Dans ediyorlar tradutor Português
122 parallel translation
İnsanlar "Dardanella" nın melodisine dans ediyorlar.
Dança-se ao som de "Dardanella".
Kalabalıkta dans ediyorlar.
So estäo a dançar em publico.
Oğlanla kız karşılaşıyorlar..... ve dans ediyorlar, dans ediyorlar, dans ediyorlar..... Dans ediyorlar, dans ediyorlar...
O rapaz e a rapariga encontram-se..... e dançam, dançam, dançam... E dançam, dançam...
Ve sen bir-iki-bir, bir-iki dappio, bir-iki, bir-iki flappio. Herkes çok mu çok mutlu, çünkü Tapioka dans ediyorlar... çünkü Flap-Flapioka dans ediyorlar...
E se tu dapa-dap-dap-dap-dap-da-dapio, flap-flap, flap-flap-flapio, todos ficam mais felizes quando dançam a tap-tapioca... quando dançam a flap-flapioca...
- Dans ediyorlar.
- Vejam-nos a dançar.
Ellerini çırpıp vahşiler gibi dans ediyorlar.
Eles batem palmas e dançam como selvagens.
Pazar günü şarkı söyleyip dans ediyorlar.
Oh, sim, sem dúvida isso deve encantar um bruto pagão como você, McTaggart.
Kiliseler yıkılmış, bir tane din adamı yok, papaz yok... ve çocuklar da çıplak dans ediyorlar.
Com igrejas em ruínas, sem padres, sem sacerdotes... e meninos bailando nús.
Çok güzel dans ediyorlar.
Elas dançam muito bem.
Dans ediyorlar.
Estão a dançar.
Şaraba boğulmuş tanrılar gibi dans ediyorlar!
Dançam como deuses embriagados!
Genç insanlar dans ediyorlar birbirlerine sarılıyorlar ve gün batımından önce sevişiyorlar.
Os jovens dançam, abraçam-se, e fazem amor antes do sol posto.
Müzik, Francesca'nın kitabı gibi, iki partneri sarıyor iş'te ve yaşamda ve hala birlikte dans ediyorlar.
A música, executa-se como se fosse o intróito de Francesca ( da Rimini )... e envolve os companheiros de profissão e de vida... enquanto eles dançam juntos uma vez mais.
Dans ediyorlar.
Eles estão a dançar!
Tanrım! Dans ediyorlar!
Deus, eles estão a dançar!
Bak nasıl dans ediyorlar.
Vê como eles dançam.
Çok güzel dans ediyorlar.
Dançam tão bem.
Ve sonra dans ediyorlar. Öyküler anlatıyorlar.
e depois dança... e conta histórias.
Bütün gece dans ediyorlar. Kıkırdaşıyorlar, Karın ona sarılıyor.
Eles dançam a noite inteira, riem-se, ela inclina-o, levanta-o...
Bütün cinler yeşil ve salak halleriyle dans ediyorlar ; ben kusuyorum, ve son!
Eu vomito. Fim. Bart, és mesmo como o Chilly, o elfo que não pode amar.
Dans ediyorlar ve gülüyorlar! Sokak lambalarına asılıyorlar!
Eles estão dançando e animadores, eles são pendentes dos sinais de rua!
Berlin duvarının üstünde dans ediyorlar.
Eles estão a dançar no Muro de Berlim.
Alt tarafı dans ediyorlar.
Estão só a dançar.
Bir, bir grup insan durdurana kadar... dans ediyorlar...
" Um... coro alinhado de pessoas, a dançar até que as façam parar.
Kitty ve en küçükleri Lydia, orada dans ediyorlar.
A Kitty e a Lydia, a minha mais nova, estão a dançar.
Onlar geride kendince dans ediyorlar ve hiç evlenmediler.
E eles dançam para trás e nunca se casam.
Hey, şu manyaklara bakın nasılda dans ediyorlar.
Ei pessoal, vejam aqueles freaks ocupados na pista de dança.
Onlar sadece dans ediyorlar.
São caixas de passas a dançar.
Bugünlerde Madrid'de böyle dans ediyorlar.
Bom, é assim que se dança em Madrid actualmente. Desculpe-me, Don Rafael, preciso de suspender a minha respiração.
Bu Nazi filmi bir ayini görüntülüyor : Genç kızlar İskandinav Pagan kutsal düzen ve savaş sembolleri etrafında dans ediyorlar.
Este filme nazi mostra um desses rituais, jovens raparigas a dançar à volta do símbolo pagão nórdico da guerra e da ordem divina.
Şunlara bak dans ediyorlar Erkek gücü.
Olhem para eles a dançar. Força rapazes.
Geceleri dans ediyorlar.
Dançam na noite.
Hala buralarda dans ediyorlar.
Por aqui ainda dançam o twist.
İnsanlar gerçekten bunlarla dans ediyorlar mı? - Tabii.
O pessoal daqui dança isto?
Cennetten, diğer tarafta dans ediyorlar.
Do Paradise hall, em frente.
Dans ediyorlar ve ateş kedi gibi yalayıp geçiyor.
Elas dançam, e o fogo lambe como um gato.
Erkekler ve kızlar birlikte dans ediyorlar.
Rapazes e raparigas a dançarem juntos.
Beraber çok iyi dans ediyorlar.
Eles dançam muito bem juntos.
Misal, şu ikisi. Birbirleriyle aylardır dans ediyorlar.
Como esses dois, por exemplo Quero dizer, eles têm dançando durante meses um com o outro, agora.
- Dans ediyorlar.
- Estão a dançar.
Binlerce Amerikalı çılgın genç kolejli kız her gece sarhoş olup üstlerini çıkartıp dans ediyorlar.
Milhares de jovens universitárias... a ficar bebedas e a tirar a parte de cima da roupa.
Skillz yakartoptan ziyade dans ediyorlar.
Skillz pôde olhar após o Average Joe, dançar mais do que jogar Dodgeball.
Tanrım, teşekkürler. Dört striptizci, itfaiyeci kılığında salonumuzda dans ediyorlar.
Ah, ainda bem que é você, tem quatro strippers masculinos, vestidos de bombeiros...
Hatta birlikte dans ediyorlar.
Eles até dançam juntos!
Sanki dövüşmüyorlar da dans ediyorlar kareografi sanki.
Estão a dançar a valsa, não estão a lutar.
Hepsi de Big Boy'un bütün sabahı dans dersinde geçirdiğine dair israr ediyorlar.
Todas elas reafirmam que o Big Boy passou a manhã toda numa aula de dança.
Dans ediyorlar.
Eles dançam em sinal de amizade.
Dans ediyorlar.
Estão a dançar!
Dans ettik, doğru. Gerekirse bunun için kırbaçlanmaya hazırım. Ama cadılıktan söz ediyorlar.
Dançámos e que eu seja castigada por isso, mas estão a falar de bruxaria!
Dans mı ediyorlar?
Estão dançando?
Kucak dansı aldığında, popolarını sıkmaya müsaade ediyorlar mı?
Quando elas dançaram no teu colo apalpaste-lhes o rabo?