Demek istiyorsun ki tradutor Português
128 parallel translation
Demek istiyorsun ki ; birinin peşinden buraya kadar geldin... ve kasabada olduğunu biliyorsun, ama kim olduğunu bilmiyorsun.
Quer dizer que veio até aqui atrás de alguém que sabe que está aqui, mas não sabe quem é.
Demek istiyorsun ki, öldürüldü?
Ele foi assassinado?
Öyle mi? Demek istiyorsun ki, sen hak sahibi ile hiç karşılaşmadan
Atribuiu os 50 mil dólares sem conhecer a beneficiária?
Öyleyse, demek istiyorsun ki, onu duydun?
Oh, você quer dizer, então, que a viu?
Oh, demek istiyorsun ki, ben oradayken, bir Apaçi...
Quer dizer, quando eu estava lá dentro, um Apache... Pare.
Yani demek istiyorsun ki...
Quer dizer que todos estes...
- Demek istiyorsun ki...
- Quer dizer...
- Demek istiyorsun ki, sen ve ben...
- Estás a sugerir que tu e eu...
- Ama demek istiyorsun ki... Demek istiyorum ki, hayatları boyunca birlikte mi yaşadılar?
- Mas quer dizer que viveram juntos todo os seus anos?
Otur Fred. Demek istiyorsun ki buradan Texarkana, Texas'a gideceğiz ve 28 saate geri döneceğiz.
Estás a dizer que vamos fazer-nos à estrada, rumar a Texarkana, no Texas, e regressar no espaço de 28 horas?
Şimdi bana demek istiyorsun ki benden bir 50,000 dolar daha mı çaldın... Seni son gördüğümden bu yana?
Estás a dizer que me roubaste mais 50.000 broas desde a última vez que te vi?
Demek istiyorsun ki, sen zaten sahip olduğun her şeyi denedin!
Quer dizer que já provou tudo o que tem!
Oh, demek istiyorsun ki Söylediklerimin hepsi yalan?
Então estou errado?
Demek istiyorsun ki parfümlü tişörtü olan herhangi bir züppe Hudsucker hissesi alabilecek?
Quer dizer que qualquer zé-ninguém poderá comprar as acções do Hudsucker?
Demek istiyorsun ki, o Zeyna'yı öldüren adam olarak bilinmek istiyordu.
Queres dizer que ele queria ser conhecido como o homem que matou a Xena.
Demek istiyorsun ki Japonca soruları okuyamıyorsun?
Não conseguiste ler as perguntas em japonês? Não.
Yani demek istiyorsun ki prezervatif şeyde...
Então, querem dizer que o preservativo...
- Demek istiyorsun ki... - Evet...
- Queres dizer- -
Demek istiyorsun ki sen her şeyi kaybedeceksin. Bu hayattaki tek gerçek başarını kaybedeceksin.
Vais perder o teu único verdadeiro feito nesta vida...
- Demek istiyorsun ki, ben bir şeyle evlenmeliyim...
Estás a dizer, que é suposto casar-me... Precisamente.
Demek istiyorsun ki yerine kürtaj yapmayan birini alacaklar.
Querem substituir-te por alguém que não faça abortos.
Yani demek istiyorsun ki, eğer onu tekrar içeri tıkacağını anlarsa...
- Queres dizer é que se ele perceber o que vamos tramar passa-se.
- Yani demek istiyorsun ki - ayakların yere basınca gideceksin.
Isto é, precisa de divertir-se à sua maneira?
Demek istiyorsun ki...
Queres dizer...
Demek istiyorsun ki bu "müzik" eğlenceli mi?
Quer dizer que a música é... recreativa?
Demek istiyorsun ki, birlikte, gibi mi?
- Quis dizer... juntos?
Demek istiyorsun ki... o iğrenç, süslü, berbat sesli, kafasında yılan taşıyan tip mi?
Estás a falar daquele... safado, mal vestido, com voz metálica e cobra na cabeça?
- Demek istiyorsun ki...
Tu queres dizer...
Pekala, demek istiyorsun ki ellerin dolu, bu yüzden de hazırlıklı geleyim.
Bem, soa que tás muito ocupada, portanto vou direito ao assunto.
Demek istiyorsun ki, annemi ve babamı bulacağız.
Quer dizer, "vamos" procurar o meu pai e a minha mãe.
Neden ona anne demek istiyorsun ki?
- Só pensei que seria simpático.
Yani demek istiyorsun ki, bu adam kendisiyle, kendi günahlarıyla yüzleşemediği için başka biri olmaya zorlanıyor.
Este homem não se enfrenta a si mesmo, não enfrenta os seus próprios pecados, e é forçado a transformar-se noutra pessoa.
Demek istiyorsun ki...?
Queres dizer...
"Konuşmak" ile, demek istiyorsun ki..
- Com "falar" referes-te a...
Yani demek istiyorsun ki bu çok cazip gelecek büyük bir para transferi.
Que estás a insinuar? Que 500 mil broas, vira a cabeça de muita gente.
- Demek istiyorsun ki -
- Quer dizer...
Ne demek istiyorsun, kuramıma ne yapabilirmişsin ki?
Que queres dizer, com o que podias fazer com a minha teoria?
"Tabii ki" ile ne demek istiyorsun?
O que queres dizer com "claro"?
Fark ettim ki Frank'a ilgi gösteren tek kişi ben değilim. Ne demek istiyorsun?
Acho que não sou o único aqui que encontrou algo de interessante no Frank.
Tamam, yalnız konuşmak istiyorsun demek ki...
Bem, não queres falar...
- Demek istiyorsun ki, iki haftadır Miami'desin...
Quer dizer que estás em Miami há duas semanas...
Öyle bir kadro kuracagim ki, o takimi Miami'ye götürebiliyim. Ne demek istiyorsun?
Quero criar uma equipa que nos ajude a mudar para Miami.
Ne demek istiyorsun? Ne yazık ki, çocuk hakkında verilen hüküm uygulandı bile.
Lamentavelmente, a sentença do rapaz já foi executada.
Ne demek istiyorsun? Çalışmadan yaşanmaz ki.
Não se pode viver sem fazer nada.
Demek istiyorum ki Laurie için ne istiyorsun?
Quero dizer, o que queres para a Laurie?
Yani, ne yani, demek istiyorsun ki... Sen... Sen...
Quer dizer que não confias em nós?
- Hong Kong üzerinde ki yıldızlarla ne demek istiyorsun?
- As estrelas em Hong Kong?
Demek ki bilim adamı olmak istiyorsun.
Então, quer ser cientista.
- Ne demek istiyorsun? - Sadece diyeIim ki... ... formaIdehidin ağır kokusu bugün çok işimize yarayacak.
- Digamos que nestas alturas... o cheiro do formol vem mesmo a calhar.
Tamam, demek ki sen bir köpek olmak istiyorsun.
- Quer ser um cão.
Ne demek istiyorsun? Tabii ki ona söyleyeceksin.
Mas que devo fazer agora?