Demek istediğim o değil tradutor Português
334 parallel translation
Olduğun gibi kalırsın. Demek istediğim o değil, Leo.
Ficarias igual como estás agora.
Demek istediğim o değil. Güzelavrat otu diyorum.
Não quero dizer nada disso, mas sim, beladona.
Hayır, hayır, hayır, demek istediğim o değil.
Não, não. Não estou a falar disso.
Demek istediğim o değil.
Não é isso.
Demek istediğim o değil, demek istediğim farklı bir şey.
Eu não estou a falar disso. Eu quero dizer algo diferen... Alguma coisa diferente.
Demek istediğim o değil.
- Não é essa a questão.
- Biliyorum, demek istediğim o değil.
- Eu sei, eu sei... - Tivesse telefonado!
- Demek istediğim o değil.
- A questão não é essa.
Hayır, demek istediğim o değil.
Não, não me refiro a isso.
Demek istediğim o değil.
Não é a isso a que me queria referir
Demek istediğim o değil.
Não é o que eu quero dizer.
Demek istediğim... o bir şeyler söyleyebilecek, kafasını boşaltacak ağzındaki baklayı çıkaracak bir adam değil.
do meu ponto de vista, ele não é o tipo de homem que... exterioriza os seus sentimentos. Guarda-os para si.
Hayır, demek istediğim bu değil.
Não foi isso o que eu disse.
Şey, demek istediğim, seni olduğun gibi seviyorum o yüzden ne olduğu umurumda değil.
O que quero dizer é que gosto de ti como és... portanto quero lá saber que tenha sido assim contigo?
Demek istediğim bu değil.
Não é o que eu quis dizer.
Demek istediğim... bunu bedavaya yapman değil tabii.
Isso não significa... que o faça de graça.
Kastettiğim, "Ucuz Roman" daki o soğukkanlı belalar değil demek istediğim, "Çatlak" belalar!
Quero dizer problemas de doida varrida.
Demek istediğim, Meadows buradayken kaçmaya kalkmayacaksın, değil mi?
O que eu quero dizer, Meadows é que não vais fugir enquanto aqui estamos, pois não?
Bayanlar ve baylar, Oja'nın dedesini... bu hikayeyi gözünüzde canlandırmak için kullandık. Ama "canlandırmak" demek doğru mu? Demek istediğim, böyle bir hikayeyi... canlandırmak kolay iş değil.
Senhoras e senhores, usámos o avô de Oja para ajudar a dar verossimilhança à reencenação desta história, mas com uma história isto é difícil de acreditar, não é fácil!
Demek istediğim, onu sevmezsin. O senin oğlun değil, fakat -
Sei que não podes gostas dele, não é teu filho, mas...
Demek istediğim, bu onların işi, senin değil.
Esse é o trabalho deles, não é o seu.
Demek istediğim, adamın da belli bir görüşü var. Öyle değil mi?
O homem também tem o seu ponto de vista, não?
Demek istediğim, ne söylediğin ya da yaptığın umrumda değil.
- Que... não importa o que digas, o que faças.
Demek istediğim bu değil mi?
Vês o que eu estava a dizer?
Demek istediğim bu değil.
Não foi o que quis dizer.
Tatlım... bu öylece yapabileceğin bir şey değil. Demek istediğim, o yaşlı bir kadın.
Não é coisa que possas fazer, ela é uma idosa.
Demek istediğim böyle birşey yapmış olmam doğal değil mi?
Era natural que o fizesse, não era?
Demek istediğim şu ki, gelecek yıl oynarsam kendi şartlarıma göre olacak, onlarınkine göre değil.
Tudo o que posso dizer é que se jogar na próxima temporada será do meu jeito, e não do deles.
- Demek istediğim, gördüğüm en şişman kişi o değil.
- a maior que eu já vi.
Hanımefendi, demek istediğim benim müvekkilim tek başına yetersiz bir ebeveyn değil çünkü o uygun olmayan bir evden ve kötü davranıldığı bir ilişkiden ayrıldı. Dr Marsden, bir ebeveyn olarak Maggie Conlan'ın eksikliklerinin onun kontrolü dışında olan durumlardan kaynaklandığını söyleyebilir misiniz?
mas o que quero dizer... desde que a retirem de uma habitação inadequada e de um relacionamento abusivo. não se devem a circunstâncias que se encontram fora do seu controlo?
