Degildir tradutor Português
22,869 parallel translation
Umarim uzaklasmaya calistigin sey bu degildir.
Espero que não seja por isso que te queres ir embora.
Tarafsız kalmak doğal değildir, insani değildir.
Ser imparcial não é natural, não é humano.
Büyük olasılıkla cerrahi bir rahatsızlık değildir. Öyleyse birini çağırırım. - Gidelim.
Não deve ser cirúrgico, chamo alguém se for, vamos.
Belki benim de umurumda değildir.
E talvez nem me importe.
Sanatçının heykel dizaynı hakkındaki görüşüdür. Gerçek heykel dizaynı değildir.
Concepção do artista do modelo original da estátua, que não é afinal o modelo actual.
Bu aile başarıları takdir etmede en iyi değildir.
Esta família não é muito boa a reconhecer feitos.
Ya da makul şüphe değildir, beraat etmezsin ben de yalancı şahitlikten hapse girerim.
Ou não é dúvida razoável, você não é absolvido e eu vou preso por perjúrio.
Çünkü mahkemede bu gibi saçmalıklarla ilgili değildir.
Porque o julgamento não se decide com tretas.
Eğer ben hayatım uğruna bir duruşmada olsaydım kendi tarafımda olmasını isteyeceğim kişi Harvard'dan dostum Mike Ross'tan başkası değildir.
Se eu estivesse a ser julgado, não quereria mais ninguém ao meu lado senão o meu colega de Harvard, Mike Ross.
Kendini kurtaracak bir anlaşmaya bir anlaşmayı reddetmek kolay değildir.
Não é fácil resistir à tentação de fazer um acordo que nos salva.
Aşk bir his değildir.
Amor não é um sentimento.
- Evlilik yıl dönümünde gelenler değildir.
É, quando ocorre no aniversário de casamento.
- Laurel az anasının gözü değildir.
A Laurel é uma aldrabona de primeira apanha. - Peço imensa desculpa.
Hoşnutluk pek de başarılı olduğu bir alan değildir.
Felicidade não é exactamente o forte dele.
Hazır değil diyorsam hazır değildir.
Se digo que ele não está pronto, é porque não está.
Belki bir ajan değildir.
Talvez não seja um Agente.
Umarım kötü bir şey değildir.
Nada de grave, espero.
Ve aradığım adamın o olup olmadığını anlamak. Majid öyle biri değildir.
O Majid não é desses.
Güçlü yanlarımdan birisi değildir, evet.
Não é um dos meus pontos fortes.
Özgün demek iyi demek değildir.
Original não significa bom.
Ama Acı Cheetos öyle değildir
Mas os Flamin'Cheetos não são
Çünkü düşmanımın düşmanı düşmanım değildir, değil mi?
Porque o inimigo do meu inimigo é meu amigo, certo?
Normalde onay vereceğim bir şey değildir ama yorgunluktan ölüyorum.
Normalmente, não iria apoiar tal coisa, mas estou exausta.
Onlardan ya da başka kaynaklardan gelen iddiaların hiçbiri güvenilir değildir.
Quaisquer alegações da parte delas ou da parte de outros, não são credíveis.
Ve bilgilerinize, her cinayet cinayet değildir.
E para sua informação, nem todos os homicídios são assassinatos.
Bu, sadece primatlarla sınırlı değildir.
Não está limitado a primatas.
Bence o kadar da çok değildir.
A diferença nem é assim tanta.
Hiç hoş bir şey değildir.
Não é nada bonito.
Yakın dövüş, hız ya da güçle ilgili değildir. Kimin çevreye daha çabuk uyum sağladıyla alakalıdır.
No combate corpo a corpo não importa a força e velocidade, mas sim quem se consegue adaptar rapidamente ao ambiente.
Öyle çok parlak değildir ama en azından karışık da değil ha?
Quero dizer, ele não é brilhante, mas pelo menos não é complicado?
Evine bağlı değildir.
Selvagem.
Belki de bu iyi bir fikir değildir.
- Talvez isto não seja boa ideia.
Öncekiler gibi değildir.
Não, não como antes.
Brightborn'un genom teknolojileri hiçbir şekilde kusurlu değildir.
- As tecnologias da Brightborn na pesquisa do genoma não estão...
Güç, özgür iradeyle eş değildir Rachel.
O poder não é igual ao livre-arbítrio, Rachel.
Coğrafyam iyi değildir.
Não sou boa em geografia.
Kimse kötü değildir.
Ninguém é mau.
Başlamak için hiçbir zaman geç değildir.
Nunca é cedo de mais para começar.
Ders bir, suç işlemeyin çünkü hapishane hoş değildir.
Lição número um : não cometam crimes, porque a prisão é desagradável.
- İnsanı erkek yapan şiddet değildir.
- A violência não faz um homem. Mas é uma boa forma de desfazer um.
Ben sadece belki de şu an herkesin istediği bu değildir diyorum.
Estou só a dizer que talvez não seja o que todos querem neste momento.
Bu imkânsız. Loverboy kimsenin en sevdiği grup değildir.
Impossível, não são a preferida de ninguém.
Gerçekte sağır bile değildir, tamam mı?
- Provavelmente nem é surdo.
Belki de değildir.
Ela pode não estar.
Artık onların elinde olduğuna göre bir yükten fazlası değildir.
Agora que ela está nas mãos deles ela não é nada mais que um fardo.
Zararsız değil ama iyi biliyorum ki civarda bir Earp varsa hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
Sem ofensa, mas não tomo nada como certo com um Earp por perto.
Bizi bir arada tutan o. Vahşi bir adam değildir.
Ele mantém-nos juntos, mas não é violento.
Yaşadığın hiçbir acı, gelecek olandan aşağı kalır değildir.
Sabes que a dor que sentes é menor do que a que virá.
Birbirimizi bulmamız boş yere değildir belki.
Talvez a gente se encontrou por um motivo.
Saçmalık. O makaleyi okumadım. Belki de teknolojimi harika yapmak için çok meşgulümdür ondan vasat değildir.
Não li esse artigo, talvez por estar a criar tecnologia fantástica, porque não é medíocre, é revolucionária.
Onlarla da aram pek iyi değildir.
É, tenho problemas com isso, também.
değildir 62
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değilmi 114
değiliz 102
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66