um grau nauseante.
Senden duyması daha iyi olur.
Ele aceita-o melhor vindo de ti.
Daha iyi bir fikri olan varsa çekinmeden konuşsun lütfen.
Se alguém tiver uma sugestão melhor. Pode falar agora.
Elbette değiştin ama daha iyi biri oldun.
Digo, obviamente tu mudaste, mas foi para melhor, meu.
İçelim ve daha iyi bir yol bulmayı umalım.
Vamos beber e esperar que possamos achar uma maneira melhor.
Yeni bir dünya, daha iyi bir dünya.
Um mundo novo, um mundo melhor.
Daha iyi olması için.
Por um bem maior.
Evet daha iyi olmuştum.
Sim, já estive melhor. Já estive pior.
Bugün gittikçe daha iyi olmaya başlıyor.
Bom, isto está a ficar cada vez melhor.
Sana şeytanların ve yaratıkların olmadığı bir dünya anlatayım. Kimsenin doğaüstü nedenlerle ölmediği yeni ve daha iyi bir dünya.
Deixa-me pintar-te uma imagem de um mundo sem monstros ou demónios, de um mundo onde ninguém tem que morrer por causa do sobrenatural, de um mundo novo, um mundo melhor.
Onların iyi adamlar olduklarını biliyorum ama onlardan biraz uzak kalman sanırım daha iyi olacaktır.
Tenho certeza que eles são bons rapazes e isso, mas seria melhor se tu... te desligasses deles por um tempo.
Kim senin buruşmuş kalbini daha iyi kırabilir ki?
Quem melhor para esmagar o teu coração enrugado?
İngiliz Harflerin Adamları'nın yaptıkları, bizim yaptıklarımız daha iyi bir yol.
O que os Homens de Letras britânicos andam a fazer... o que nós andamos a fazer, é uma maneira melhor.
Bebeğimde daha iyi uyuduğum geceler oldu.
Já tive noites melhores a dormir no meu carro.
Yediğinde kendini daha iyi hissedeceksin.
Vais sentir-te melhor assim que comeres.
Daha iyi hissetmen için.
Para te fazer sentir melhor.
Sam ve Dean'in kalbi doğru yerde ama şu meşhur kanatları beklemesek daha iyi olmaz mıydı?
O Sam e o Dean, seus corações estão no sitio certo, mas não seria melhor nos ter a nós ao teu lado?
Sorun değil çünkü biz dünyayı bulduğumuzdan daha iyi bir hale getirdik.
Isso não faz mal, porque deixamos o mundo melhor do que o encontramos, sabes?
Daha iyi bir yol bulacağız.
Nós vamos encontrar uma maneira melhor.
Daha iyi bir yol bulduk.
Achamos uma maneira melhor.
Annemi daha iyi tanıdığını düşünüyor ama bunu nedeni onların doğal cadı olması.
Ele pensa sempre que conhece a mãe melhor, mas isso é porque eles são os dois, bruxas naturais.
Bunu benden daha iyi bilmelisin.
Bem, tu saberias disso melhor do que eu.
Daha iyi de bir mezar olacak.
E uma tumba ainda melhor.
İngiliz Harflerin Adamları buraya bizim işimizi bizden daha iyi yapacaklarını düşündükleri için geldiler.
Os Homens de Letras britânicos, vieram para cá porque pensaram que podiam fazer nosso trabalho melhor do que nós.
Hangi gerizekalı bunun daha iyi bir fikir olduğunu düşündü?
Que idiota pensou que isto era melhor? Eu pensei.
Daha iyi olduğunda onunla görüşmeye devam edeceğiz ancak saldırı sabahı kocası dışında bir adamla ilişkiye girdiğini bize söyledi. - Kim olduğunu paylaşmak konusunda hala gönülsüz. - Ne kadar da yardımcı.
Ela disse-nos que teve sexo com um homem, não o marido, na manhã do dia da agressão, embora esteja relutante em dizer-nos a identidade dele.
İçinde bir yerlerde iyi bir adam olduğunu biliyordum. O adamı daha sık görmeyi isteriz.
Sabia que há um bom tipo em algum lugar, alguém que gostaríamos de ver com frequência.
Daha iyi bir yer olacak - Hem senin... - Hem senin...
* Para ti * Para ti
Daha da önemlisi dedektif, sen en az senin kadar iyi birisini hak ediyorsun.
Mais importante, detective, mereces alguém tão bom quanto tu... porque...
- Onlardan daha çok iyi insanlar var.
Há muitas mais pessoas boas. A sério?
Ne kadar çabuk o kadar iyi. Daha çok yolumuz var ve zaman aleyhimize işliyor.
Quanto mais cedo, melhor, estamos a correr contra o tempo.
- Hayır böyle iyi, daha işimiz uzun.
Não, estamos bem.
Annemin bilgisayarı. Ona sorsan daha iyi olur.
É o computador da mãe.
daha iyi olur 49
daha iyiyim 141
daha iyisini yapabilirsin 39
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha iyisin 19
daha iyi olurdu 21
daha iyi misiniz 18
daha iyi mi 68
daha iyi ya 37
daha iyiyim 141
daha iyisini yapabilirsin 39
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha iyisin 19
daha iyi olurdu 21
daha iyi misiniz 18
daha iyi mi 68
daha iyi ya 37