Dans etmek tradutor Português
1,976 parallel translation
biraz duş, yağmur yağmasını beklerim, Tavuskuşu gibi yağmurda dans etmek için, kalbim özler..
pequeno aguaceiro, vou esperar pela chuva, a dançar como um pavão na chuva, anseia meu coração..
Tavuskuşu gibi yağmurda dans etmek için, kalbim özler..
a dançar como um pavão na chuva, anseia meu coração..
Kendini ifade et. Dans etmek özgürlüktür.
Isso é uma buzina de nevoeiro?
- Hayır. Senle dans etmek.
Eles vão-te cobrar um braço e uma perna se te esqueceres dele.
Artık gülmek, hoplayıp zıplamak, dans etmek yok.
Acabaram-se os sorrisos, - os saltinhos, as danças.
Hey. Benimle dans etmek ister misin?
Queres vir dançar comigo?
Dans etmek ister misin?
Queres dançar?
Perde açıkken iç çamaşırıyla dans etmek hep işe yarar.
Dançar de roupa interior com as cortinas abertas é uma boa ideia.
Dans etmek ister misin?
Queres... dançar?
Seninle dans etmek çok eğlenceliydi, Mercy.
Foi divertido dançar com você, Mercy
Bunu kolayca silebilirim. Dans etmek bedava.
Posso riscar esta facilmente.
- dans etmek ister misin? - Hayır, sağ ol.
- Não, obrigada.
Kim Jake Ryan ile dans etmek ister?
Quem quer dançar o Hustle com o Jake Ryan?
Tabii ki Cooze dans etmek ister.
! Claro que o Cooze quer dançar.
Yoksa sen de şu dans etmek için fazla havalı olan futbolculardan mısın?
Ou tu és um daqueles jogadores de futebol que se acham muito bons para dançar?
Tabi davul eşliğinde dans etmek isteyecek insanları saymazsak...
Mas se tivesses uma banda, talvez as pessoas dançassem, em vez de balançar.
Dans etmek ister misin?
Apetece-te dançar?
Dans etmek kötüdür.
Dançar é mau.
Bize bilgi verir herhalde. Hep dans etmek istemişimdir ama çok sakar ve dengesizim.
Eu sempre quis ter aulas de dança, mas eu era tão... desajeitada e descoordenada.
Bu çocuklarla dans etmek istiyorsan onları okul balosuna davet et.
Queres dançar com eles convida-los para o baile de finalistas.
Dans etmek ister misin?
- Queres dançar?
Catalina tekrar dans etmek zorunda.
A Catalina tem que voltar a dançar.
Hey Catalina, görmeye dahi katlanamadığın bir kadını hapisten çıkartmak için, deli bir herifin barında, bir dolu ayyaş herifin önünde, yarı çıplak bir halde dans etmek ister miydin?
"Catalina, apetece-te ir trabalhar para um maluco a abanar o teu corpo seminua a um bando de bêbados suados para ajudar uma mulher que não suportas a sair da cadeia?"
Eğer çok tatlı bir kız görüp dans etmek istersem ne olur?
Se ficar a bebida tem droga. E se virmos uma miúda gira e quisermos dançar com ela?
Dans etmek ister misin?
Então, queres dançar?
Ve, siz ikiniz konuşurken koluna dokunmak her zaman iyidir ve dans etmek, vücut teması.
Tipo, tocar-lhe no braço enquanto conversam é sempre bom. Dançar. Contacto corporal.
Canım dans etmek istedi.
- Queria dançar.
"Ama ben yalnızca dans etmek istiyorum"
E de repente...
Dans etmek için çok gerginim.
Estou demasiado tensa para dançar.
Dans etmek seni cesaretlendiriyor.
Dançar torna-te corajosa.
Dans etmek mi istiyorsun?
Queres dançar?
Dans etmek ister misin?
Gostaria de dançar?
- Biz ayrıyız. boşanma yolunda dans etmek..
Estou separada, a dançar em direcção ao divórcio.
Dans etmek özgürlüktür.
Dançar é sinónimo de liberdade.
Kiminle dans etmek istersin?
Com quem quer dançar?
Sanırım dans etmek o kadar da kötü bir şey değil.
Talvez dançar não seja assim tão mau.
Sesin Harry Hamlin'in "Yıldızlarla Dans Etmek"'ten elendiğindeki sesinden daha kötü geliyor.
Pareces pior do que quando o Harry Hamlin, foi expulso do Dancing With the Stars.
bilirsin, dans etmek istiyorum.
Eu também me sei abanar.
Hayır, sadece dans etmek istediğimi söylemiştim.
Só estou a dizer que também me sei abanar.
- Dans etmek ister misin?
Queres dançar?
Hayat, şişko kızlarla dans etmek için çok kısa.
A vida é curta de mais para dançarmos com miúdas gordas.
Artık dans etmek istemiyorum. Maya.
- Não me apetece dançar mais.
Genellikle sonları akşamları kafeste dans etmek olurdu ya da şanslıysalar, kirası kendilerinin 3 katı yaşındaki bir adam tarafından ödenen bir dairede otururlardı. Ama son zamanlarda başka şeyler duymaya başladım.
Costumava acabar com ela a dançar numa jaula no Sunset Boulevard ou, se ela tivesse sorte, a viver nalgum apartamento pago por um senhor com três vezes a idade dela, mas, ultimamente, o que tenho ouvido é algo diferente.
Hayır, dans etmek istemiyorum.
Não, não quero dançar.
Ki zaten Posy de, dans etmek için doğmuş. Buraya gelirken beraberinde bale ayakkabılarını bile getirmişti.
Posy acabará virando bailarina, já que veio com as próprias sapatilhas.
Dans etmek mi?
Dança?
Dans etmek ister misin?
Quer dançar?
Dans etmek ister misin?
Queres dançar? Sim.
- Dans etmek zorunda değiliz.
Bom, mas não tenho que dançar.
Lise Meitner dansına beni davet etmek için buradaysan hala müsait olabilirim.
Se me vieste convidar para o baile da Lise Meitner, talvez esteja disponível.
Billie yardım etmek istedi, dans ederek para kazanır sanıyordu.
A Billie queria ajudar.