Demek istediğim cinsellik ne yaşta olursa olsun, yetişkinliğin sağlıklı bir parçası. Bunu kabullenme zamanı geldi, Marianne, değil mi?
O que quero dizer é que a sexualidade, é uma parte saudável da vida adulta, em qualquer idade.
Yok, sorun değil. Demek istediğim, Amerika tarafından beyninin yıkanması senin hatan değil.
Não tens culpa de a América te ter lavado o cérebro.
- Yani annen de söylediğinde birden şey... - Evet haklı olabilirsin. Galeri açılırsa bilirsin, normalden çok daha fazla meşgul olacağım yani asıl konumuz bu değil ama... yani demek istediğim galeri oturana kadar.
Sei que por uns tempos estarei mais ocupada do que o costume e que por isso és contra, mas é só até as coisas estarem em pé e...
Demek istediğim şu ki artık ne düşündüğüm ya da düşünmediğim umurumda değil.
A questão é que já não me importa o que penso ou deixo de pensar.
Demek istediğim, o mutlu değil mi?
É polícia.
Sürüklenmek kötü kaçtı belki ama seninle bir çocuk yapmak, bu hiç kötü değil. Yani... demek istediğim şey çok heyecanlandım. Senin baban olmak istiyorum.
O que disse antes foi disparate, mas... ter um bebé contigo não é disparate, quero dizer... isto não, o que quero dizer é que... estou emocionado, quero ser pai.
Demek istediğim bu değil.
- Não é esse o objetivo!
Demek istediğim, yalnız kaldığımızda herbiriyle dürüstçe konuşuruz, kalırız değil mi?
Quero dizer, podemos ser honestos um com o outro quando estamos sozinhos, não podemos?
Boks güzel ama demek istediğim bu değil.
O Kickboxing é óptimo, Kate, mas não é do que estou a falar.
Demek istediğim, Kirayoshi'yi çukurda bırakmak makul bir çözüm değil.
O que estou a tentar dizer é que ter o Kirayoshi no fosso não é uma solução aceitável.
Demek istediğim, bu- - Bilirsin, bu- - Bu doğru zaman, değil mi? İlişkimizi tanımlamak için, değil mi?
Este é o momento adequado para falar de nossa relação, verdade?
Demek istediğim, bir erkeğin başına bir dürü boktan şey gelmişse ve diğer erkek onu teselli ediyorsa, yani bunda bir sorun yoktur, değil mi?
Explico-me, se a um homem acontecem muitas coisas más e outro homem o consola, quer dizer, isso é tudo, não?
- Oh, dostum, demek istediğim bu değil.
- Não é o que queria dizer.
Benim demek istediğim, o sadece bir çeşit imaj yansıtıyor ve para işleri ona göre değil.
Só estou a dizer que ele projecta um certo tipo de imagem. E pedir dinheiro não faz parte dela.
- Demek istediğim, burada bile değil.
- O rapaz nem sequer aqui está!
Demek istediğim... - "Bu dünyadan değil" deyimini tercih ederim.
- Prefiro o termo "não desta Terra."
Onlar.. - Demek istediğim... - Birlikte harikayız, sence de öyle değil mi?
- Vai bem com o resto.
Ama demek istediğim bu değil Rudy sen önemli birisin.
Mas não é isso que estou a dizer Ès uma pessoa importante para o Rudy
Demek istediğim şey... o liberal bir kişilik... ve Jones ile beraber değil çünkü ondan daha deneyimli.
Ele não escolheu a Boxer por ela ser demasiado liberal, nem a Jones por ser mais velha do que ele.
Basketbol dışında bir şeyde yarışabileceğimizi düşünen tek kişi sensin. Demek istediğim, çoğu öğretmen senin gibi değil.
Só o Professor acha que podemos competir em mais do que basquetebol.
- Demek istediğim şu. "Lezbiyen Şaplağı Cehennemi" erotik bir film değil.
A questão é que o "Inferno de espancamento lésbico"
demek istediğim 2063
demek istediğim şu 35
demek istediğim bu değil 27
demek istediğim şu ki 19
demek istediğim bu 42
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğimi anladınız mı 16
demek istediğim şu 35
demek istediğim bu değil 27
demek istediğim şu ki 19
demek istediğim bu 42
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğimi anladınız mı 16
demek istediğim de bu 21
o değil 411
o değildi 47
o değil mi 26
demek 970
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek öyle 522
o değil 411
o değildi 47
o değil mi 26
demek 970
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek öyle 522